68 entry daha
  • bir hafta boyunca orta ve kuzey kesimini gezme fırsatını bulduğum ülke.

    - 3 kişilik tatilimizde kalacağımız yerden, gideceğimiz şehre, o şehirde ne yeyip içeceğimize kadar her şeyi kendimiz belirledik. ilk olarak genel şartlardan ve ülkenin kurallarından bahsetmek istiyorum.

    - vize konusunda çok fazla zorlayan bir ülke değil italya. ekonomik, çalışma ve sosyal durumu tamamen birbirinden bağımsız 3 kişi birlikte başvurduk ve herhangi bir problemle karşılaşmadık.

    - planımız dahilinde bir hafta boyunca gezeceğimiz için araç kiralama fikri bize daha pratik geldi. tren seçeneği de yaygın ancak ekonomik olması için önceden satın almanız gerekiyor biletleri. öncelikle belirteyim ki avrupa ülkelerinde araç kullanabilmeniz için ehliyetinizi yenilemeniz gerekiyor. araç kiralama ücretleri türkiye'ye göre oldukça ucuz. hatta türkiye'den ucuz olan tek şey olabilir. günlük 20 tl'ye araçlar bulmanız mümkün. biz gerek aracın kiralanmasında gerekse teslim sonrası problem yaşama riskini azaltmak için thy'nın anlaşmalı olduğu şirketlerden günlüğü 10 euro'ya araç kiraladık.

    - araç kullanımı için ayrı bir paragraf açmak zorundayım. italya'da türkiye'de olduğu gibi ücretsiz otoyollar çok fazla yok. autostrade bildiğimiz otoban ancak yol ücreti oldukça pahalı. ortalama 150 km'de 10 euro gibi bir bedel ödemeniz gerekiyor. autostrade'yi kullanmamanız halinde sizi oldukça zevkli köy ve kasabalar karşılayacaktır ancak hız sınırı 50 ve geçmeniz halinde ciddi cezalarla karşılaşabilirsiniz. zamanın bol olduğu bir planda olabildiğince kasabalardan gitmekte fayda var. zira büyük kentlerde size gösterilen italya'nın dışında gerçek italyan köy ve kasabalarını görme şansınız olacak. bir başka dikkat edilmesi gereken husus park. şehirden şehire göre değişse de genel olarak mavi- sarı- beyaz çizgilerle belirlenmiş park alanları mevcut. mavi herkese açık ücretli park alanı, ücretini oradaki makinelere attığınızda istediğiniz kadar kalabiliyorsunuz. sarı çizgiler bulunduğu yerdeki apartman veya evlere ait park alanları. beyazlar ise herkese açık ve ücretsiz park alanları ancak bulmanız çok kolay değil. dikkat edilmesi gereken husus park cezası yememeniz. araç çekmekten ciddi trafik cezalarına kadar çeşitli yaptırımlar mevcut. yine benzin istasyonları bizim ülkemizdeki gibi değil. pompacı olan istasyondan yaklaşık 20 cent daha pahalıya yakıt alıyorsunuz ancak kendiniz doldurabildiği çok fazla istasyon da var.

    - genel şartlardan bahsettikten sonra geziye başlayabiliriz. öğlen vakti roma'ya indikten sonra planımız doğrultusunda floransa'ya doğru harekete geçtik.yaklaşık 300 km'lik bir güzergahta ilk olarak biraz da zaman kazanmak için autostrade'ye girdik ancak yarım saat sonra sıkıcı olduğuna karar verip kasaba yoluna girdik. toscana bölgesi oldukça yeşil bir bölge. mimari de iklimden etkilenerek italya'nın genelinde olduğu gibi taş ağırlıklı. viterbo- terme üzerinden siena'ya vardık. siena floransa'ya giden herkesin mutlaka gitmesi gereken bir şehir. ortaçağ'dan kalma bir şehir olduğunu ilk görüşte fark ediyorsunuz. piazza del campo oldukça etkileyici bir meydan. biz tam da güneş batarken vardığımız için harika bir akşamüstü geçirme şansımız oldu. meydanda serbestçe oturup içeceğinizi içebilirsiniz yada hemen çevresindeki restoranlarda yemek yiyebilirsiniz.

