• sözlük'te en çok eleştirilen kişi kanzuk olduğu için haksız bir yazıdır.

    kanzuk eğer özkok'un iddia ettiği gibi ekşi'nin patronuysa, patronunu en fazla iplemeyen platformlardan biri ekşi'dir. ama bir diğeri hürriyet değildir.
  • haksızdır.

    zira hürriyet'in halkı doğru bilgilendirme diye bir sorumluluğu var. adı üzerinde, gazete. ekşi sözlüğün öyle bir sorumluluğu yok. burası 'internet'. hürriyet 'internet' değil. orada öyle herkes hakkında atıp tutamazsınız, lakin burada atabilmelisiniz. eğer aklı başında bir insan ertuğrul özkök'le ilgili 'sağlıklı' bilgi almak için ekşi sözlük'e gelip, buradakileri 'doğru' kabul ediyorsa, o onun problemidir, ekşi sözlük yazarlarının değil. ama gazetelerin, televizyonların, yani 'bilgilendirme' üzerinden para kazanan yapıların 'aklı başında' insanlara, 'sağlıklı' bilgi sunma mecburiyeti var, bu sebeple dava açılabilir, açılmalıdır.

    bu kadar basit ayrımı göremeyen adam da gazetecilik yapmasın be arkadaş.
  • kendisi hakkında, sıkça anlatılan ve bence kişiliğini çok iyi anlatan ilginç bir hikaye(belki de efsane) vardır. paylaşmadan edemeyeceğim:

    hürriyet'in başına geçtiği ilk zamanlar, yani özkök'ün yıldızının parladığı ilk dönemlerdir. artık kendini bab-ı ali'ye kabul ettirmiş, saygın bir gazeteci olan ve artık tepelerde dolaşan özkök, çoğuyla eskiden beraber mesai yaptığı eski arkadaşları tarafından ısrarla yemeğe çağrılmakta, elde ettiği bu başarıları, eski arkadaşları onunla beraber bir dost meclisinde kutlamak istemektedir. özkök, yoğun işlerini öne sürerek, bu davete uzun bir süre icap edemez. en sonunda boş zaman bulup, gelebileceğini müjdeler ve belli bir tarihte ve saatte bir arkadaşlarının evinde buluşmak için sözleşirler. arkadaşları, onun şerefine görkemli bir sofra hazırlarlar, ancak özkök bir türlü gelmek bilmez. bir saat, iki saat geçer, en sonunda onu beklemekten sıkılan arkadaşları yemeğe otururlar. en son içki safhasına geçdiklerinde, kapı çalar ve özkök, işlerinin yoğunluğundan bahsederek binbir özür dileyerek içeri girer. hemen bir arkadaşı onun için bir kadeh getirir ve doldurmak ister. ancak özkök, cebinden meşhur, pahallı bir şarap(ismini hatırlayamdım) çıkartır ve bundan başka şarap içemediğini söyleyerek, kadehi bununla doldurmasını ister arkadaşından. arkadaşları bozulmuştur ama belli etmek istemezler. biri açmak için pahallı şarabı içeri götürür ve özkök işlerinin yoğunluğunu anlatırken, gelip doldurduğu kadehi ona ikram eder. beraber bir şerefeden sonra, özkök şaraptan bir yudum alır ve derin bir oh çekerek, "işte şarap bu" der. bunu demesiyle, arkadaşlarını bir gülme alır, özkök ne olduğunu anlamaya çalışırken, bir arkadaşı içerden iki elinde iki şişe şarapla içeri gelir, birinde açılmamış özkök'ün şarabı, diğerindeyse, yeni açılmış o an herkesin içtiği şarap şişesi vardır...
  • kendisine ekşi'de omurgasız denmesinden yakınmış kişi. ergenler bilmez, yanında çalışanlara biraz omurgasız olma tavsiyesi veren kendisidir.
  • türkçe alt yazılı rüya gördüğünden şüphe ettiğim insan.
  • eksi sozluk'un ne oldugunu kesinlikle anlayamadigi ortada olan kisi.

    eksi sozluk yazarlari diye bahsettigi kitle belli bir zumre, olusum ya da grup degil. turkiye'nin dort bir yanindan olaylari kendince yorumlayan, her yas grubundan insanin dahil oldugu bir grup. halkin ta kendisi. akpli, chpli, mhpli, hdpli, turk, kurt, laz, ateist, musluman, yahudi, hristiyan. hepsi bir arada.

    en garip olani da su, kanzuk'tan "patron" olarak bahsetmesi. kanzuk eksi sozluk "sirketinin" patronu olabilir. ancak bu patronluk yazilimciyi, icerik editorunu etkiler. basak benim icin ne patrondur ne de herhangi bir sey ifade eder. sadece takilmayi sevdigim bir sitenin sahibi olan sirketin basindaki kisidir.

    eksi sozluk halkin ta kendisidir. trollu ile, akli basinda insanlari ile halkin kendi yorumudur. eksi sozluk yazarlari diye bir grup cikarip da kendinizi kandirmayin.
  • emin çölaşanın anlattıklarından sonra bu namussuz adamın ortalarda gezmeye yüzünün olmaması lazımdı. ama burası türkiye işte...
  • haberini aldığımda gözyaşlarımı tutamadığım, yazık edilen adam. halbuse hayatının baharında daha nice öğreneceklerimiz vardı.
    bir şiirle vedalaşmak istiyorum;

    ertug ozkok gitti mi?
    issiz enis galdi mi?
    feleg ocun aldi mi?
    imdi ahmet irtilur.
  • döngülerin yapboz muhabbetlerin insanı, hep aynı cümleler aynı kelimeler. kendine yeni cümleler bulmasını bekliyoruz. ya da bulmasın önemli değil o kadar.

    - onceki gun emin colasan la bir yemek yedim
    + eee?
    - o sırada telefon çaldı arayan başbakandı
    + eee ne dedi?
    - o yasa bir gün değişebilir mi diye sordu.
    + hangi yasa?
    - siz de biliyorsunuz, gelin itiraf edelim
    + ne diyorsun?
    - onceki gun emin colasan la bir yemek yedim
    + eee?
    - o sırada telefon çaldı arayan başbakandı
    + abuzıttın mı?
    - ne ha hö? (!!! system error!!!) ... restrat now?
    + ne oldu sustun?
    - onceki gun emin colasan la bir yemek yedim
    + hoppala
    - ciiüuzzyrrtt. telefon, emin, itirafrafrafrafraf...
  • bugün gördük ki kendisi hayatını marmaris'teki ressama borçluymuş.

    --- alıntı ---
    o yüzden içimden bir gün bile evren paşa’ya küfretmek gelmedi.
    açık açık söylüyorum.
    "hayatımı ona ve arkadaşlarına borçluyum."
    --- alıntı ---

    okuduğum hiçbir minnet cümlesinden bu denli tiksinmemiştim. bir de diyor ki:

    --- alıntı ---
    siz 12 eylül’ü mahkûm edebilirsiniz, ama en azından o dönemi yaşayan insanların, anne ve babaların vicdanında evren paşa’yı mahkûm edemezsiniz.
    --- alıntı ---

    o dönemi yaşayan insanlar, anne ve babalar ile tanışmasını istiyorum, gerçekten.
hesabın var mı? giriş yap