• yeni hbo dizisi true detective'in jenerik müziği olarak kullanılan the handsome family şarkısı.

    http://www.youtube.com/watch?v=ngw7ktrxfgu

    from the dusty mesa
    her looming shadow grows
    hidden in the branches of the poison creosote
    she twines her spines up slowly
    towards the boiling sun
    and when i touched her skin
    my fingers ran with blood

    in the hushing dusk under a swollen silver moon
    i came walking with the wind to watch the cactus bloom
    and strange hands halted me, the looming shadows danced
    i fell down to the thorny brush and felt the trembling hands

    when the last light warms the rocks
    and the rattlesnakes unfold
    mountain cats will come to drag away your bones

    and rise with me forever
    across the silent sand
    and the stars will be your eyes
    and the wind will be my hands
  • gitarla çalıp söylemesi acaip keyifli bir şarkı.
  • bir dizinin jeneriğini tekrar tekrar izleme sebebi.
  • diziye cuk diye oturmuş olması da ilginçtir;

    tozlu bir tepeden,
    onun ürküten gölgesi büyür,
    zehirli katran ruhu dallarına gizlenmiş.*
    "toprak ana" omurgasını sarar kızgın güneşe uzanan*
    ve tenine dokunduğumda,
    parmaklarım kanda yüzer.

    bir gümüş dolunayın altında, sessiz akşamda, ,
    rüzgarla birlikte yürüyerek geldim, kaktüslerin açmasını izlemek için*
    ve yabancı eller beni durdurdu, dans etti korkunç gölgeler .
    dikenli çalılara düştüm ve titreyen elleri hissettim.

    günün son ışıkları ısıtırken kayaları,
    ve çıngıraklı yılanlar ortaya çıkarken,
    dağ kedileri gelecek kemiklerini sürükleyip götürmek için.

    benimle birlikte yüksel ,
    suskun kumsal boyunca,
    yıldızlar gözlerin olacak,
    ve rüzgar ellerim.

    edit: bir grup heyecanlı ergenden ileri düzey ingilizce dersleri almamıza da vesile olmuş bu şarkı. heyecanlı ergen, daha ilk dizeyi doğru bir kaynaktan alıntılamadan "advanced" derslere başlamış. neyse, aceleye gelmiş bir iki kısmı düzelttim."toprak ana" kısmını gerçekten anlamamıştım, eleştirilere, heyecanlı ergenlerden geliyor olsa bile açığım. yine de ben daha iyisini çevirene kadar en iyisi bu:)
  • true detective pek bana hitap etmese de (ki bu şaşırtıcı aslında), bu şarkı sayesinde izlemeye devam ettim. yavaş yavaş diziye ısınıyorum.

    şarkının çevirisini yapmışlar; ama diziyi izlediğim sitede daha iyi bir çeviri vardı:

    tozlu bir ovadan
    kızın silik gölgesi yükselir
    zehirli katran ruhu
    çalılıklarda gizlenir
    kavurucu güneşe döner yavaşça belini
    tenine dokunduğum an
    parmaklarıma kan hücum eder

    güneşin son ışıkları kayaları ısıtırken
    çıngıraklı yılanlar yavaş yavaş çıkarken
    dağ kedileri kemiklerini götürmek için gelecek

    ve bu sessiz kumun üzerinde
    benimle birlikte yükseleceksin
    yıldızlar gözlerin
    rüzgar ellerim olacak
  • bu güzelim şarkı yüzünden dizinin izleyeceğim bölümüne başlayamıyorum bir türlü. "dur bi daha dinleyeyim de öyle başlarım" diye diye 5 kez dinliyorum en az... o değil de bilmediğimiz ne güzel şarkılar var be.
  • dizinin geçtiği 90 lı yıllara ve atmosferine çok uyan bir country şarkısı.
  • daha iyisi olamazdı.

    http://www.youtube.com/watch?v=p4zlua60hjs

    tanım: müthiş bir diziye müthiş bir şekilde giden müthiş bir şarkı.
  • defalarca dinlediğim şarkı. şarkıda sanki hem hüzün, hem mükemmelliyetçiliğe karşı sıradanlık, bu sıradanlığın çok daha güzel olduğu hissi ve bir tutam da gizem var. diziye daha uygun şarkı olamazdı.
  • bir arkadaşım true detective dizisinin introsunu gönderdi (bkz: true detective). linke tıkladım ve video açıldı.

    şarkı akmaya başladı ama su gibi değil; belki kan gibi, beyinden kalbe ağır ağır akan kan...
    yavaş yavaş beynimi uyuşturdu, kalbime nüfuz etti ve orada kendini hapsetti.
    en sonunda şarkıya aşık oldum.

    nightcall'dan sonra ikinci güncel sonsuz tekrar şarkım olabilir. (bkz: nightcall)

    diziye ne oldu derseniz, her akşam bir bölüm sevişiyoruz.

    şarkının sözleri şöyledir: (okumayınız misaldir.)

    - google translate -
    tozlu mesa itibaren, onun başgösteren gölge büyür
    zehir kreozot dallarında gizli.

    o, kaynar güneşe doğru yavaş yavaş onun dikenleri kadar ipleri
    ben onu cildi dokundu ve benim parmak kan koştu.

    hushing alacakaranlıkta, bir şişmiş gümüş ayın altında,
    ben kaktüs çiçek izlemek için rüzgar ile yürüme geldi.

    bir garip açlık unutamadığımı;başgösteren gölgeler dans etti.
    ben dikenli fırça aşağı düştü ve titreyen elini hissetti.

    geçen ışık kayalar ısıtır ve çıngıraklı açılmak zaman,
    dağ kediler kemiklerini sürükleyin gelecektir.

    ve sessiz kumun üzerinde sonsuza kadar benimle yükselecek,
    ve yıldız gözlerin olacak ve rüzgar ellerim olacak.
    - google translate -

    koca ekşi sözlük sitesinde düzgün bir ingilizce çeviri yapacak yok mu arkadaş?
    ekşideki ilk çeviride çeviren tamamen götünden uydurmuş, ikincisi vasat. üçüncü düzgün çeviri beklentisine sokup çeviri bile yapmamış sadece yorum yapmış. ingilizcem üst düzey değil ve şarkıyı anlamak istiyorum tam olarak ama yok piyasada çeviri.

    şu kelimeyi bir saat düşündüm çözemedim mesela:
    she twines her spines up slowly towards boiling the sun:
    o onun omurgasını yavaşça sarar kavurucu güneşe karşı
    gibi bir şey çözdüm de o kim "onun" kim?

    bir de, emin olmamakla birlikte zehirli katran ruhunun çalılıklarda gizlendiği değil de creosote çalısının dallarında gizlendiği anlamı var sanırım(özneyi bilmiyorum)
    creosote bush: http://www.blueplanetbiomes.org/creosote_bush3.htm

    ne günlere kaldık lan bana mı kaldı çeviri. bu şarkıyı düzgün çevirenin daşağını yiyim.
hesabın var mı? giriş yap