18 entry daha
  • akp'nin iktidara henüz yeni geldiği bir dönemde orta okuldaydım. annan planı'nın konuşulduğu günlerdi. sanıyorum sene 2004. edebiyat öğretmenimiz, ilgimizi çeken herhangi bir konuda, o konuyla ilgili çeşitli köşe yazıları toplayıp bir tane de kendimiz bir yazı hazırlayarak bir pano oluşturmamızı istemişti. ben de kıbrıs konusunu ve annan planını ele alıp çeşitli köşe yazıları topladım. tam hatırlamıyorum ama hürriyet, cumhuriyet, sabah falan ne bulduysam aldım. aralarında zaman gazetesi var mıydı, hiç hatırlamıyorum. beğendiğim köşe yazılarını kestim, sonra kendim de o gün aklımın yettiği kadarıyla bir şeyler yazdım.

    öğretmenim bunu beğendi, okulun panosuna astı. bir gün beden eğitimi dersindeyiz, bir arkadaş koşa koşa geldi. din kültürü hocası beni çağırıyormuş. şaşırdım tabi. din kültürü hocası, o zamanlar sebebini anlamadığım şekilde, benden pek hazzetmezdi. hatta kendi öğretmenlerim arasında bana karşı açık ara farkla en soğuk davranan kişi de yine oydu.

    gittim yanına. baktım, benim panoya bakıyor. çocuk aklı tabi, ideoloji falan ne anlarım ki ben? zannediyorum ki aferim diyecek, güzel hazırlamışsın falan diyecek. yoksa neden çağırsın?

    "burada neden zaman gazetesinden bir köşeyazısı yok?" diye sordu. hocam bulamadım, dedim. neden öyle dedim bilmiyorum. aklıma başka bir cevap gelmedi herhalde. çünkü zaten gazeteleri falan bilmiyorum o dönemde. babama sordum, bakkala sordum, onlar hangi gazeteleri söylemişlerse onları aldım.

    "nasıl bulamadın, baban abone değil mi?" diye sordu. "yoo" dedim sadece. sonra başladı nasihat vermeye. bak böyle olunca tek yanlı olmuş, farklı fikirlere yer vermemişsin falan dedi önce. hatırladığım kadarıyla o dönemin köşe yazarları, ab üyeliği için akp'nin kıbrıs konusunda fazla fedakar davrandığını savunuyorlardı ağırlıklı olarak. rum kesimini, çözüme yanaşmamakla suçluyorlardı falan. zaten çocuğum amk, bu kadarını anlayabilmem bile benim için yeterli değil mi? o ödevi veren öğretmen de benden akademik bir makale falan beklemiyordu herhalde?

    neyse bu dinci devam etti nasihatine. başta biraz kulak kabarttım ne diyor diye ama çocuk aklımla ben bile sezinliyordum meselenin benimle ya da yaptığım ödevle falan ilgili olmadığını. "bu kıbrıs, bizim sırtımızda bir kambur" diyordu hoca. bütün paralarını biz gönderiyormuşuz, ab üyeliği için de önümüzde bir engelmiş, artık bu sorundan kurtulmamız lazımmış falan...

    fetöcü orospu çocuklarıyla da ilk o vesileyle tanışmış oldum. üç kuruşluk menfaatleri için, kıbrısı gözden silebiliyorlar. orada şehit düşen insanları yok sayabiliyorlar. dahası, bir tane dinciyi (benim için din kültürü öğretmeni değildi çünkü o şahıs) milli eğitim bakanlığına bağlı bir okula sokup, kendi propagandalarını yaptırabiliyorlar. hem de küçücük çocuklara.

    bu vatansız, vicdansız, ahlaksız insanlarla hep mücadele etmek zorunda kaldı rahmetli ecevit. bir kez olsun da şirazesinden çıkmadı. eleştirilere karşı sert bir tavır takınmadı. ne hakaretler edildi kendisine, özellikle o 2001 krizinden sonra.

    o zamanlar, kendisine öfkeyle bakardım ben de çocuk aklımla. krizden onu sorumlu tutardım. babamın her gün dükkanı erkenden açıp, bir müşteri de olsa kaçırmayayım diye geç saatlere kadar çalışmasından, bankalara eşşek yüküyle borç ödemesinden de...

    imkanım olsa, helallik isteyeceğim iki siyasetçiden birisidir ecevit. diğeri de mustafa kemal atatürk'tür zaten. cahil çevremiz yüzünden ikisini de anlamakta zorlandım çocukluğumdan üniversitedeki ilk yılıma dek.

    röportajı izlerken de duygulandım. sırf şu röportajdan bile ecevitin ne kadar görgülü, zeki bir insan olduğunu görebilmek mümkün. sorulara kaçamak değil, diplomatik cevaplar veriyor. zaten ilk bir kaç soruda verdiği cevaplar o kadar dolgun ki, sonraki soruların cevaplarını çoktan vermiş. "az önce de söylediğim gibi" diyerek başlıyor cevaba.

    amerikaya şu an kafa tutuyoruz zannedenler de şimdi iyi izlesinler bu videoyu. gerçi anlayacaklarını sanmam ama biz yine vazifemizi yapıp söyleyelim. bu ülkede amerikan sömürgeciliğine en çok kafa tutmuş siyasetçidir ecevit. buna rağmen, "amerikanın oyunları" diyor mu? ekonominin kötüye gidişi soruluyor, önceki dönemlerde izlenen yanlış politikalar sonucu... diyerek söze başlıyor. ecevitin de hataları olmuştur elbette. siyasette hata her zaman yapılır. mustafa kemalin de hataları olmuştur muhakkak. mesele o değil. mesele, sorunu dışarıya yıkıp kendi sorumluluklarını göz ardı etmek yerine neler yapılabileceğine odaklanmak, politika üretebilmek. bu röportajın da en can alıcı kısmı o. natoya ultimatom mu veriyorsunuz diye soruyor muhabir, hayır gerçekçi bir şekilde seçeneklerimizi değerlendiriyoruz diye cevaplıyor ecevit. bu ne demek? sen beni dışlarsan, ben de mal gibi kapında beni affetmen için beklemem, ben de ona göre bir politika izlerim demek. sizin amiyane tabirinizle, dik durmak demek. ama lafta değil, icraatte. tek bir tarafa olan bağımlılığımızı azaltmak istiyoruz diyor ecevit. bu ne demek? kendi göbek bağımı kendim keserim, size de minnet etmem demek. siz bizi bu kadar kolayca gözden çıkarıyorsanız, bunun da sizin açınızdan karşılığı olur demek.

    işte milli politika dediğin budur. diplomasi dili budur. höyt, döytle değil, zekice cevaplarla mat ediyor kendisine saldıranları. ama kıytırık bir din hocası olup da eline verilmiş minnacık bir yetkiyi, otoriteyi bile insanları sindirmek için kullanan ahlaksızlar ne anlar bundan? hiç bir şey.

    duygularım kabardı yine, konudan da saptım. ama şunu bilin istedim. bu ülkede milyonlarca karaktersiz insan var. güçlünün yanında saf tutan, cehaletiyle övünen, eline azıcık güç geçtiğinde karşısındakini boğmaya çalışan... bunlar sanıyorlar ki, her yeni bir söylem geliştirdiklerinde, geçmişte söyledikleri, yaptıkları silinecek. hepsi birden unutulacak.

    ama öyle olmuyor işte be güzelim. bak bir kaç dakikalık bir video, beni tee 15 sene önce, hayatıma hepi topu bir kaç aylığına dahil olmuş bir tane karaktersizin söylediklerine götürdü. geçmiş öyle pat diye silinmiyor. mert adamın cesareti de, namerdin dansözlükleri de tarihe bir şekilde kayıt oluyor, zihinlerde tekrar tekrar canlanıyor.
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap