• turk kadiniyla her firsatta '"uff snne be slk" diyorlar, kezbanlar nihohahaha' diye dalga gecen heteroseksuel turk erkeginin ne hikmetse ayni tepkiyi vermesine yol aciyormus.
  • homofobik değilseniz hoşunuza bile gidebilecek bir durum* yalnız baştan belirteyim, erkekler bile bana hasta, gaylerin magneti, lezzoların bile gıymatlısıyım gibi bir mesaj ittiresim yok satır aralarında. ahh ulan nerde bizde o şans. şahsıma yönelik basit bir oğlancılık girişimini paylaşasım var sadece. ühü..

    altı yedi sene öncesi.. evde temizlik günü olduğu için kendimi derhal dışarı atmışım. boş boş gezdindikten sonra, parkta bir banka oturdum, gazete okumaya koyuldum. gelen geçenler oluyor, oturanlar kalkanlar oluyor banka. trafik yoğun yani. bir ara yaşlıca bir amca oturdu berime. elli, bilemedin elli beş civarında..

    spor sayfası vesilesiyle o klasik muhabbet açıldı. ne olacak bu fenerin hali? amca yoruma, eleştiriye başladı. ben de sallabaş gibi onaylıyorum. arada fikirlerimi söylüyorum falan derken, muhabbet harlandı.

    bizim amca meğerse eski fenerbahçeli ünlü bir futbolcuymuş. adını da söylemişti ama hatırlamıyorum. hatta o söyledikten beş dakika sonra unutmuşumdur muhtemelen. çünkü bende böyle bir problem var. tanıştığım kişilerin adına nasılsa bir daha görüşmeyeceğiz motivasyonu yüzünden midir nedir, dikkat etmiyorum. hem amca ünlüydüm diyor, gollerimi bir yiyen bilir falan diyor ama, kime göre? kendine göre. çok ünlü olsa bilirdim yani, unutmazdım. neyse.

    muhabbet futbol, siyaset falan fistan derken iyice harlandı. amca "gel şu beriki çay bahçesinde sana bir çay ısmarlayayım" dedi. isteksizce de olsa kabul ettim. kalktık gittik. amca ufaktan konuya girmeye başladı. bir kadın tanımış, birlikte olmuşlar, kadın hamile kalmış, çocuğu aldırmışlar, sonra anal çalışmışlar falan. ama sürmezmiş böyle, kadının dırdırı ve para merakı yüzünden illallah demiş.

    muhabbetin gidişatı yüzünden ben yavaştan kıllanmaya başladım. ama yaşlılarda tadımlık perverse eğilimler olabilir diye kendimi avuttum. adam samimi işte falan diye düşündüm.

    sonra amcanın ağzındaki bakla yavaş yavaş çıkmaya başladı. fener'deki bir takım arkadaşıyla girdiği ilişkiyi, beni fazlaca ürkütmeden uygun bir dille anlatmaya koyuldu. şimdi ayrıntıları hatırlamıyorum, çünkü amcayı dinlerken aklımda bin türlü soru işareti sikişiyordu: ne anlatıyor bu adam? ne demeye getirecek? masanın altından çocuğu elime verir mi? velev ki verdi, o vakit kulaklarım oynar mı?

    en sonunda, biraz utana sıkıla, gecikmeli de olsa, nihai soruyu sordu amca: sen hiç böyle bir şey düşündün mü? ben fazla tereddüt etmeden nazikçe "hayır" dedim. "hiç düşünmedim. çünkü ben kızlardan hoşlanıyorum.", "peki kız arkadaşın var mı?"* "yok", "neden yok?", "bilmem. kız dediğin gezmek, eğlenmek ister. bende para yok (ne alaka lan?)", "hmm güzel çocuksun halbuki"... (e ama değilim ki, karakolun önünden geçsem, tipten on yıl yerim hehe)

    neyse işte. amca bir kere daha lafı oraya getirir gibi oldu ama ben koşu yolunu kestim ve çay için teşekkür ederek kalktım. şimdi bu olaydan çıkarılacak sonuç nedir? daha doğrusu, benim empoze etmek istediğim mesaj:

    erkeğin olduğu yerde eşcinsel de vardır. türkiye'de eşcinsel futbolcular vardır. dün olduğu gibi bugün de vardır. ancak futbol bir erkek sporu, arenadaki gögüs göğüse bir güç gösterisi olduğundan, futbol camiasında eşcinsel kelimesinin ağza alınması bile bu insanların tüylerini ürpertir. kaldı ki, özel hayattır. kimseyi ilgilendirmez. ama vardır kardeşim. yok diyen mahmud ahmedinejad'dır.
  • almanya'da barda bir adama asıldım.