    - floransa'ya akşam saatlerinde gittik. kalacağımız yer şehrin batısında, empoli tarafında kalıyordu. belirtmem gerekir ki kalacağımız yerlerin tamamını airbnb üzerinden ayarladık. floransa'daki evimiz ve evsahibimiz oldukça sıcakkanlıydılar. geceyi geçirdikten sonra aracımızla floransa'ya geçtik. kruvasan ve kahve ile kahvaltımızı yaptıktan sonra büyük floransa katedralinin bulunduğu duomo meydanına gittik. karşılaştığınızda gerçekten insanın nefesini kesen bir ihtişama sahip. italya'da beni en fazla etkileyen 3 yapıdan birisi floransa katedraliydi. oradan piazza della signoriaya geçtik. michelangelo'nun davud heykelinin de bulunduğu meydanın güney kısmında akademi galerisi bulunuyor. ücretsiz olan bu galeri gidilmesi gereken yerlerden birisi. hemen yanında bulunan galleria degli uffizi medici ailesi tarafından yaptırılmış ve ailenin koleksiyonun en değerli parçalarının bulunduğu bir galeri. ücretli olan bu müze mutlaka gidilmesi gereken yerlerden. uffizi'den sonra ponte vecchionun bulunduğu arno nehrine ilerlediğinizde şehre nehrin karşısından bakma fırsatı bulabilirsiniz. burası medici ailesinin halk arasına girmeden işlerini halledebilmeleri için yapılan tünel- köprü gibi bir yapı. şehri gezmeye devam ettiğinizde her köşede bir tarihi yapıyla karşılaşmanız mümkün ama mutlaka görülmesi gereken bir başka yer de santa croce bazilikası. önemli dini yapılardan olan yapıda galileo, michelangelo, dante, machiavelli gibi birçok önemli kişinin anıt mezarının bulunur. ayrıca gidilmesi gereken yerlerden birisi de piazzale michelangelo. burası kent manzarasını geniş bir açıdan görebileceğiniz bir tepe. yine piazza della repubblica da çevresindeki iyi italyan restoranlarında yemek yemek için ideal yerlerden birisi. bu yapıların dışında şehirde çok fazla etkileyici yapı bulmak mümkün.

    - ertesi sabah floransa'ya 80 km uzaklıktaki pisa'ya gitmek için erken kalktık. öğlen olmadan kahvaltımızı yapmış bir şekilde pisa'ya varmıştık. pisa kulesive çevresi en azından floransa'ya kadar giden her turist için gidilmesi gereken bir yer. küçük bir şehir olan pisa'da kule ve çevresindeki yapı dışında bir şey yok. bu yüzden vakit kaybetmeden 2. durağımız olan milano'ya doğru yola çıktık. yaklaşık 300 km'lik yol boyunca yükseltinin artması ile birlikte eşsiz bir doğa manzarası sizi bekliyor. karadeniz bölgesini andırır bir iklim ve bitki örtüsü ile milano'ya gittik.

