28 entry daha
  • zamanında canlı izleme şerefine nail olduğum, sonra internetten bulup bilgisayarımda başucu eseri yaptığım, her izleyişimde aynı tadı veren, nasıl desem bir tosun paşa, bir süt kardeşler, bir bombacı mülayim gibi, "edelim gel seni desem tarife sığmazsın" türünden bir şey.

    izledikçe ayrıntıları daha iyi idrak ediyorsunuz. olayın dörde bölünmüş ekran sırasında gerçekleşmesi ise programdaki dört kişinin bu tarihi andaki davranış ve sözlerini görmemiz açısından televizyon tarihinde yaşanmış (cidden) en büyük şanslardan bir olsa gerek.

    irdelemek gerekirse;
    *ali sami alkış'ın "turgay abi, sana bir şey söyliyim mi?" dediği anda:
    -ahmet çakar sağa sola karşıya (muhtemelen kamera arkasindeki kişilere) bakıp bıyık altından gülmektedir zaten. o dönem çok popüler olan spor programı sataşmalarından birinin geleceğini görmüştür. zaten ali sami alkış doğrudan turgay abiyi provoke etmek için konuşmaktadır. muhtemelen yapımdan birileri "artık kavga çıkarın" komutunu vermiştir (rejinin isteği üzerine kavgalar o ara pek revaçtaydı).
    -ziya şengül yan yatmış "höoop, ordan dört oralet bi de elliikili deste getir" demesine ramak kalmış, kahve havasında
    -turgay şeren sinirli
    -ali sami alkış turgay şeren'i delirtmenin ve gelen reytinglerin sevinciyle coşmuş, hızını alamıyor.

    *ali sami alkış'ın saçma teorileri ile çıldıran turgay şeren kendini kaybedip de "yok ebesinin amı ali sami" dediği anda:
    ilk anda herkes için yarım saniyelik bir idrak sürecinin işlediğini görüyoruz. akabinde;
    -ali sami alkış "allahım ben var ya ben... bunu bile söylettim" havasında kahkahayı basıyor, kendini bir kere daha aşmanın sevinciye -haklı olarak- uçuyor.
    -ahmet çakar ilk başta baktığı solundaki kişiye/yere tekrar bakıyor, ne dedi bu adam, ne yapacağız dercesine bir anlık utanç yaşıyor, tabi gülmemek için de kendini zor tutuyor. programdaki tek aklıselim belirtisi.
    -turgay şeren, biraz kekeledikten ve ellerini iki yana açma hareketi yaptıktan sonra durumu farkediyor, kalabalık içinde sesli osuran küçük çocuk gibi önüne dönüyor, başı öne eğiliyor. ancak hem sinir krizi devam ettiğinden, hem de nasıl toparlayacağını bilmediğinden "olur mu öyle şey ya, olurmu ya, saçma bir şey yaa" diye diyaloğu repeat'e alıp devam ettiriyor. bir yandan da ali sami alkış ve ziya şengül'ün konuşarak lafı kaynatmasından dolayı mahçup bir minettarlık da duyuyor sanki.
    -ziya şengül ise tam bir muamma. yüz ifadesinde hiçbir değişiklik olmadan yavaşça doğrulup "bi dakka bi dakka, ben bir şey söyleyebilir miyim" diyerek lafa girmeye çalışıyor. ya algıdaki zayıflamanın etkisiyle canlı yayınmış, ebeymiş amıymış tınmayıp ali sami alkış'ın tezine itiraz ediyor, ya da olayın farkında da tepki gösterecek mecali yok, kendi çapında "bari araya gireyim de kaynasın gitsin" çabasında.
48 entry daha
hesabın var mı? giriş yap