    adam gayet sakin, "partner bulacağın bir sürü yer var" dedi. iki şakalaştık ayrıldık.

    hayır demenin de bin bir farklı yolu var.

    türk kızı ile kezban diye dalga geçen türk erkeğinin kendisi de keşke yol yordam biliyor olsa.

    yazılanları okuduktan sonra diyeceğim tek şey, bunca yıllık eşcinselim böyle drama queen hali görmedim.

    -neyin var?
    -eşcinsel ilişki teklifi aldım!
    -ee! so what?
    -ee si travma geçirdim. anismus oldum, sıçamıyorum. hep bu homoların yüzünden.
    - zeytinyağı ile parmakla geçer kardaş.
  • "tesekkurler, heteroseksuelim" ya da "ilgilenmiyorum" deyip kibarca reddedilebilecek teklif. kufur etmek, siddet uygulamak, ariza cikarmak... iste bunlar hep homofobi babacim.

    yalniz penthouse'a yollamak uzere yazdiginiz ani mektubunuzun ilk paragrafindan sonrasini da paylasirsaniz seviniriz tabii.
  • heteroseksüellerin başına nadiren, eşcinsellerin başına sıklıkla gelen.
    1 tane eşcinsel yoktur ki ömrü hayatında en az 1 heteroseksüel kişiden eşcinsel ilişki teklifi almamış olsun.

    bunlar bazen karı koca gelirler tekliflerinin de elinden tutarak. sert bir sektir lan çekersiniz lakin sonunda siz ahlaksız olursunuz.
    bazen, madem bu benim arkadaşım, o zaman her şeyimi anlatayım dersiniz, demenizle beraber "gel burdan sektir" moduna girenler olur, keşke hiç sekmeseydim de bu dakikaları yaşamayaydım dersiniz.
    bazen de otoyol kenarında alınır bu teklif. ertesi gün kafa ayrı çöp tenekesinde, vücut ayrı çöp tenekesinde bulunur, ki işte o zaman isteseniz de sektiremezsiniz.

    ve bu böyle gider, eşcinseller hiç olmazlar, lakin heteroseksüeller bu durumdan çok mağdur olur.
  • artık nasıl bir tipim varsa, hiç bi kızın bana kur yaptığını hatırlamıyorum hayatım boyunca. varsa yoksa eşcinseller. tanrı bana bi mesaj mı göndermeye çalışıyor nedir anlamadım. hayır homofobik bir yapım da yok ama yine de yanlış anlaşılıyorum "işine git kardeş" diyince.

    mersin'de okuduğum zamanlar iş arıyordum, kaldığım öğrenci evinin yakınlarındaki bir pizzacıya girdim, anlattım durumu "numaranızı verin patron gelince arasın sizi" dedi, verdim numaramı. tüm gün boyunca kimse arayıp sormadı. gece 11'de numarayı alan eleman aradı "patron birazdan gelecek, sizi söyledim, buyrun gelin konuşun" dedi. ama kapatmadan önce mesajı da verdi,

    "ama tek gelin, patron kalabalıktan pek hoşlanmıyor"

    (bkz: #38490566) şu entryde bahsetmiştim. kadınların çaktırmadan verdiği cinsel mesajları anlayamayan biriyim. meğer eşcinsellerin mesajlarını da anlayamıyormuşum. "ne kadar iyi niyetliler ya, gece de olsa görüşmek istemiş" diye kalktım gittim hazır evim de yakın.

    numaramı verdiğim eleman pizzacının önündeki banklarda oturmuş, dükkanı kapatmış beni bekliyor. "birazdan gelir" diye oturdum ben de yanına. bakıyorum, el hareketleri falan, kırık bi tip. muhabbet başlatmaya çalışıyor bi de. işte "mersin'de neler yapıyorsun"la başladı, sahilde gördüğü eşcinselleri anlatmaya başladı birden, ordan nasıl çevirdi etti hala bilmiyorum, kendi ilişkilerini anlatmaya başladı.

    "şunları yaptım bunları yaptım" falan diye uzun uzun anlatıyor. yavrum ben de daha 18-19 yaşındayım, saf temiz sahdhjaks ağzımdan sadece "eee tabii saygı duyuyorum ben heteroseksüelim ama :/ " çıkıyor. ama olm işe o kadar ihtiyacım var ki hala oturmuş patronun geleceğine dair bi inanç, bekliyorum.

    sonra birden bu "ben şu üstümü bi değişeyim dükkanda, istersen gel içeriye, içecek bi şeyler ikram edeyim sana" dedi. dükkana bi baktım, darkside mübarek. kapkaranlık içerisi. "yok yok iyi böyle" diyip reddettim. hala bekliyorum ama patronu, lan harbi bende de salaklık master degree seviyesindeymiş. bu gitti abi içeriye, 15 dakika durdu, aynı kıyafetlerle geri çıktı;

    "ya ben şarteli kaldıramıyorum, gelip yardım edebilir misin, karanlık hep içerisi" dedi.

    şarteli kaldıramıyormuş ? benden gelip kaldırmamı istiyor ? şarteli ? adam anlattığı ilişkilerinde pasif tarafta olduğunu söylüyordu ama belirtmeden geçemeyeceğim.

    yalnız bi şey diyeyim mi? ben o dükkana giriyordum. olm ağzımdan "hayır" cevabı çıkamadı, sonuçta içecek teklifi reddedilebilir bi teklif ama yardım isteğini nasıl reddedeyim lan, hayır diyemiyorum. tam içeriye adımımı attım, ev arkadaşım aradı "nerdesin lan yemek hazır seni bekliyoruz" 0'dan 100 kilometreye 5 saniyede çıkarak varmış olabilirim eve. kadere inanıyorum artık, arkadaş beni tam o anda aradı ya.

    lan yalnız çocuk 2 tane lezbiyen kızla aynı evde kaldığını, istersem arasıra gelip "takılabileceğimizi" söylemişti ya :( ona çok üzüldüm ahsdjha
  • galata sınırlarında sürekli gittiğim bir restoran var, haftanın en az 3 günü buradayım. iş gereği bazen müşterilerle bazen tek, bazen arkadaşlarla gitmişliğim var. maç yayını da var ki sıklıkla çocuklarla orada oluruz. hatta 3 sene içinde 10-15 değişik kadınla burada yemek yemişliğim vardır.* burada ne zaman gitsem gördüğüm 3 bira ve bir miktar fıstık yiyen bir abi var. arada selamlaşırız. merhaba, merhaba. bu kadar.

    bu olay 2 ay kadar önce oldu. o akşam mekana tek gittim, bir arkadaşla buluşup iş konuşacağız. arkadaş gelemeyince 20'lik söyledim içtim ve üzerine bira söyledim. arkadaş aradı işim bitti atla gel kadıköy'deyim diye. bu içme yeme olayları sırasında cep telefonundan whatsapp üzerinden birisiyle sohbet ediyorum kafamı kaldırmadan. biranın yarısına geldim (20:00 vapuru sanırım), garson arkadaşlardan birisi 1 dakikası kaldı dedi. starbucks kahve kartonlarına biramın kalanını boşaltıp koşarak vapura bindim.

    arkaya geçtim amaç insanlar birayı görmesin, sigara yaktım vapur keyfi yapıyorum. baktım pat geldi. merhaba ben bilmemkim*, merhaba ben nebileyimyazdım. falan filan konuşma başladı. gördüm seni 1 saattir telefonla cebelleşiyorsun falan filan. sohbet açıldı işte burcumu sordu, yükselen alçalan bilir misin vs diye sordukça soruyor. amk alkolü almışım zaten keyfim yerinde, o kadar rahatım ne sorsa anlatıyorum. işte erkekte o burç en iyisidir. kararlı, kendinden emin, seçici etkileyici yapar erkeği kaptırdı gidiyor. olayın bir yere varacağını kestiriyorum ama nereye bilmiyorum. işte seni çok görüyorum buralarda arkadaşlarınla, kızlarla, çok aktif enerjik ve çapkın bir adamsın demeye başladı. aha dedim grup teklifi gelecek* yok işte her erkek kadarsa bende de o kadar, sevmem yapmam ben öyle şeyler falan diyorum. bir yerde beni otobüsten inerken gördüğünü, tek binip bir kadınla sohbet ederek indiğimi söyledi ama ben o güzergahı bırak otobüsü taksiyle bile geçmeyeli 5 sene olmuştur.

