• bir kere hızlıca koşarken elimden fırlamıştı 1. levent'te, büyükdere caddesinde, o nasıl yuvarlanmaksa, köşeleri kaldırıma çarptıkça havalara zıplıyor, kırda bayırda sevinçle koşan bir kedi yavrusu gibi gidiyordu. 20 metre (çüş) peşinden koştum.
  • amcam hediye etmişti bundan, ilk cep telefonumdu. o dönem küçük kardeşime baktığım içün bu telefonu taşımakta pek zorlandığımı söyleyemem, hemen hemen eşit boyuttalardı çünkü. fakat yine de okula haftada 2 gün götürüyorsam 3 gün evde bırakıyordum. zira ağırlık çalışması yapmaya müsait bir yapısı vardı ve okul yolu bunun içün uygun yer değildi maalesef. konuşmanın ve mesajlaşmanın dönem koşullarında biraz pahalı olması bugün bir arnıld şıvarzınıgır ya da silvıstır stallon görünümüne sahip olmamamın yegane sebebidir. hiçbir şey içün değilse de sırf bunun içün minnettarım.

    3-4 ay kullandıktan sonra pederinho yurtdışından dönmüş ve nispeten küçük boyutlarda bir nokia hediye etmişti sağolsun. yarı yarıya azalan boyut ve ağırlık ilk etapta hediye edilenin bir telefon olamayabileceği sanrısını oluştursa da zihnimde, babamın uygulamalı öğretileri sayesinde kabullendim: o bir telefondu, ve o kadar küçük olabilirdi gerçekten. teknolojik olaylardı bunlar, itiraz etmenin anlamı yoktu. kendisine yeterince alıştığımda a1018'imi kuzene hediye ettim. 3 yıl kullandı. benim keşfedemediğim fonksiyonları da olduğunu; kavgalarda gayet başarılı sonuçlar alındığını söyledi bir gün. gülüp geçtim. şimdilerde bel ve omuz ağrılarıyla cebelleşiyor ve cep telefonlarına karşı da fazlasıyla mesafeli. kullanmıyor. çok acı :((
  • alternatif kapatma sekli olarak yere atilabilecek telefon.
  • anteni bıçak gibidir. zira cep telefonu ile yaşadığım ilk kazanın aktörü bu telefon oldu. 10 sene önce filan arkadaşım heyecanla bir şey anlatırken telefon elinden fırladı ve alnıma resmen saplandı. kanadığını ve şiştiğini dün gibi hatırlıyorum. eğer daha ciddi bir şey olsaydı literatüre bile geçebilirdim ancak olamadı.
  • zaman ne çabuk geçiyor. 10 sene olmuş bu telefonu kullananı. sonrasında üstünden ne telefonlar geçti ama anısı hala dün gibi gözümün önünde. ilk olarak şunu söylemek gerekir. mecburiyetten alınmıştı. çok çok büyüktü. hatta 10 sene öncesine göre bile çok büyük bi telefondu. ön kapağını alttan tırnağınızı sokarak çıkarabilirdiniz. farklı renk kapakları telefoncudan temin ederek çok çok sıkıcı olan telefonunuzu bir nebze güzelleştirebilirdiniz. anteni çok uzundu. neredeyse telsiz kıvamındaydı. gerçi günümüz telsizleri bile yanında sönük kalır a1018 anteninin yanında. bir süre sonra telefoncuya gittiğimde küçük a1018 anteni sattığını gördüm. hemen aldım tabi. orjinal anteni çevir-aç kapak gibi açarak çıkartabiliyordunuz. öyle yaptım, çıkardım ufak anteni taktım ancak bu seferde telefon zor çekmeye başladı. yine orjinal antene dönüş yolu gözükmüştü. belinize yahut cebinize takmanızı sağlayan aparatı vardı. o aparat bile günümüz telefonları boyutundaydı neredeyse. şarj aleti yaklaşık 1,25 kg ağırlığındaydı. telefonun kendiside ağırdı ya neyse. dersaneye gidiyordum o zamanlar ve aycell kullanmaktaydım. a1018'im sadece turkcellde çalıştığı için bana yine telefoncunun yolu gözükmüş ve sim kart kırma denilen olayla her türlü karta uygun hale getirtmiştim a1018 i. dersanede sadece en arka sırada ve sıranın ortalarda bir yerinde çektiği için en arka sırada oturmaktaydım. kız arkadaşımla çok kavga etmiştik bu suretten. "neredesin sen telefonun niye kapalı?" diye az azar işitmedim. bir süre sonra altına takılabilen chatboard diye bir alet çıktı. t10 a falanda takılabiliyordu. a1018 ile de uyumluydu. onu da aldım heyecanla. ulan ne acayip bi dönemmiş. telefonda 3g yok, internet yok, gprs yok ama chatboard var. tek özelliği q klavye olması ve bilgisayarda yazı yazmaya alışmış bünyeler için kolayca sms yazılabilmesiydi. hiç bir işime yaramadı bu abidik chatboard. günler geçiyor a1018 in ömrü doluyodu. son zamanlarında normal bir ev telefonu gibi sadece şarja takılı halde çalışıyordu. sonra rafa kalktı 1 yıl sonra da bir beyaz eşya firmasının "yeni çamaşır makinenizi alırken eski telefonunuzu getirin %5 indirim kazanın!" kampanyasına kurban giderek bilinmez bir yolculuğa çıktı a1018. en iyi özelliği kendi melodini oluşturabilmekti. internet cafeye gidip a1018 melodilerinin notalarının çıktısını alıp, evde o günlerin en meşhur şarkılarını telefona kaydedebiliyordunuz. büyüklüğüyle arkadaş çevresinde dalga konusu olabilirken zamanın en popüler pop şarkısının telefonunuzun melodisi olduğu anlaşılınca gurur duyuyordunuz takoz a1018inizle. hiç yoksa bile esprisi olan telefondu. abin 18 ablan 20. artık iphonelar, blackberyler, dokunmatik ekranlar var. ama hiç biri a1018 tadını vermiyor. hangisine kıyıpta arkadaşınızın kafasına atabilirsiniz? a1018 böyle bir telefondu işte. antenini ve sim kartını çıkarıp sınıfta tek kale maç bile yapmışlığımız vardır. hey gidi günler hey...
  • takım elbise giydiğim günler silah gibi belime takıp karizma yaptığım telefondu a1018. arkadaşlarla ağız dalaşına girip ota boka elimi belime atmam da cabasıydı. tekrar üretilse alınabilecek nesnelerdendir, başgandır.
  • her yiğidin diskoğrafisinde bulunması gereken telefondur. bir a1018 sahibi, aleti aldığında yemin etmelidir telefonu amacı dışında kullanmayacağına dair. sinirlenildiğinde yakın bir yerdeyse kavranır infial çoksa biraz da titrenir sakinleşilir.
  • anteninin boyu minimal telefonlarla aynı boyutta olan cihaz.
hesabın var mı? giriş yap