3 entry daha
  • yine saian, yine tütünlü eller, yine insan solduran bir şarkı.

    ''benim üç ağır kurşunum var belalı
    ve çıkınımda bir çirkin fikrim var, vebalı ''

    sözler

    işbu adamın elleri açık fakat gökyüzüne
    açtı cebindeki romanı, tükürdü önsözüne
    büyük yağmurdan geçti kötü bir şair ceketiyle
    ve sokaktan kimselere selam dahi vermeden!
    o ne şekilde tütün sararsa sarsın
    yaktı mı yakardı birkaç cümle ve birkaç da anı
    her ne kadar öykümüzün konusu bir başka da olsa
    vardı her düz durumda bile ters bir yanı
    söylenirdi manşetlere bıyık altından
    ve ceplerinde not alınmış kağıtlarla her defa!
    yakasında anlaşılmaz kırmızı bir çiçek;
    sorsak derdi ki, gelip geçenler diyecek merhaba!
    kötü bir ceket ve de bir paspal pantol
    böylece yaşardı çay parasına ve de tütüne
    champollion okur ve geceleri yaslanıp uçardı
    baudleaire'e lautréamont'a bir de yılmaz pütün'e...
    o günden tam üç hafta önceydi
    kasabanın geniş bahçesinde ışıklı bir gecede
    sanki artık varoluş bir anlam kazanmıştı
    onun dudaklarına yapışan o birkaç damla hecede;
    je suis perdue! c'est malgré moi! je n'y peux rien!
    je ne peux pas résister! ...ama bu şurada bir dursun
    o üç hafta nasıl geçti bilmem
    bize kaldı şu belalı şiir bir de 3 belalı kurşun

    ayaklarımız bahçelerde
    ayaklarımız çimenlerde kalmış
    her gecenin var bir günahı
    bir kolunda tarla kuşları şarkı söyler
    bir kolunda kargış seni söylerdi
    gloksinyalar ve filbaharlar
    ah kasnı ve sparna
    bahçelerde intiharlar var
    görmüyorsun çıplak bulvarlarda düşlenen dünyayı
    duymuyorsun tik tak saatin kadranında korku
    ben bilendim seni bilmem bırak bizi!
    yıldız tozlarından şiirim var benim bırak bizi!
    nabzım atonal gözüm var fersizim
    mızrapsızım sen yoksan ay karası ben düzensizim
    benim üç ağır kurşunum var belalı
    ve çıkınımda bir çirkin fikrim var, vebalı
    biz sımsıkı ölümün içini gezerdik dışarıdan bakanlar ne derlerse desinler desinler!

    çekti vurdu, zavallı kızcağız düştü yere boylu boyunca
    tek kurşun! tek kurşun da borsalino şapkalıya, yerde iki seksen!
    yerde puro yerde sermaye yerde iki noksan
    iki kayıp şarkı kalan tek belalı kurşun
    iki kayıp gövde kaldı tek belalı kurşun
    onu da tuttu sıktı kendi kafasına...
    fakat her nasılsa kaldı yine hayatta
    kaldı komada aylarca
    yattı mahpus damında tam yirmi beş sene
    bir genel afla sonra çıktı bir gün işte..!
    karşısında görüp de beni
    yine yakasında anlaşılmaz bir çiçek
    gülümsedik göz göze gelir gelmez
    doğru nihavent meyhanesine
    olanı biteni o gün bana tekrar tekrar anlattı
    sabaha yakın ve en sonuncusuna şöyle başlamıştı:

    ağzım bir küfür! kendini kesecek
    dilimde bir süslü fiyonk onun hakkından gelecektim
    o mahut yaz yeni bir rıhtım çıktılardı kıyıdan
    herkes kendinden verdi ben küpeştesi oldum
    uyudun mu?
    yak bir tane daha yak yak
    doldursana kardeşim sen de!
    velhasılıkelam birader
    deniz çatladı, aşk çatladı
    çatılarda damar damar
    yaz bir bakarsın çiçekleriyle geldi, bahar bir çıktı
    ben bu teknede bir ıskarmoz oldum, bir pupası karayel vurdu
    onu gördüm farbalalı başında tafta kurdele
    bir kaleskadan indi bir kontrdans
    borsalino şapka...
    bir adam...
    sonra kardeşim...
    3 belalı kurşun...
41 entry daha
hesabın var mı? giriş yap