    - milano'da 1 gece 1 gün geçireceğimiz için akşamı iyi değerlendirmemiz lazımdı. planımızda yer almamasına rağmen o gün şehirde inter- juventus maçı vardı. san siro'ya gittik ancak uygun bilet bulamadığımızdan geri döndük. şunu söylemeliyim ki gezdiğim italya şehirleri arasında en modern, gelişmiş ve yaşanabilir şehir milano. medeniyetin vücut bulmuş hali denilebilir. akşam yemeği için milano'da klasik olmuş aperativo menüsü olan bir mekanda oturduk. 10 euro karşılığında içecek alıyorsunuz ve açık büfeden istediğiniz gibi yararlanıyorsunuz. akşamı şehirde sokak müzisyenleri ile birlikte eğlenerek geçirdikten sonra kalacağımız yere vardık, sabah erken saatte de milano'yu gezmek için tekrardan şehre döndük. italya'da içtiğim en iyi kahveyi kesinlikle milano'da içtiğimi söyleyebilirim. milano'da en başta gideceğiniz yer tabi ki de duomo di milano. sanırım beni en fazla etkileyen yapıydı. yapımı farklı nedenlerle çok uzun süren katedral, içerisinde ücretli bir müze barındırıyor. yine galleria vittorio emanuele ii ünlü markaların mağazalarının bulunduğu kentin mimarisine uygun bir şekilde dizayn edilmiş bir sokak. kentteki bir diğer tarihi yapı sforza kalesi. askeri bir yapı olan kalenin içerisinde müze bulunmakta ancak bahçesi 7/24 ücretsiz. milano'da gidilmesi gereken en önemli yerlerden birisi de santa maria delle graziekilisesi. içerisinde da vinci'nin ünlü son akşam yemeği freskinin bulunduğu kilise şehrin biraz dışında kalıyor. yine teatro alla scala da görülmesi gereken bir yer ancak biz içerisine giremedik. milano için yeterli vaktimiz olmadığı için como gölüne doğru harekete geçtik. milano'nun 50 km kuzeyinde kalan göl eski yerleşimlerle etrafı çevrilmiş harika bir yer. vakti ve fırsatı olanların 50 km demeden mutlaka gitmesi gerekir.

    - milano'nun ardından gece bir sonraki durağımız olan venedike doğru yola çıktık. autostrasse'yi kullanarak brescia ve verona üzerinden 300 km. sonunda venezia'ya vardık. venezia bir adalar şehri. şehrin ana karayla bağlantısı uzun ve alçak bir köprü ile sağlanmakta. geceyi geçirdikten sonra adalara gitmek için vapura bindik. ancak bizi venedik'te kötü bir sürpriz bekliyordu. hava şartları oldukça kötü, sıcaklık 5-6 derece ve sürekli yağan yağmur morallerimizi biraz bozsa da vazgeçmedik ve ünlü piazza san marcoya gittik. venedik'te benim dikkatimi çeken en önemli unsur ticaret dolayısıyla doğu ile olan etkileşiminin diğer italya şehirlerine göre oldukça fazla oluşu. ünlü san marco meydanındaki kilise için üzerindeki freskler olmasa pekala cami denilecek kadar benzer mimariye sahip. olumsuz hava şartları maalesef kanolara binip kanallarda gezmemize mani oldu. biz de olabildiğince yaya olarak adaları gezmeye çalıştık. santa maria della salutebazilikası gidilebilecek yerlerden. benim en fazla gitmek istediğim burano ve murano adalarına gerek vakit gerekse hava koşulları nedeniyle gidememek bizi üzse de yolumuza devam ettik. özellikle murano adası cam atölyeleri ile meşhur olduğunu bildiğim ve mutlaka görmek istediğim bir yerdi.

    - venedik'te hava şartları nedeniyle beklediğimizi tam anlamıyla bulamasak da yolumuza devam ettik. sırada son bıraktığımız roma vardı. yaklaşık 600 km'lik bir yol sonucunda roma'ya vardık. adriyatik kıyılarının ardından firenze üzerinden roma'ya varmamız 7 saatimizi aldı. vakit sorunumuz olmasa geze geze bir çok irili ufaklı kasabaya uğrama şansımız olurdu ancak 1 gün sonunda roma'ya varabilirdik. roma'da 3 gece 2,5 gün kaldık. harika bir ev sahibimiz vardı. araç kiralamanın faydasını burada biraz gördük zira ister istemez şehrin biraz da olsa dışarısında kalmak zorundasınız. ulaşım problemi yaşamamak için kiralık araç işimize oldukça yaradı.

