• --- alıntı ---

    "ismailağa soruşturması elinden alınan erzincan savcısı'ndan iddialar: ceza işleri genel müdürü
    arayıp başımı derde sokacağımı anlatıyordu, cemaate operasyonu haber verdiler

    istanbul - erzincan cumhuriyet başsavcısı ilhan cihaner, hakkındaki disiplin incelemesiyle ilgili savunmasında, vahim iddialarda bulundu. cihaner’in iddiası şöyle: “ismailağa operasyonu sırasında ceza işleri genel müdür yardımcısı çetin şen, telefonda, ‘böyle soruşturmalar insanın başını derde sokar, ankara’da ortalık toz duman. bu soruşturma ergenekon’a misilleme diye algılanıyor’ dedi.” cihaner, erzurum özel yetkili savcılığı’nın ismailağa grubuna kendisinden önce baskın yapıp şüphelileri salıverdiğini, bir emniyet müdürünün de ‘arama yapmaya giden’ polislere, ‘üstünkörü arayın’ dediğini öne sürdü. cihaner’in 14 aralık’ta hâkimler ve savcılar yüksek kurulu’na (hsyk) gönderdiği savunmasındaki iddialar şöyle:

    ismailağa nasil başladi: erzincan’da göreve başlayınca her ay valilikteki emniyet toplantılarına katıldım. emniyet ve jandarma bazı grupların taban genişletme ve eleman kazanma gibi faaliyetlerinin olduğunu, yurt, vakıf ve derneklere gelir temini amacıyla etkinlikler yaptığını tespit etmişti. ismailağa mensuplarının faaliyetlerinin arttığı tespiti vardı. grubun faaliyetlerinin incelenmesi talimatı verdim. jandarma 2 kasım 2007’de bilgi notu göndererek, ismailağa cemaatinin merkeze, kemah ve refahiye’ye bağlı köylerde okul öncesi yaş grubu çocuklarını ailelerinden alıp izinsiz dini eğitime tabi tuttukları, izinsiz ayni ve nakdi yardım topladıkları istihbaratı elde ettiklerini belirtti.
    cemaate haber verdiler

    polis ‘üstünkörü arayin’ dedi: arama ve gözaltı işlemleri için hazırlık yapılırken, erzurum’da izinsiz eğitim verilen adreslere baskın yapılmış ve şüpheliler ertesi gün salıverilmişlerdi. bu durum, örgütte tedbir alma, delilleri saklama gibi sonuçları doğurduğundan arama ve gözaltıların bir süre sonra yapılmasına karar verdim. 20 ilde arama ve gözaltı yapılması için hazırlık yapılırken, birkaç gün önce yine aynı adreslere aynı şekilde işlem yapıldı. aramaya gitmeden önce örgüt mensuplarına haber verildiği ve bir emniyet müdürü tarafından ekiplere ‘ayrıntıya girmeyin, üstünkörü bakıp çıkın’ talimatı verdiği tutanakla tespit edildi.

    başina dert açma: ceza işleri genel müdür yardımcısı çetin şen tarafından cep telefonum aranmak suretiyle yapıldı; böyle soruşturmaların insanın başını derde sokacağını, ankara’da ortalığın toz duman olduğunu, yaptığım soruşturmanın ergenekon soruşturmasına misilleme olarak algılanacağını belirtti. ben ise soruşturma başladığımda ergenekon soruşturmasının olmadığını, öyle denilse bile bu kaygıyla soruşturmadan geri durulamayacağını söyledim.

