22 entry daha
  • siyah-beyaz ve renkli film cekimini birarada en anlamli ve yerinde kullanmis filmdir. benim icin film tarihinin en anlamli ve guzel eserlerinden biridir ayrica. ilk defa almanca film dersinin rahatsiz koltuklarinda izledigimde hayatimda izledigim en guzel film oldugunu dusunmustum. o zamandan bu zaman 4 sene gecti ve hala oyle dusunuyorum. berlin'in uzerinde bir gokyuzu ifadesiyle filmde deginilmek izlenilen ayrima karsi birlesim dusuncesi bir baslik altinda toplaniyor. bu film sadece bir degil binlerce konuya deginiyor aslinda. ask, melekler, tarih ve tabii ki homer'in arayisi. ayrilmis bir almanya, birbirinden uzaklasmis, ayni evde yasasalar bile, birbirlerinde apayri insanlar, biri melek, biri insan, isteseler bile bir araya gelemeyen, apayri asiklar ve cocukluklarini bir koseye birakmis, kendilerini bir yetisken olmanin kati ve soguk melankolisine birakmis, cocuklugundan ayri insanlar. bu film butun bunlari bir, bazen iki melegin gozunden ve bu gozu seyircinin gozuyle birlestiren, havada saliniveren bir kameradan gosteriyor. birlesmeyi bekleyen bir homer, bir melek, ve bir sirk artistinin ozlemlerini, melankolilerini yasatiyor. kamera havada salinirken ve insanlarin hayatlarina, evlerine girip cikarken biz de bir melegin gozlerinden goruyoruz dunyayi. ve sanirim sinema tarihinin en gorkemli son sahnesine de sahip olan bu film etrafimizda dolasan cocuk ruhlu meleklerin oldugu dusuncesini, inancini, guvencesini seyircisine en fazla veren film oluyor. defalarca izlemeye, buyusune kapilmaya, homer'in yikik, ve boluk bir sehrin gri sokaklarinda dolastigi gibi bu filmin karelerinin arasinda dolasmaya doyamiyor insan.
136 entry daha
hesabın var mı? giriş yap