• einstein'ın izafiyet teorilerine göre, eşzamanlılık evrensel bir mefhum değil, gözlemciye ait bir yorumdur.

    iki olayın aynı anda olduğunu söylediğimizde, aslında bu olaylar hakkında duyu organlarımıza ulaşan enformasyonların zihnimizde yarattığı eşzamanlılık algısından bahsetmiş oluruz. sözgelimi, bir yıldırımın ışığı ile ortaya çıkardığı gökgürültüsü farklı hızlarda yayıldıkları için duyu organlarımıza farklı zamanlarda ulaşırlar. ışık ve sesi farklı anlarda algıladığımız için, ışık ve ses olayları bize göre eşzamanlı değildir.

    ses, koku gibi diğer duyu organlarını kapsam dışı bırakıp, görme duyusuna yoğunlaşalım. aynı anda çaktığını gördüğümüz iki şimşek, gerçekten de eşzamanlı iki olay mıdır? düşündüğümüz gibi olmayabilir. örneğin gözlemci a şimşeğine çok uzak, b şimşeğine çok yakın bir noktada, sözgelimi bir diğerine göre 100 misli yakında bulunsun. bu durumda a şimşeğinden çıkan ışık 100 salise boyunca yol katederek gözlemciye ulaşıyorsa, b şimşeğinden çıkan ışık 1 salisede gelecektir. gözlemciye iki ışık da aynı anda ulaşıyorsa, iki yıldırımın eşzamanlı olduğunu iddia edecektir. ama örneğin iki olayın tam ortasında bulunan bir başka gözlemciye göre olaylar eşzamanlı olmayacaktır. çünkü a'dan gelen ışık b'ye göre daha önce görünecektir.

    a olayını b olayını bir kenara koyup gerçekliğe bakalım: her gece gökyüzünde eşzamansızlığa dair bir kakafoni/senfoni sunuluyor. 'aynı anda' parladığını gördüğümüz yıldızların kimisi birkaç yüzbin yıl önceki haliyle, kimisi de birkaç milyar yıl önceki haliyle arzı endam ediyor. kendisi yok olduğu halde ışığıyla var olanlar ile, kendisi var olduğu halde ışığı henüz bize ulaşmamış, bizim için 'yok' olanlar... bu kadar spekülatif bir evren görmedim kardeşim, her şeyin bir şeyi var.
  • jung'in önem verdigi bir konu. (bkz: senkronisite)
    "jung yaşamımızdaki bazı tesadüflerin bir anlamı olduğunu düşünmektedir. buna kısaca "anlamlı tesadüfler" diyebiliriz. iç dünyamız bir şekilde hazır olduğunda, öyle tesadüfler yaşarız ki bunlar yaşamımızı değiştirecek nitelikte olabilirler. belki de doğru zaman, doğru yer, doğru insan düşüncesi de eşzamanlılığı anlatmaktadır."*
  • aynı zamanda lotus çiçeği sebep ve sonucun eşzamanlılığını simgeler; çiçeğini ve tohumunu aynı anda üreten tek çiçektir .
  • okült (gizemci, batıni) açıdan, evrendeki herşeyin aynı kaynağın uzantıları olduğunu, herşeyin herşeyle bağlantı içinde olduğunu ve birbirini yansıttığını, ve özellikle de yaşamda hiçbir rastlantının anlamsız olmadığını dile getiren sözcük.
  • iki ayrı olayın birbirleriyle bağlantılı bir biçimde aynı anda gerçekleşmesine eşzamanlılık adı verilir.

    örneğin;bir arkadaşımızı düşündüğümüz anda telefon etmesi, kitap okurken “bomba” kelimesini gördüğümüzde,etrafımızda ya da tv ‘de vb...) patlama sesi duymamız, tesla bobini üzerinde düşünürken bir yandan da açık olan radyoda tesla grubunun müziğini işitmek gibi...

    bu konu, üzerinde psikolojiden,fiziğe kadar birçok alanda bilimsel yorum yapılmasına karşın, yine bilimsel verilerimizin yetersizliğinden dolayı, tam açıklık kazanmamış,ışık hızı sınırından dolayı da daha ileri götürülememiştir.

    olayın fiziksel temellerini, quantum fiziğindeki tanecikler arası ilişkiyi irdeleyerek bütünsellik kavramı içinde bulabiliriz. örneğin bir elektron ile anti-elektron olan pozitron arasında simetrik bir ilişki vardır. elektronun yükü eksi iken antisi artı yüklüdür elektronun zaman akış yönü bizimkinin aynısı iken, antisi tam tersidir. elektron, kendi ekseni etrafında sağa dönerken , antisi sola dönme hareketini yapar. işin ilginç yönü, aralarındaki mesafeye bağlı olmaksızın birindeki etki, aynı anda diğerinde de açığa çıkmaktadır. diyelim ki ; parçacığın birisi üç milyar ışık yılı uzaklığa götürüldüğünde, birindeki değişme aynı anda diğerini etkileyerek değişimine neden olacaktır. halbuki rölativite teoremine göre bu imkânsızdır. çünkü aralarındaki iletişim en hızlı bir biçimde ışık hızıyla olsa dahi, birindeki değişimin diğerinde üç milyar yıl sonra açığa çıkması beklenecektir.(ışık hızı sınırından dolayı...) ama bu gerçekleştiğine göre, çelişkinin ortadan kalkması ancak aralarındaki haberleşmenin (fotonsal etkileşimin) daha üst boyutlarda ,ışık hızından yüksek hızlara sahip parçacıklar tarafından oluşturulması ile sağlanacaktır. fakat bu kavram somut bir anlamdan çok, soyut anlam taşımakta ve olayı biraz daha karmaşık hale getirmektedir.

    farklı bir açıdan,aynı andaki etkileşimi açıklamaya çalışırsak;dümdüz bir çölde,bir arabanın hareketini göz önüne alırsak,bir kamerayı arabanın gelişi doğrultusundaki bir açıya,diğer kamerayı da gidişi yönündeki farklı bir açıya yerleştirip hareketi kayda alalım. aynı anda seyredildiği taktirde, farklı iki araba görülecektir. ve arabadaki ufak bir değişim, aynı anda diğerindeki değişimi getirecektir. halbuki iki ayrı araba değil,tek bir araba söz konusu... yani cevap: bütünsellik. dolayısıyla, iki tanecik arasındaki eşzamanlılığın nedeni, ikisinin de aynı(tek) parçacık olmasıdır. bu kavram, hem aralarındaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun ışık hızı sorununu ortadan kaldırarak iletişimi açıklamakta, hem de mikroskobik düzeyden makroskobik düzeye kadar her şeyin birbiriyle bütünsellik içinde bağlantılı olduğunu göstermektedir. yani, tek tek parçacıkların davranışı,bir topluluk (bütün) olarak parçacıkların davranışlarını belirler ve etkiler. bunun sonucu olarak da bir elektrondaki değişim, aslında tüm evrendeki değişimi meydana getirmektedir. başka bir deyişle, elimi hareket ettirdiğim zaman, tüm evreni (tüm boyutlarıyla) hareket ettirmiş olmaktayım. dolayısıyla da bir birim evreni değiştirme gücüne sahiptir. bu şu soruyu da getirir, ” ben mi evreni hareket ettiriyorum yoksa evren mi beni harekete zorluyor? ” ya da “ben düşündüğüm için mi arkadaşım beni arıyor, yoksa arkadaşım beni arayacağı için mi ben onu düşünüyorum?” gerçekte bu soru anlamsızdır. çünkü iki ayrı şey olmadığı için,birinin etkisi,diğerinin tepkisinin aynısıdır. bu aynılık, bütünsellikte geçmiş ve gelecek zamandaki durumları da içinde barındırır. bu duruma da boyutsal eşzamanlılık diyebiliriz.

    atasözünde dendiği gibi; “dedesi erik çalmış,torununun dişi kamaşmış.”

    bu konuda hz isa (as)’ ın havarilerinden birine dönerek:
    "burada ayağının bağını bağladığında, gökyüzünün krallığını da bağlamaktasın,burada ayağının bağını açtığında ise gökyüzünün krallığını da açmaktasın" sözlerini de örnek gösterebiliriz.

    -alıntı, kemal keskin-
  • jung un biblos kitabevi tarafından yeni yayınlanan kitabı. kitabın arkasında eşzamanlılık şöyle tanımlanmakta: "eşzamanlılık ilkesi nedensel olarak ilişkisiz olguların karşılıklı bağlantısı ya da birliği olduğunu var sayar. böylece de varlığın bölünmez bir yönü olduğunu kabul eder. bu yön unus mundus (bir dünya) olarak betimlenebilir. bu ilke derinliği ölçülemeyen bir uçuruma köprü kurar. söz konusu uçurum tini doğadan, gövdeden ayırmaktadır."
  • "hayatımız düz bir çizgide ileri gidiyor zannederken daldığımız uyuşukluktan uyanmamız için karşımıza çıkan, ilk bakışta da açıklanması imkansız görünen anlamlı tesadüflere, eş zamanlılık deniyor."
    (bkz: hayat roman)
  • syncronicity olarak da bilinen c.g. jung'un neredeyse tüm yaşamını adadığı konudur. aslında halk arasında tesadüfler diyerek geçiştirebileceğimiz ancak aslında öyle olmayan, o anlamdan uzak bir yönden dile getirilmesidir.

    jung'a göre üç önemli nokta vardır:

    1.olayların aynı zamanda meydana gelerek fiziksel algının eşleşmesi,
    2.subjektif bir ruhsal halin sanki bir rüya ya da hayal şeklinde gerçekleşmesi,
    3.aynı durumda ortaya çıkmasını beklenen olayların gelecekte olabilitesi diyerekten özetleyebiliriz.ilginçtir gerçekten bu konu biraz araştırıp,okursanız çok ilginç şeyler öğrenebilir hafifte sıyırabilirsiniz.
  • carl gustav jung'un var olduğunu iddia ettiği bir fenomendir. eşzamanlılık, evrendeki olayların eşzamanlı olduğunun bir kanıtı olacak, bir plan veya tasarım ortaya çıkaracak şaşırtıcı tesadüflerden oluşur. jung, bunu bir teori olarak görse de bu bir teori değildir çünkü jung, olgunun nedenlerini açıklayamaz, tanımlayamaz ve tahmin edemez. sadece bir fenomen olarak eşzamanlılığın gözlemlenebilir olduğunu iddia eder; biraz nadir ama gözlenebilir olduğunu.

    jung, bu durumla ilgili bir örnek verir: analiz edilen bir hasta bir gün yerde bir kitap bulur. kitabı okumaya başlar ve o kitabın kendisi için yazıldığını düşünür. ve bunu garip bir tesadüf olarak görür. sonra hasta kişi, bir gün bir meydanda iki kişi arasındaki konuşmaya kulak misafiri olur. konu, aynı kitap hakkındadır. jung, bu olaylar dizisinin eşzamanlılığı gösterdiğini söyler ve bunu, sanki daha büyük bir gücün o kitapla ilgili bir şey söylemeye çalışıyormuş gibi yorumlar.

    elbette herhangi bir eleştirmen bunun bir dizi tesadüf olduğunu söyleyecektir. muhtemelen psikolojik yatkınlıklarla açıklanabilir. örneğin,kitapta geçen benzer bir sorunu yaşıyorsanız eğer, doğal olarak kitaba dikkat kesilebilirsiniz. hastanın da buna benzer bir sorunu vardı ve bu yüzden kitabın içeriğine dikkat kesilmiştir. bir ihtimal, kitabın içeriğinin, sahip olduğu sorunla ilgili olduğunu zaten duymuştur (duymuş ve unutmuş olabilir.). böylece, sokakta duyduğu sayısız yabancı konuşmalarından, sadece kitapla ilgili olana dikkat etmiştir. çünkü bu bir algıda seçiciliktir.

    burada bahsedilen eşzamanlılık, aynı anda meydana geldiği düşünülen ancak gözlemcinin hareketine veya pozisyonuna bağlı olan iki farklı olayın ilişkisidir. jung'un bu durumu insan zihninin katmanları olarak gördüğünü söylemek gerekiyor. yani çoğumuz için sihirli tesadüfler, bir sebep-sonuç ilişkisi değil, anlamlarıyla bağlantılıdır. insan üzerinde güçlü etkiler bırakan herhangi bir olay, güçlü duygusal etkiler yaratır. tüm bu etkiler bir tesadüf olmakla birlikte, görünüşte eşzamanlılık göstermiyor olsa bile gelecekte, olacak bir şeyin imajına sahip olabilir.

    bazen eşzamanlılık bir kişi, bir çıraklık veya bir netlik anıdır. jung'a göre açık olan şey, bunun bir nedeni olduğu ve bundan yararlanabileceğinizdir. jung bu durumu bir tedavi fırsatı olarak görür ve hastaları üzerinde, beden, ruh veya psikofiziksel paralelliğin kesişim noktalarının açıklığa kavuşturulması olasılığı için çalışmalar yapar. çünkü ona göre, anlamın eşzamanlılığı ve tesadüfü, eşzamanlı olaylar dizisini nedensel olmayan bir şekilde birbirine bağlayan şeydir.
  • başa bir şey geldiğinde adım adım bunun geleceğinin belli olduğunu çakarsın ya. bunu engellemek için defalarca fırsatın olduğunu hatırlarsın ya. işte oradaki aptallık katsayının büyüklüğünün evren tarafından sana tatlı bir gösterimidir o. kendi aklını bir zahmet kullanmadığın için kangren olmuş bir mesele içindeki sembolleri dışarı yansıtır ve seni bir akıllı yapmaya karar verir. ailevi sorunlarının üstünü örttükce aynı tipte insanları hayatına sokarsın, kendine saygını kaybettikçe yüzüne hakaret edenlerin arasına çekilirsin... kendinizle alakalı farketmediginiz gercekler bir gün karşınıza "kader" olarak çıkıverir.

    bildiğim kadariyla bu hindistan kökenli bir dinsel açıklamayla ilk olarak ortaya çıkıyor. karma bundan mı türüyor yoksa karma bunun ta kendisi mi bilmiyorum. sonra brahmanlar orta doguya getiriyor. islamda vahdet-i vücut bu anlatima yakın sonuclar veriyor. bir amaç ya da bütüne ulasmak icin insanın başından gecenlerden razı olması, şerdeki hayır, hayırdaki şer durumları örtüsuyor.

    jung tamamen hayatin prensibi gibi anlatıyor. eşiniz, babanız, işiniz, çocuğunuz aynı zamanda ödevleriniz diyor. bunlar sizin kendi içinizde çözmeniz gereken büyük sorunların ya da sebeplerin dışsal sembolleri diyor. siz bunları yerlestirdiniz ya da onlar sizi buldu bu aynı sey diyor. o sorunlu bir araba, o vefakar bir köpek, o hain bir kardeş diyor. bazen de işi büyütüyor. bunlar aslinda evrenin etik sorunları, biz birer mikro evreniz ve birer kopya kağıdı gibi üzerimizde aynı sıkıntılar işli diyor.

    biz öğrendikçe evren öğreniyor. biz yoruldukca o yoruluyor. evladımızla sınanıyor, bazen babalarımızın sevmediğimiz huylarını kopyaliyoruz. en nefret ettiğimize dönüşüyoruz ve bastan beri neden bu kadar nefret ettiğimizi anliyoruz. adina hayat diyoruz. kahpe kader diyoruz. büyük konusmamak lazım diyoruz. adım adım kendi senaryomuzda figüran oluyoruz. kimse farketmiyor, istesek de anlatamıyoruz ama herkes kendi aptallığının bilgesi oluyor.
hesabın var mı? giriş yap