    gizlilik bozulmasin diye: soruşturma genişletilerek sürerken 10 mart’ta erzurum özel yetkili savcılığı’ndan faks geldi. bir ihbar mektubunun geldiği, mektupta ismaiağa cemaatinin anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalıştığı, hatta silahlı olduğunun belirtildiği, dosyayı derhal göndermem istendi.
    erzurum başsavcıvekili’ni aradım. mektubun erzincan’a da geldiğini ancak bu cemaatin cebir şiddet kullandığını dair delil olmadığını, soruşturmanın etkinliği için gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapıp göndermemin doğru olacağını söyledim. dinlemelerin jandarmaca yapıldığını işlemler bittikten sonra dosyayı göndermemizin iyi olacağını söyledim. mutabık kaldık. buna rağmen 17 mart’ta kaba şekilde kaleme alınmış yazıyla, dosyanın ‘uhdelerine alındığından’ bahisle gönderilmesi istendi. özel yetkili savcı, arama kararlarını fakslayan erzincan savcısına, ‘eğer dosyayı hemen göndermeseniz tüm başsavcılıklara yazı yazılarak, arama ve gözaltına alınmaların yapılmamasını isteyeceklerini’, hatta erzurum için yazılan talimatın yerine getirilmeyeceğini söylemesi üzerine, gizliliğin ortadan kalkacağını gözeterek dosyayı gönderdim. adliyemizi teftişe gelen başmüfettiş de dosyayı göndermemin iyi olacağını ima etti.

    gözaltına alıp haberdar etti

    gülen dosyasini da gönderin: erzurum daha sonra ismailağa’dan ayırdığım dosyanın gönderilmesini istedi. bu arada erzurum başsavcıvekilliği yalnızca erzincan’da bulunan gülen grubu’yla bağlantılı kişileri gözaltına alıp salıverdi. bu durum söz konusu yapılanmanın kendileri hakkında soruşturma yürütüldüğünü anlamaları sonucunu doğurdu. bu kişileri jandarmanın önleyici dinleme listesinden tespit ettiklerini anladım.

    bilgisayarima abd’den girdiler: müfettişlerce özensiz bir soruşturma yürütülürken, telefonlarımın dinlendiğini öğrendim. incelemede, bilgisayarıma ağırlık amerika ve ingiltere olan adreslerden girildiğini saptayarak, tutanağa bağlattım. ankara’da soruşturma dosyasıyla bağlantısı olabilecek bir soruşturma nedeniyle hava kuvetleri komutanlığı askeri savcılarını ziyaretimde bir obzervasyon aracıyla (ortam dinlemesi ve teknik takip yapabilen donanıma sahip araç) izlendiğim fark ettim. "

    --- alıntı ---

    http://www.radikal.com.tr/…24.12.2009&categoryid=77
  • aradığınız soruşturma bulunamamaktadır.
    lütfen bu soruşturma için haddiniz olup olmadığına emin olun.
  • suni gündemlerin ülkenin büyük bir kısmının gözünü nasıl da boyayabildiğini gösteren, arka planda kalan soruşturma.

    oysa biz bülent arınç ile ince belli bardaklarımızı tokuşturarak kıkır kıkır çay içiyor, ne olacak bu suikastler diyorduk. eskiden tuzlu çekirdekler nasılda dudak boyardı di mi bülentcim.
  • nedense pek ilgi görmüyor... çünkü ilgi gösterilmesi istenmiyor. biz de ilgi gösterilmesi istenen ne varsa ona ilgi gösteriyoruz. olmayan suikast planları, darbe falan filan...

    ama iş konuşmaya gelince özgür bireyiz, haklarımız var, solcuyuz, akıllıyız... nah akıllısınız. ulan adamlar ne hakkında konuşup konuşmayacağınızı belirliyor, nasıl düşünmen, konuşman gerektiğini dayatıyor sen de kendini özgür sanıyorsun.
  • bilmiyorum bu işin sonunda ne çıkacak... ama görünen o ki suçlular değil de suçluları yakalamaya çalışanlar ceza alacak.

    "yapılan arama çerçevesinde ismailağa cemaatine yönelik soruşturma ile adı gündeme gelen başsavcı ilhan cihaner’in de evi aranıyor.

    ismailağa cemaati ve fethullan gülen hakkında soruşturma yürüten başsavcı cihaner'in elinden yürüttüğü soruşturmalar alınmış, sonrasında ise hakkında 26 yıl hapis istemiyle tunceli ağır ceza mahkemesi'nde dava açılmıştı."

    http://www.hurriyet.com.tr/…em/13807544.asp?gid=229
  • derin devlet tarafından baltalanan soruşturma.
  • ergenekonun ne kici kirik bir orgut oldugunu bize gostermis sorusturmadir.

