1 entry daha
  • 2001 yapımı christophe gans tarafından yönetilmiş bir fransız dönem filmi. öncelikle şunu söylemeliyim ki bence christoph bey matrix'i izlemiş, broken sword: shadow of the templars'ı oynamış ve nihayetinde bu filmi yapmaya karar vermiş. motto'sunu ise "herşey olsun bir de "matrix gibin*" olsun" belirlemiş, ya da en azından ben öyle belirledim.

    grégoire de fronsac (samuel le bihan) ve başta moğol zannettiğimiz, sonrasında ise kızılderili çıkan kankası mani (marc dacascos) derebeyliğin hala hüküm sürdüğü bir kasabaya kral tarafından yollanırlar, chevalier fronsac kralın bahçesinin, hayır bahçıvanı değil, doğabilimcisi ve ona benzer birşeyleri dahadır. söz konusu kasabaya ise herkesi yiyen canavarı araştırmak üzere yollanmıştır. en başta isa heykeli ve altındaki kulübe kılıklı mağaraya yuva yapmış beyaz kurt tarafından karşılanan de fronsac ve mani'yi bir saat kadar sonra marquis d'apcher ve yakışıklı genç oğlu thomas d'apcher karşılar, şatoları güzeldir.

    buraya kadar çok efendi giden film her ilerleyen dakikada coşmakta ve konu üzerine konu eklenmektedir, bir yerden sonra tam anlamıyla bir adventure oyununa döndüğünü söylemek zorundayım. özetle canavarın peşine takılan kahramanlarımızın başından türlü (epey çok) olay geçer, filmde de bir rus romanını aratmayacak kadar çok karakter bulunmaktadır, hepsi birbirleriyle olur olmaz ilişkiler içindedirler, burada da o da beni seviyor tadında bir manasız akrabalık-eş dost ilişkileri zinciri sezmedim değil. senaryo yazarı (ki christophe bey bu işe de el atmış) herşeyi birbirine bağlamak için o kadar çok narrative ayrıntısı katmış ki not alasım geldi ama alamadım, neticede elbette unuttum. siz de izleyin siz de unutacaksınız.
53 entry daha
hesabın var mı? giriş yap