simona

• guzel bir kiz ismi. yanilmiyorsam fransizcadan geliyor. bu simonalar cok guzel ama capkin oluyorlar. anlami ise gözde olandir.
• romen kadinlarinda da rastlanabilen guzel isim.
• yalanası suser insanı, elma meyvesi, arkadaş dostu.
• (bkz: simona di stefano)
• fırtınalar içinde yolunu bulmaya çalışan, sağanak yağmur insanı^*.
• 70'lerde moda olan sarkida lay lay deme ekolu'nun bende vucut bulmus halidir.. zira kendisi "bir tanem soyle canim ne istersen iste benden" dedigimde "cimbombom soyle canim ne istersen iste benden" diye düzeltebilecek yüksek bir taraftar kültürüne, kirmizi dedigimde sari diye eklestirecek bir manyakliga sahiptir..
  
  bütün bunlarin yaninda kahve almaya kesinlikle gonderilmemesi gereken bir insandir.. irish cream'i "ice cream" olarak algilayabilir.. hayir bunlari yazayim da benim cektigim acilari baskalari cekmesin..
• uzun bir aradan sonra görünce mutlu etmiş, çılgn dans partnerim.
  
  seksek'in pistini sallamıştır kendisi, gül yüzüyle, sloganlarıyla da coşturmuştur.
• kendisi hakkında vereceğim tanım ve örnekler bir kısım gerizekalılar yüzünden gerzekçe yönlere doğru çevrildiğinden ötürü oldukça sınırlı olmasına rağmen hayatımdaki önemi kelimelere ve örneklere sığmayacak kişidir.
  
  kendisi her ne kadar bu tip şeylere çok kızsa, yine bir takım gerizekalı, aklı kıt kişiler yüzünden laf yiyecek olmasına rağmen gerçeklerin bir şekilde ortaya çıkması lazım.
  
  kendi ailemde "hanımağa" diye tanınan bu şahıs oldukça sevilen bir kişidir. kendisiyle küs olduğumuz dönemde annem tarafından "özür dile öküz oğlum" serzenişlerine mazur kalsamda, gerek delikanlılıktan ser vermemek, gerekse haklı olmanın yarattığı bu özgüven sayesinde geride kalmıştım, lakin bu simona kişisi benden daha aklı başında çıktığından ötürü ortak paydada buluşup yarım kalan dostluğu devam ettirmek için uğraşmıştır.
  
  her ikimizinde kim haksız ? kim suçlu ? kim ipne ? gibi soruları geride bırakarak, "ipne"nin kim olduğunu farkettiğimiz için eski muhabbete dönmemiz zor olmadı.
  
  kırmızı-siyah milan atkısıyla taksimde dolaşmamın sebebidir. sevdiceğim tarafından ekildikten sonra uğruna marşlar yazan tribün lideridir.
  
  galatasaray maçlarından sonra telefonda bağira çağira marşlar söylediğimdir.
  
  sourberry'nin bana bana kazandırdığı ilk ve en önemli insandır. lakin o taniştiğimiz gece beraber sınava çaliştiği 90-60-90 hatunlardan eser yoktur.
  
  çapkındır hovardadır, 24 ayardadır... bütün bunlara rağmen ne kendisini, ne de eşini dostunu zor durumda bırakmaz, satmaz.
  
  online çiçek sepeti gibidir, bi telefonuma koca koca pembe lilyumlar gönderip, şahsıma +rep kazandıran, sevdiceğin ağzını açık bıraktırandır.
  
  karşim bu gece duydum; benim adıma çiçek yolladiğin kişi,bütün gün çiçeği göz önünden ayıramamış, bakmadan edememiş :)
  
  tanım: gerçek bir pattestir.
• patatesliğinin son demlerini yaşayan insan.
  
  doğum günü sebebiyle yurdun çeşitli köşelerinde kutlamalar yaptırdım. ben balıkesir ayağında döktüm bütün kurtlarımı, kırdım gerdanımı...
  her ne kadar yek vücut bu şehirde olsam da, aklım kendisindeydi. karşımda oynayan her kişinin yerine kendisini koydum.
  
  rakıyı içerken bir de boş kadehi çınlattım namına...
  
  iyi ki doğdun karşim, iyi ki varsın.. iyi ki "düşler sokağı" dinleyesin geldi ders çalışırken.
• iş çıkış saatine doğru:
  ol - taksim'de yemek?
  s - dolmuştayım, eve dönüyorum.
  
  akşam herhangi bir saat:
  ol - baykuş?
  s - daha erken söyleseydin ya, evdeyim.
  
  öğleüstü:
  ol - akşam yemeği / kahve?
  s - bu akşam olmaz, aile saadeti.
  
  haftasonu:
  ol - taksimde çılgın atsak?
  s - karşıdayım ben.
  
  sonra bir de beni öldürme diyor. asmayalım da besleyelim mi?