    - roma'ya tahmin ettiğimiz üzere 2,5 gün ancak yetti . ilk olarak belirtmem gerekir ki italya'da yediğim en iyi kruvasan'ı campo de' fiori yakınlarındaki küçük pastane olan aristocafe'de yedim. çiçek bahçesi olarak bilinen bu yerde meyve, sebze, makarna vs. satılıyor. burada kilise'ye aykırı düşünceleri nedeniyle yakılarak idam edilen giordano bruno nun heykeli bulunmakta. roma'ya geliş yönümüz itibariyle ilk olarak bizi castel sant angelo karşıladı. orta çağ kalesi olarak nitelendirebileceğimiz yapının önemi fatih sultan mehmet'in oğlu cem sultan'ın burada esir tutulduğu. ardından vatikan'a doğru ilerledik. bizi vatikan'daki aziz petrus meydanı ve basilica di san pietro karşıladı. oldukça etkileyici bir yapı olan bazilika pek çok önemli esere ev sahipliği yapmakta. yine sistina şapeli'de vatikan içersinde yer almakta. ücretli olan bu müze de gidilmesi gereken yerlerden birisi. vatikan'ın ardından pantheona doğru yola çıktık. pantheon antik dönemden kalma bir pagan tapınağı. şehrin en eski yapılarından olan tapınakta çeşitli italyan komutanlara ait mezarlar bulunmakta. oradan navona meydanına geçtik. eski bir stadyumun yerine yapılmış meydan oldukça büyük. oradan ispanyol merdivenlerine doğru hareket ettik. ispanyol merdivenlerinin güneyinde kalan cadde via condotti ünlü markaların mağazalarının bulunduğu, oldukça pahalı bir bölge. ispanyol merdivenlerinin üzerinde yer alan trinita dei monti kilisesinin avlusundan roma'yı izlemek mümkün. 1 km'lik mesafe sonrasında ise karşınızda aşk çeşmesini bulabilirsiniz. burası mimari açıdan oldukça etkileyici bir yer ve bence aşk çeşmesinin gölgesinde kalıyor. ilk günün ardından 2. güne alfredo di roma'da makarna yiyerek başladık. burası fettucine alfredo'nun ilk yapıldığı yer olması nedeniyle oldukça lezzetli ve güzel bir restoran. daha sonra altare della patria ile devam ettik. burası vittorio emanuele ıı anısına yapılmış devasa bir anıt. piazza venezia'nın karşısında büyük bir at üzerindeki heykele ev sahipliği yapıyor. içerisinde italyan komutanlara ait mezarlar mevcut. ardından forum roma'ya doğru hareket ettik. burası 1000 yıl boyunca imparatorluğun ticari, siyasi ve kültürel merkezi olarak kullanılmış. ücretli bir açık hava müzesi. ardından forum roma'nın doğusunda kalan colosseuma geçtik. şehrin simgelerinden olan bu yapı ücretli bir müze. daha önce ziyaret eden arkadaşlarımdan aldığım tavsiye üzerine içerisine giriş yapmadım. umarım keşke dememe neden olmaz ancak diğer pek çok yapıya oranla beni aşırı fazla etkilemedi diyebilirim.colloseum'a gelmeden forum roma yakınlarındaki palatino tepesi de gidilebilecek antik noktalardan birisi. roma'nın simgesi kurt figürü ile ilgili mitlere ev sahipliği yapan bir yapı.

    7 günün sonunda yorucu da olsa italya'nın mutlaka gidilmesi gereken bir yer olduğuna kanaat getirmemek mümkün değil. ancak belirtmem gerekir ki belki subjektif bir görüş de olabilir yemek ve içki kültürü vasat. ne yazık ki türk lirasının son durumu nedeniyle artık pahalı denilebilir. hediyelik eşya noktasında mutlaka son güne son dakikaya kadar aramaya devam edin. yoksa 6 euro'ya aldığınız şeyi 1 euro'ya satılırken görebilirsiniz. mutlaka ama mutlaka italya'da her yerde dondurma yiyin. özellikle roma'daki frigidarium gelateria'ya mutlaka uğramalısınız. ingilizce bilme oranı beklediğimden daha düşük. yine de her insanın mutlaka bir defa da olsa sanatın, doğanın mükemmel bileşimi olan bu ülkeye gitmesi gerekir.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap