• bu şarkı dünya olarak kıskançlıktan delirdiğimizin resmi belgesidir kanaatimce. "seviyom ulan seni allahsız ibne, sana bakanlar eşşek olsun sende farz et lamasın". bunun türkçesi yıllar evvel yapılmış ama bu kadar başarılı olamamış, yerel kalmıştı. hakkı bulut bey sağ olsun. halbuki ondaki karizma kimde var? (bkz: henüz üç yaşında bir kardeşim var)
  • bence sidney lumet'in başyapıtır. tutku, inanç, cinsellik, insandaki anlamsız boşluk anlatılır. değindiği konuların hassaslığına rağmen olayı nefis şekilde analiz eder.

    film bize "tutkusunun peşinden giden arzulu, gözlerinden coşku akan bir insan mı normaldir yoksa bize sunulduğu gibi görünürde iyi bir eş, dürüst bir vatansever, sıradan bir tüketici olan gözlerinden mutsuzluk akan insan mı?"sorusunu sordurarak (görmek isteyenlerin) algılarını dr. dysart aracılığı ile sorgulatır.

    gerçekten hangimiz normal? bizim gibi sıradanlığın kafesinde sıkışıp kalanlar, tek tutkuyu yılışık sevgilide arayanlar mı, yoksa hayatı arayışın coşkusu içerisinde geçenler mi?
  • peter shaffer'in küheylan olarak türkçe'ye çevrilmiş oyunu.
    (bkz: küheylan)
  • dünyanın en güzel gözleri eşeklerdedir'den beri sevgiliye hayvan yakıştırması yaparak iltifat eden şarkı gelmemişti galiba. bravo blonde redhead'e! murat kekilli'nin yedialtı felsefesini anlayabilen bir onlar çıktı..

    hayvani bonus: at gibisin binmek istiyorum*
  • bir sidney lumet filmi.

    bu filmi izlediğimde bunun küheylan adlı tiyatro oyunu olduğunu bilmiyordum. yani tiyatro oyunundan uyarlama olduğunu biliyordum da o oyunun türkiye'de de çok ses getirmiş küheylan olduğunu bilmiyordum.

    mehmet ali erbil iyice zıvanadan çıkıp telefonla penaltı attırdığı turnike çarkıfelek rekabetinin atbaşı gittiği günlerde duymuştum bu oyunu ilk. mehmet ali erbil konservatuardan mezun olduğunda bu oyunda oynamış ve ankara'da oyun efsane olmuş mehmet ali erbil de ankara tiyatro izleyicisi için çok önemli yerlere gelmiş. mehmet ali erbil'i soytarılıkla şaklabanlıkla falan suçlayan kalitesizliğin sembollerinden biri haline getirenlere karşı, kalitesiz olan mehmet ali erbil değil, onu küheylan'da izlemeliydiniz. kalitesizliğin suçlusu mehmet ali değil, sistem diyenler olmuştu. ben de oyunu hafızama yazmışım, bir gün izleyeyim denk gelirse falan diye ama ben oyunu dede korkut hikayesi gibi bir şey zannediyorum :)

    filmi izledikten sonra yaw dedim kendi kendime bu filmi de hakkıyla anlayabilmek için freud'u filan yutmuş olacaksın, eski yunan tanrılarını filan bileceksin, tutku denen şey üzerine kafa yormuş olacaksın , isa'nın çilesi ve tutkusu hakkında da fikrin falan olacak. yoksa doktorun ruh halini de hakime hanımla tartışmalarını da anlamazsın. filmi de vasat altı bir gönüllü çeviri altyazıyla izliyorum. üstüne üstlük çok fazla diyalog var filmde. ingilizce altyazıyla izlesem vocabulary yetmez. yani film sağlam da ben tırtım. bakayım bi ekşide ne yazmışlar dedim ve izlediğim filmin küheylan olduğunu öğrendim.

    bu sefer büsbütün şaşırdım. lan ne ankara tiyatro seyricisiymiş arkadaş dedim. bu oyunu hakkıyla anlayıp da tiyatroya gidecek ankara'da 10 bin kişi olacağına falan hiç ihtimal vermiyorum. ankara tiyatro seyircisi dediğin azizname sever, kapalı gişe 10 sene oynar filan yani. bu oyun çok aşar diye düşündüm.