    vapur yanaşmak üzere, kadıköy'e kız arkadaşınla mı buluşmaya gidiyorsun dedi. yok erkek arkadaşım dedim, gülümsedi. 2-3 saat işim var sonrası için planın yoksa bana geçeriz dedi. sebep dedim, ama yine de adama karşı gülümsüyorum. sonra o kısımda anlattı bir şeyler işte uzun zamandır görmüş hoşlanmış. yok abiciğim dedim. sana saygı duyarım ama tarzım değil diyerek abiyi kırmadan reddettim. bu ileride ilişkimize zarar verecek mi diye sordu. ilişki derken dedim* yani işte söyler misin mekanda adım çıksın istemem falan bir şeyler dedi. yok abiciğim benim tarzım değildir öyle şeyler. selamımı verir geçer giderim herkesin tercihi kendini ilgilendirir gibi bir şeyler geveleyip iyi akşamlar diyerek vapurdan indim. çıkışa dek yürüdük tokalaştık yanaktan öpüştük herkes yoluna gitti.

    bazen görüyorum selam veriyorum "baba n'haber" diyerek geçiyorum.
  • oldukça insanca bir durum. eşcinsellerin heteroseksüeller tarafından maruz bırakıldığı teklifler, tacizler ve hatta tecavüzlerin yanında bir hiçtir. ilgilenmiyorum der geçersin. karşılaşacağınız ısrar “beni bir denesen bir daha hemcinslerinle olmazsın.”cı heterocuklarınki kadar olmayacaktır.

    eşcinselliğe bok atmak için “dışkı yapmak için kullanılan organ”dan bahseden tipitoşun konu örneğin oral seks olduğunda sözü “yemek yemek ve nefes almak için kullanılan organa” hiiiiç getirmediğine de kalıbımı basarım.

    ayrıca dışkılamak için kullanması gereken organını kaynak olarak kullanmayı bırakıp eşcinsel erkeklerde görülen kanser ve virüs iddialarını da nerden bulduğunu bir zahmet söylesin. % 90’ımızı ne ara nasıl muayene etmiş, yoksa oturma organıyla mı?

    bu tür hastalıkların cinsel yönelimle değil, korunma, aşılanma ve bilinç ile ilgili olduğunu da bir zahmet düşünme organı olan birileri kendisine bir ara iletsin.

    edit: gerizekalının "kanıt" niyetine verdiği kaynağın başlığı "anüs kanseri sadece eşcinsel erkeklerin hastalığı değil", devamında da "evet, bu kanser türü, anüs yoluyla cinsel ilişkiye girenlerde, toplumun diğer kesimlerine oranla 35 - 40 kat daha sık gelişiyor ama bu, diğerlerinin riskten muaf olduğu anlamına gelmiyor." deniyor ve yazının tamamında üzerine basa basa bu hastalığın herkesi tehdit ettiği belirtiliyor. eşcinsel erkeklerin % 90'ı falan palavra yani. keşke düşünme organı eksikliğimizi sıçma organımızla telafi etmeye kalkmasak, bilmediğimiz konularda sallayıp google'a girince bulduğumuz ilk sayfayı okumadan paylaşıp kendimize işaret etme ve alay etme uzuvları ile güldürmesek.

    hayır hepsini geçtim, başlıktaki konu ile erkek eşcinsellerin daha çok risk altında olduğu hastalıkların ilgisi ne? amaç yobazlık olunca tabii mantık aramak saçma oluyor.

    edit 2: adama öyle yazı değiştirtirler işte. zira yazının aslı doğrudan hastalığı eşcinsellikle bağdaştırıyordu. üç kuruşluk beyniyle gelip akıl öğretmeye çalışacak homofobik ibişler bunu bilsin öyle gelsin.
  • teklif değil de, makas almıştım. gayet de götüm kalkmıştı.
    kibarca gay olmadığımı söyledim. ( ülke dışı parti idi)
  • kardeşim bu "denesen çok seversin", "bu zevkten mahrum kalmamalısın" halleri bir gaylerde var, bir de sakatat sevdalılarında. bağırsak yemeye de, sikmeye de hayır.

    edit: benim de kokoreç seven, şırdanı tek hamlede yutan arkadaşlarım var.
hesabın var mı? giriş yap