3 entry daha
  • bir william wyler klasiği. yönetmenin açık ara en iyi filmlerinden. para hırsını da en iyi işleyen filmlerden kanımca. amerika'nın güneyinde geçip bir aileyi merkeze koyup annenin para hırsı, sınıf atlama isteği nedeniyle parçalanmasını konu alıyor. her şey iyi güzel de başlangıcı kötü sadece. kim kimdir anlatmadan bir akşam yemeğinin ortasında buluyoruz kendimizi. başlangıcı kötü, öyle ki masadaki iki erkekle kadının kardeş olduklarını 10 dk sonra fark edebildim. fakat bu kötü açılıştan sonra film toparlanıp daha da iyi hale geliyor. başrolü üstlenen bette davis her zamanki gibi mükemmel, zaten bu tür fettan, kötü karakterlerin oyuncusuydu davis, burada da rolünün hakkını verip kendisinden tiksindirtmeyi başarıyor. davis şahane ama her daim severek izlediğim teresa wright da iyiydi.

    bu arada 9 dalda oscara aday olup sıfır çekmiş bu film. davis ödülü joan fontaine'e (suspicion) kaptırmış. ama galiba davis daha iyiydi. wyler'sa ödülü john ford'a (how green was my valley) kaptırmış. çok zor bir yılmış. wyler mükemmel, ford mükemmel, orson welles citizen kane'de mükemmel. seçmek çok zor. galiba ben welles'i seçerdim yönetmen dalında. film ödülü de ford'un filmine gitmiş. akademi, ford'un westerne ara verip çektiği dramını epey sevmişti. şimdi imdb'de gezerken öğrendim. sadece bir yıl önce wyler-davis'in filmleri the letter da 7 oscara aday olup sıfır çekmiş. bardağın dolu tarafı: arka arkaya 7 ve 9 adaylık alacak iki film yapmak da mükemmel bir şey tabii.

    biraz da trivia: yönetmenlerle kavga edip duran davis burada da wyler'la tartışıp durmuş. wyler karakterin daha sempatik olmasını istemiş, davis'se öyle düşünmüyor, ki filmin başından sonuna dek gudubet birisidir karakteri. neyse tartışmalar öyle bir boyuta gelir ki davis seti terk eder ama sonra rolünün katherine hepburn veya miriam hopkins'e gideceğini öğrenince sete dönüp filmi tamamlar.
hesabın var mı? giriş yap