36 entry daha
  • (muhtemelen amerika'da yapılan) bir ankete göre, incil'den sonraki en önemli kitap.

    62 yapımı 2 saatlik film ise, kurguda budandığından olsa gerek, kitaptaki pek çok ayrıntıyı es geçmiş. bu yüzden filmin ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında bir kopukluk var. ilk yarı koca bir seneyi özet geçerken, ikinci yarı sadece mahkeme olayı ve boo radley'den ibaret. halbuki hollywood'un ticari zihniyeti burnunu sokmasa, kusursuz bir kitap uyarlamasından bahsediyor olabilirdik.

    filmin açılış jeneriği muazzam. yukarıda bahsedildiği gibi büyülü bir alegorisi var. liberal gregory peck ise atticus finch karakteri ile kendisini oynamış sanki. çocukların ve diğerlerinin oyunculukları da kayda değer. örneğin tom robinson'un mahkemedeki savunma sahnesi o kadar etkileyici olmuş ki, gregory peck göz yaşlarına boğulmamak için sanık sandalyesindeki oyuncuya bakmamaya çalışarak rol kesmiş. bu sahnede ilk bakışta sanığı canlandıran oyuncu over-acting yapıyor gibi gözükse de, biraz daha düşününce, doğruyu söylüyor olsa da sanığın üzerindeki müthiş baskı sinirlerini boşaltıveriyor. yine gregory peck'in savunma tiradı pek çok kişiye "ben avukat olacam" gazı vermiştir diye düşünüyorum.

    ancak bence filmin en mühim sahnesi, belki de sinema tarihinin en mühim sahnelerinden biri, adını unuttuğum ırkçı redneck'in atticus finch'in suratına, oğlunun ve diğer insanların önünde tükürdüğü sahnedir. o sahnede nerdeyse hepimiz "aha şimdi atticus yamultacak herifin suratını" diye düşünmüş, "daha ne duruyorsun, indirsene pezevengi!" demişizdir. ama atticus tükürüğün ardından adama doğru bir adım atar ve yüzünü siler. sonra arabasına atlayıp çeker gider.

    üzerinde düşünülmesi gereken bir sahnedir bu. acaba hangimiz aynı hareketi yapabilecek kadar gururumuza ve egomuza hükmedebilen kişileriz? nerdeyse hiç birimiz değiliz. en zeki olanlarımızın bile yemesi gereken on fırın ekmek var.
480 entry daha
hesabın var mı? giriş yap