    özetle 6 yaşındayken çocuğun odasına başında dikenli taç ile kanlar içinde isa'nın çarmıha gerilme posteri asıyorlar. çocuğun babası inançsız, annesi inançlı bir hıristiyan. babası bu posterden rahatsız oluyor, onun yerine at posteri asıyor. çocuk da atın ağzına takılan gem midir, yular mıdır neyse onun zincirinin atın ağzını acıttığını filan düşünerek at ile isa'yı eşliyor ve tüm atların içinde atın kendisinden bağımsız bir "at tanrısı" oduğuna ve atların da tıpkı isa gibi bizim yerimize bizim günahlarımızın cezasını çektiğine inanmaya başlıyor. işte fallik dönemde bu travmayı yaşayan çocuğun bir yandan inanç dünyası darmaduman olurken, oiedipus kompleksinin filan da dibine vuruyor. eminim freud'u yutmuş birileri 6 atın gözlerini oymasını falan da akademik biçimde oiedipus'a bağlamışlardır. ki, konuyla ilgili bir kaç akademik makale gördüm okusam mı, okumasam mı diye düşünüyorum.

    öte yandan hakime hanım ile doktorun da başka bir gündemleri var. onlar da toplum baskısı, ahlak vs. ile her tür tutkunun törpülenmesi yerine acaba allan gibi tutkuyla yaşasak daha mutlu olur muyduk'un muhasebesini filan yapıyorlar. şahsen benim de hiçbir şeye karşı bir tutkum bulunmuyor ve ben de bu tutkusuzluğun doktor gibi beni de amaçsız, mutsuz biri yaptığını düşünmüştüm zamanında. yani misalen paranın esiri olmuş, para için ahlaksızlık yapan birine acırım da, yerine koyabileceğim bir tatmin kaynağı filan da bulabilmiş değilim.

    doktorun paganlığı da ayrı bir katman. buradan da bir american gods benzeri alt metin çıkarabilir birileri. hatta kollektif bilinçaltı filan kurcalarsan bu da freud'a bağlanabilir filan.

    tüm bunların neticesinde filmi tavsiye ediyor musun, seyredelim mi diye soran birileri varsa (ki yoktur neden olsun), film sıkıcı ve metni çok ağır ama kesinlikle boş film değil ama kimin ne kadarını anlayacağı da meçhul. risk severlere tavsiye edebilirim, ancak garantici arkadaşlara önermiyorum.
  • zebra, eşek ve atın dahil olduğu cinsin latince adı. 7 alt türü var:
    - equus quagga (ova zebrası)
    - equus zebra (dağ zebrası)
    - equus grevyi (grevyi zebrası)
    - equus hemionus (asya yaban eşeği)
    - equus africanus (afrika yaban eşeği)
    - equus kiang (tibet atı)
    - equus ferus (yaban atı)

    bildiğimiz at ise yaban atının alt türü olan equus ferus caballus.
  • 1977 sydney lumet filmi.
    peter firth'ün akıllara kazınan oyununa richard burton'ın görkemli performansı eşlik ediyor.
    psikiyatrist hasta ilişkisi ekseninde ilerleyen hikaye şaşırtıcı bir çok aforizma içermesiyle de sinemaseverlerin favorisi.

    --- spoiler ---
    - tutku, bir doktor tarafından yok edilebilir... (ama)yaratılamaz...
    --- spoiler ---
  • bu şarkıda gayet de

    "allow me to show you
    the way i, i know you"

    diyor, biri "adore you" diye uydurmuş, resmi sitelerinde de yazmıyor diye lyrics siteleri dünyasında nesilden nesile aktarılmış bu yanlış. bir allahın kulu da "şener okuduklarıma mı inanayım duyduklarıma mı?" dememiş anlaşılan. neyse iftiharla sunduk, artık "know" diyiniz orada, dedirtiniz.

    edit: simona söyledi ki cd kitapçığında da "adore" diyormuş ama ben hala ikna olamadım yahu kulakları mı yıkatsak, gözlerde mi katarakt?!
  • psikaytr martin dysart, ingiltere'nin hampshire vilayetinde gerçekleşen korkunç bir olayı analiz etmektedir. alan strang isimli,henüz 17 yaşındaki genç bir seyis, delici bir cisim kullanarak altı atı kör etmiştir. dystart, bu vahşetin hangi unsurlara bağlı olarak geliştiğine dair mesleki bir merak içindedir. dikkafalı,ateist bir baba ile inançlı ve nazik bir annenin tek oğlu olan alan'ın beynindeki iblislerin kökeni nedir ? gerçekte neler olmuştur ?
  • sozleri de olan bi blonde redhead parcasi.

    allow me to show you!!!
    the way which i adore you!!!

    sometimes i think i must
    just let you be a horse
    all i want is to be a rider
    to be part of you

    afraid so afraid
    to loose you
    if someone looks at you
    turn into donkey
    pretend you are lame

    equus by nature
    timid creature
    ready to run away
    equus by nature
    timid creature
    cares nothing
    for the plans they made

    i will hide you
    will protect you
    won’t let anyone
    take you away
hesabın var mı? giriş yap