    bir savci istemedigin bir seyi mi arastiriyo kut diye ineceksin tepesine susturacaksin onu derin devlet dedigin boyle olur. ergenekona bak beli basli adamlarinin hepsi cezaevinde hergun bir takim belgeleri ortaya cikiyor filan. ergenekonmus yarraam isme bakinca da insan bir sey saniyor ornek alsinlar iste bu isler boyle yapilir derin devlet boyle isler.
  • ülkemizin hukuk devletinden çok guguk devleti olduğunu gösteren soruşturmadır.

    gözümüzün içine baka baka saçmalıkları bize "hukuk devleti, hala bir yerlerde adalet yaşıyormuş" diye yutturmaya çalışıyorlar ya, anlamak mümkün değil. mit erzincan bölge müdürlüğü aranıyor, eskişehir'den jandarma genel kumandanı tutuklanıyor, başsavcıyı "özel yetkili (ne demekse)" savcı tutukluyor, sonra bunların hespi bir şekilde ergenekon'a bağlanıyor. bağlanma noktası nedir, iki gizli tanığın "olm bunlar ergenekoncu, şunları şunları yapın sonra polisin üstüne atın dediler bize" ifadesinden başka bir şey değil. daha o gizli tanıkların gerçekten tanık olup olmadıkları bile belli değil. ergenekon'da osman yıldırım gizli tanık olarak dinlenmiş, sonra gizli tanık olmayan osman yıldırım da gizli tanıkın söylediklerini doğrulamıştı mesela. kendi dediğini doğrulayan kişilere kaldı sonumuz.

    tsk bile sorgulansın diyorsunuz da ismailağa cemaatine dokunulunca neden bağırıp duruyorsunuz, bırakın ismailağa cemaati de araştırılsın, korkunuz yoksa zaten bir şey çıkmaz dediğiniz gibi. bu soruşturmanın başsavcıdan alınıp "özel yetkili" savcılara verilmesi de ayrı bir saçmalık, hukuk sistemimizde "özet yetkili" sıfatı olan savcı mı var? bu savcı "cumhuriyet" başsavcısından daha mı yetkilidir? bu yetkiyi kimden almıştır, yasadan almadığı görülüyor.

    özetlemek gerekirse cemaate dokunan yanıyor, iftiralar diz boyu, sonra bir de müslümanlık deniyor. önce kul hakkı ne demek onu bilelim sonra cemaat olalım.
  • valla bu olaylara bakınca vandallığı yapıp suçu başkalarına atmak başlığında alıntıladığım ifadeler geliyor aklıma. alın okuyun düşünün, bağlantıyı kurun. bu adamların zihniyeti bu.

    "elbette hiçbir müslüman putlardan hoşlanmaz ama bamyan’da ki buda heykellerini yıkarken naklen yayına girmeleri şık olmaz. bu eylem dünya kamuoyu tarafından hiç hoş karşılanmaz.
    heykel dediğin taş toprak, iş ki put kalplerden kazına. putperestler de kazanıla!
    yok illa yapacaksan onun da yolu var. hem bombalatır, hem de kürsüye çıkıp “faillerini mutlaka bulacak ve adalet karşısına çıkaracağız” diye haykırırsın. hatta suçu bush’un üzerine atarsın icabında. “tarihi mirasımızı yok ediyorlar! afgan turizmini baltalamak istiyorlar!”
    beyazsaray genelde münakaşaya girmez. yok girerse “bi de utanmadan konuşuyor” dersin, “zaten kızılderilileri de bunlar kırdılar!” " irfan özfatura

    http://www.turkiyegazetesi.com/…etay.aspx?id=433444

    bunlardan her şey beklenir. komplo, hile, her türlü naneyi yiyip başkalarına yamamak vs. zira adamlar hayata harp alanı olarak bakıyorlar. peygamberin söylediğine inandıkları bir söze göre de "harp hudadır" hiledir yani. siz bunlardan ne dürüstlüğü bekliyorsunuz? zuladan gizli tanık da çıkarırlar, katil de. amaca ulaşmak için her yol mübah.
hesabın var mı? giriş yap