3 entry daha
  • didem nur güngören'in otium'da 'şimdilik küçük bir övgü' ile bahsettigi, kayip zamanin izinde'nin me$hur karakteri.

    chantal akerman'in la prisonniere'den, kanimca cok derinden, zimni bir muzikal gibi uyarladigi ba$arili filmi la captive ile desteklenen yazıdan ufak bir alıntı:

    '' albertine, kayıp zamanın izinde’nin gizidir: anlatıcı onu kavramaya çalışır, kıskanır, evine hapseder, izler, gözetler, takip etmekten bıkar. ama vazgeçmeyi bilemez, sonunda onun tarafından terk edilir ve onu hepten yitirir. en basit açıklamayla albertine’in sunmayı (belli belirsiz biçimde) vaadettiği açılım gerçekleşmedikçe marcel ona daha da dolanır: anlaşılamayan şey caziptir.
    ( ... )
    ama albertine yok. anlatıcının son büyük aşkı, akerman’ın epey açık görsel metaforundaki gibi “gölgelere karışmış”. sırrının daha sonra açığa çıkmasının bir anlamı yok, çünkü bir meclisin parçası ya da bir arkadaş değil albertine: marcel’in garip metresi, bir türlü tanıyamadığı sevgilisi, hatta işte, bir sosyal ajan olarak aşkın ta kendisi.''

    yazinin tamamı icin tiklayiniz: http://www.verkac.org/otium/icerik/?p=237
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap