9 entry daha
  • efendim bazısına eski binalar, taş yapılar, sanatsal bir kent dar gelir, bunaltır. kimi der ki roma tam gezilesi ama yaşanası değil, üstüme üstüme geliyor tarih, kimi de der ki oh şöyle 120 senelik evde oturuyorum kimbilir ne hayaletler geldi geçti. konuyu toplama bab'ından diyebiliriz ki saint malo iki bölgeli aslında. tarihim ben diyen ve 2. dünya savaşında zarar gören hatta yıkılıp yeniden tamir edilen kalesiyle, surlarıyla, eskiliğiyle ünlü kısmı ve sonradan gelişen, serpilen plaj kısmı. sur içi ne kadar daraşmaysa yeni kısmı o kadar havadar o kadar geniştir. eskilik-yenilik çekişmesi de aynen.

    sahilini sevdik biz. "git" ile göz alabildiğine kum... "gel" ile alabildiğine deniz... yem bekleyen martılar, geli bekleyen kıyıya vuran deniz ürünleri... giti bekleyen ve alabildiğine koşmak isteyen sahilsever köpekler...

    chateaubriand gömülü le grand-bé adasında. yükselen denizle ada olan, alçalan denizle kıyıya bağlanan ve sanki gel-git ötesinden anılarını anlatan.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap