gülümse
aynı isimde "gülümse (kurban şarkısı)" başlığı da var
-
ben bu şarkıyı küçüklüğümden beri kaçıncı kez duymuş olmama rağmen, sanki ilk kez gerçekten dinledim geçenlerde. ve bambaşka şeyler anladım.
kişi burada, hitap ettiği kişinin gülümsemesine ölesiye muhtaç olduğundan "gülümse" diyor gibi aslında:
"gülümse hadi gülümse
bulutlar gitsin
yoksa ben nasıl yenilenirim?
hadi gülümse"
daha başka nasıl yalvarabilirdi ki?
hayatında sahip olduğu her şeyden daha değerli olan her şey, o çok sevdiğinin bir tek gülümsemesinde yatıyor, o gülümsemeyle varoluyor, hayat bir tek öyle bayram oluyor; güneş ancak o gülümsemeyle, bir çocuğun çizdiği resimdeki kadar sarı oluyor ve ancak o zaman ısıtabiliyor çünkü:
"belki şehre bir film gelir
bir güzel orman olur yazılarda
iklim değişir, akdeniz olur
gülümse"
sonra sevilen o kişi, tüm o acımasızlığıyla, bu güzel sevginin getirdiği tüm şımarıklık ve küstahlıkla soruyor seven kişiye: "her şeyin ben miyim yani? bir bana bu kadar değer yükleme. senin zaten her şeyin var ki... benden ne istiyorsun?"
"hayır," diye cevap veriyor seven... "hiç, ama hiçbir şeyim yok, senin o güzeller güzeli gülümsemeni göremiyorsam... çünkü sen başkasın. anlıyor musun?":
"sazlarım vardı
ırmaklarım vardı
çakıl taşlarım vardı benim
ama sen başkasın
anlıyor musun?
başkasın
tut ki karnım acıktı
anneme küstüm
tüm şehir bana küstü
bir kedim bile yok
anlıyor musun?
hadi gülümse"
"senin gülümsemeni görmemek açlık gibi, anneyle küsmek gibi... öyle bir yokluk ve yoksunluk ve yoksulluk ki, tüm şehrin yalnız bıraktığı bir insanın birlikte koyun koyuna yatabileceği, sıcacık bir kedisinin bile olmaması gibi soğuk... anlıyor musun?"
"o yüzden," diyor seven, "gülümsediğin ben olmasam bile, ne olursun, hadi gülümse..."
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap