• bugün ankaray'da ego alacaktım. son 10tl var. 2lik öğrenci dedim. görevli bozuk yok dedi. içimden dedim vay amk yanımda bozdurulamayacak kadar tüm para var. başka paran yok mu dedi. yok dedim. baktı böyle bi bana biraz. geç kapıdan dedi. ehe ehe. 1.3tl lan boru mu? ehe.
  • ailenin en küçük çocuğuyum. ben olduğumda ailem fakirlikten orta sınıflığa çoktan atlamıştı ama o sıralar bunu algılayamıyordum tabii ki. yine de fakir gibi yaşardık. o zamanlar herkes öyle yaşardı. çocukların geleceğini sağlama almak için alınmış evlerimiz vardı ama muz yemezdik mesela. çokokrem, cips vs lüks tüketimdi. pazarları bakkaldan alınan çeyrek kangal sucukla yapılmış yumurta en güzel düşlerin gerçeğe dönüşmüş haliydi. bayramda topladığım harçlıkları cips ve çikolataya yatırma özgürlüğü de öyle.

    ben yaşamadım ama annem anlatırdı, ablam ilk doğduğunda çok zayıfmış ve çok fakirmiş annemler. kaba inşaatı bitmiş bir kooperatife girmişler o halde ve o kırık dökük evde büyütmüşler ablamı. doktor hiçbir şey bulamazsan pirinç lapası yedir demiş anneme ablam için. bir seferinde hastalandığında kemik suyuna çorba yapmak istemiş ama parası yokmuş. kasabın önünden defalarca geçince kasap annemi çağırıp ne olduğunu sormuş. sonra da et vermiş anneme, "çekinme kızım, paran olmasa da gel bana söyle." diyerek. fakir insanların en büyük küçük mutluluğu bu sanırım; iyi insanlar olduğunu bilmek ve onların iyiliğini ömür boyu unutmamak...

    şimdi böylesi bir fakirlik yok. insanlar fakir olsalar da lüks tüketiyorlar, lüks merakıyla fakirleşiyorlar. ne olduğunu bile bilmeden kullanmak için yanıp tutuştuğumuz ürünler yüzünden gerçek ihtiyaçlarımıza harcayacak para bulamıyoruz çoğu zaman. memlekette her şey güzel, herkes hak ettiği parayı kazanıyor yine de böyle oluyor demiyorum bak. ama eskiden insanlar mensubu olduğu sınıftan bu kadar aykırı hareket etmezlerdi. örnek olsun, oturduğum apartmanın merdivenlerini silen ablada bende olmayan telefon var. olsun, her şeyin en iyisi olsun onda da mesele o telefonun birini aramak dışında hiçbir özelliğini kullanamayacak durumda olması. fakir insanları zenginmiş gibi yaşamaya iten bir sistem var. dolayısıyla artık ne cipsin bir tadı var ne sucuğun. her şey hayatımızın sıradan bir parçası. hiç paramız olmasa da elimizi attığımız anda ulaşabiliyoruz istediğimiz şeye ve geri kalan hayatımızda da bunları misliyle ödemeye çalıştığımızdan yine hiç paramız olmuyor.

    neyse, dışarıda böyle güzel bir yağmur yağarken bütün bunlar boş laf aslında. bi bardak da çay alsam benden mutlusu olmaz bu hayatta.
  • mevsim değişikliklerinde montu da değiştirince ya da tekrar tedavüle çıkarınca cebinden çıkan para.
  • iettnin muhtelif ulaşım araçlarında kolayca yer bulmak.

    hem yer buluyorsun, hem oturuyorsun; hem fakir, hem mutlusun.
  • (bkz: ekşisözlük)
  • (bkz: çay içmek)
  • aktarma basmak
  • iett'nin her durağı dolaşmadan bazılarını es geçmesi. mika salo'ya tur bindirmiş kadar mutlu ediyor.
  • (bkz: otobüsteki son boş koltuğa oturmak)

    acayip şanslı hissettiriyor bana. şahsıma özel boş otobüs yollasalar aynı tadı almam.
  • belediye otobusunun vaktinde gelmesi
hesabın var mı? giriş yap