1 entry daha
  • insanın, kendi içinde hiç bilmediği kör noktaları keşfetmesine sebep olan, karşılıksız sohbet.

    bir adam öldü. iki yıl oldu sanırım. yoksa daha mı az?
    şimdi, şu anda sokakta yürürken mesela birisi beni durdursa. hiç tanımadığım bir başkasının hüzünlü ölümünü anlatsa, ben de hüzünlenirim. ama çocukluğumdan beri tanıdığım bu adam ölünce hiçbir şey hissetmedim.
    çok güzel geçen bir çocukluktaki küçük, kara bir gölge. resmin bütününde ilk anda göze batmayan ancak fark ettiğiniz anda sizi rahatsız eden, gözünüzün takılıp durduğu küçücük bir leke.
    televizyonda izlediğimiz haberlerdeki insanlara, onları hiç tanımadığımız için üzülüyoruz sanırım. tanısaydık sevmezdik belki. o kadar da üzülmezdik.
    ölü bir adamla, onu sevmiyorsan ne konuşulur ki? sadece bazen düşünüyorum. beni duyuyor musun diyorum. nasıl bir hayatın oldu, nasıl son buldu. başka insanların hayatında da lekeler bıraktın mı? acı çekerek bir yatakta ölümü beklerken bunları hiç düşündün mü? sadece merak ediyorum. ve senden nefret etmiyorum. seni hissetmiyorum.
    güneşli güzel bir günde, sessiz ve huzurlu bir anda aklıma geliyorsun. ben artık huzursuzluk hissetmiyorum. ölümüne sevinmedim ama üzülmedim de. hiç tepki veremedim. sadece üzerimden bir toz bulutu uçtu gitti sanki. seni düşünmek artık beni rahatsız etmiyor.
    merak ettiğim bir şey daha var. seni tükenmiş, çaresiz halinle gelip görseydim, hala bu kadar hissiz olabilir miydim? hiç var olmamışsın gibi. içimde vicdanın uğramadığı bir nokta mı bıraktın?

    bir ölüye bunları söyleyince fark ediyor insan içindeki kör noktaları. hep orada mıydı onlar, yoksa sonradan mı geldiler.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap