• 70li yıllarda annem bir ortaokul öğrencisiyken tuvaletlerine bir fare musallat olmuş. tabi fareyi öldürmek gerekmiş. dedem anneanneme fareyi birlik olup öldürmeyi teklif etmiş. anneannem birlikten kuvvet doğar diye düşünmüş olacak, kabul etmiş. gelmişler üçü` :annem`** tuvaletin kapısına. anneannemin elinde bir süpürge, dedemin elinde, afedersiniz, bir kürek. annemin eli boşmuş, yüzü ise alaycıymış o anda.

    dedem anneanneme demiş ki:
    - sen gir önden deliği tıka, ben arkadan kürekle saldıracağım.
    anneannem "peki" demiş.
    anneannem görev aşkıyla tuvalete girip deliği tıkamış, bu arada fare çıkış yolunun kapandığını farkedip koşturmaya başlamış. o sırada anneannem arkasında "çıkırt" diye bir ses duymuş. evet sevgili suserler, dedem ve annem zavallı anneannemi fareyi öldürmesi için tuvalete kilitlemişler.
    anneannem, fare ile ben diyim yarım saat siz diyin bir saat cebelleştikten sonra, fareyi sert süpürge darbeleri ile hakkı rahmetine kavuşturmayı başarmış. o tuvaletten çıktıktan sonra bir daha hiç eskisi gibi olamamış.

    bu hikayeden çıkaracağımız fare öldürme tekniği:
    elinde süpürge olan birisini fareyle aynı mekana kilitlemektir.
  • şu ana kadar fındık faresi,tarla faresi,lağım faresi, gelincik üzerinde denenmiş başarıya ulaşmış tekniklerdir.
    bu konuda kitap yazmış bir insan olduğumu açıklıkla belirtmek isterim.fakat yazının bundan sonrası tamamıyle şiddet içerdiğinden midesi kaldırmayanların,yaşı küçük olanların okumaması tavsiye olunur.
    fındık faresi yakalama yöntemleri
    1) ayakla ezme metodu: en faydalı,geçerliliğini halen koruyan yöntemdir bu yöntemde fındık faresinin saklandığı yer bir şekilde faretyi kaçıracak darbeye maruz bırakarak farenin açık alan çıkması sağlanır.bu alana çıkmış farenin tepesine ayakla basmak (fazla bastırmaya gerek yok) yeterli olacaktır.
    2)yapışkan metodu: fareler kendilerini güvende hissetmek için bir kenarlarını duvara verirler.ayrıca gececi yaratıklar olduklarından sizi uğraştırırlar. bahsi geçen yapışkanlarda duvar kenarına sürülürek farenin yol güzergahına tuzak kurulmuş olur.fare çırpınmaya çalıştıkça daha çok bulaşır ve bağırmaya başlar.işte bu an çok tehlikedir zira, bu sesi duyan diğer fareler o civara yaklaşmazlar. bunu engellemenin en iyi yolu farenin kafasına beton çekicini yavaşça bırakmaktır.ses kesilir.
    3)zehirli yem metodu: fareler eğer gezginlerse işe yaradığını asla anlayamayacağınız yöntemdir.içine koyduğunuz kaşarı afiyetle yiyip geri kalan yemi de size geri bırakabilirler. öğrendiğim bir şey eğer su bulabilirse farenin zehirlenmeyeceğidir. bu sebeple gezici fareler (akşam girip sabah çıkan) için etkin yöntem olmayacaktır. hasbel kader girip de çıkamayan fareniz varsa bunun için en iyi yöntem zehirleri su kaynaklarının yakınına koymak ve su kaynağınıda kurutmak olabilir.daha işe yaradığını görmüş değilim.
    4)süpürge ile ezme metodu: bu metodda süpürgenin nevi önemlidir. eski püskül süpürgelerin sapı yahut yeni model plastik fırçaların plastik sert bölgesinin kullanılması gerekir fareye yanaşmanızı engelleyeceğinden etkili bir ve temiz bir yöntemdir.fakat fareyi ancak gördüğünüzde bir işe yarayacağından çok ta kullanışlı değildir.
    5) kapan metodu: eskden kalma olamakla beraber bilgisayar çağı farelerinde hala işe yaradığı görülmektedir etkili olması için taneli yem değil yemesi zor olan reçel gibi krem peynir gibi ürünlerin kullanılması salık verilmektedir. bu yöntem de akıllı davranmak önemlidir.kapanların karanlık kuytu köşelere yerleştirilmesi mümkünse üzerine kutu gibi boru gibi bir şey kapatılıp güvenli yer imajı verilmesi gerekir.yine her canlı gibi suya ihtyaç duyan fareyi yakalamak için sı kaynaklarına yakın yerlerde gizlenip kullanılabilir.hiç bir fare açıktaki bir kapana kendini kıstırmaz.onu ancak kapanı koyduğu yeri unutan ev ahalisi yapar.
    6) evcil hayvan metodu: çok işe yaramaktadır.zira fare içgüdüsel olarak tehlikenin olduğu yeri hisseder.yani kedi köpek kokusu aldığı hiçbir eve girmez.dediğimiz gibi fareler çok zekidir. öyle mallıklar insan nesline mahsustur.bu arada yanlış bir kanı kedilerin fare yedikleri yönündedir. kediler meraklı ve hareketli objelere karşı oyunbaz kıvamdadır.bu sebeple fareyi gören kedi aslen oyun oynamak amacıyla patisini fare üzerine indirir.canı sıkılınca da ölüsünü bırakır.bazı kediler çok sevdikleri bu oyuncağı dışarda bulurlarsa ekrar oynamak amacıyla eve getirebilirler.
    tarla faresi yakalama yöntemleri
    bunlar fındık faresinden hafif hallice olduklarından, fındık faresi yöntemleri aynen kullanılabilir. burada dikkat edilmesi gereken tarla faresinin birini evinizde (genellikle yazlık) görüyorsanız, muhakkak yedi ceddi de orada olacağını unutmamaktır.
    1) hassiktir metodu: bu metodda demin söylediğim birini yakaladım rahatım mantığı etkilidir.birini ve hatta üçünü öldürmüş olabilirsiniz ama, bu rahatlamanız gerektiği anlamına gelmez.saklanma teknikleri fındık fareleri gibi gelişmemiştir.genellikle yuvalarında yakalanırlar ama, birinin yakalandığını gören diğerleri yuvaya yaklaşmayacaktır. sonra siz çatal alayım yemeğimi yiyeyim derken pırt üstünüze zıplayabilir. bu yöntemde kıç üztü yere düşerken ağızdan çıkan hassssiikttiiirr ve peşinen mına koyiimm lafları fareyi korkutmaya yeter kapı açıksa gelmemek üzere kaçar kapalıysa artık uygun olan bir yöntemle imha edilir.
    lağım faresi(sıçan) yakalama yöntemleri
    bu türe artık fare demek aslanan kedi demekle birdir. bunları yakalamaya çalışmamak mümkün mertebe uzak durmak en akılcı yöntemdir.size bulaşmayan her sıçanın bin yaşama hakkı mevcuttur.çiğnetmez namuzsuz.
    #8970879 nolu entry de bu hayvanla girilmiş bir macera detayları ile anlatılmaktadır. hayatınızı derinden etkileyebilecek bu hayvandan tekrar ediyorum uzak durunuz. gene de kaşınanlar için.
    1)tahta kapan metodu: bu hayvanlar kısaca sıçan, öyle minik kapanlara bakıp gülerler ancak.kedi kaçırandır bunlar küçücük kapan ne yapacak. o sebeple girebileceği büyüklükteki tahta kapanlar gerekmektedir. yani en azından eskiden bunlar lazımdı.
    * haşlayarak öldürme metodu: bu metod tahta kapanla yakalanmış sıçanı yok etmek üzere tasarlanmıştır.zira sıçan tahta kapan içerisinde halen canlıdır. kaynar su itina ile kafasından aşağı dökülerek beyninin 100 cantigratta buharlaşmasını seyretmek ve seyrederken küfür savurmak insanoğlunu en rahatlatan unsurdur.çocukların yanında yapılmaması özellikle tavsiye olunur.genç dimağların yamulması söz konusudur.
    *demir sokma metodu: bunda da canlı olan sıçan kızgın olursa daha iyi olan demir darbeleri ile öldürülür.
    *kapanın kapağını açma metodu: bu yöntem tavsiye edilmez çünkü yine dönüp dolaşır sizi bulur ve artık kulak,parmak allah ne verdiyse götürür.
    2) paten metodu: bu yöntem tamamıyla bana özgüdür. efendim bizim almanyada amcamız var icabında.bunun oğluda var oğlunun eskilerini lüçükken biz giyerdik.eski dediysem pırıl pırıl.çocuk o kadar şişmanki 2 ay önce alınan 2 ay sonra olmuyor. hatta o kadar şişmanki benim lisede giydiğim gömleği herifin ilk okul fotografında görüp dumura uğramıştım.sonra zayıfladı filan boyda var yakışıklı bişi oldu...
    hah nerde kalmıştım.gene bilimsel makalenin içine etme yöntemi buldum hayırlısı. bunun pateni vardı artık bizim kullandığımız tabi patenin fren sistemi yok. oyüzden iki ayak giymek zor oluyor.bir de bizim mahalle yokuş iyice imkansız. bundan olayı bu patenlerin birini ben birini kardeşim kullanıyoruz(yine bu sebepten benim ayakkabıların hep sol teki aşınırdı) gene günlerden bir gün arkadaşlar koşturuyor ben de peşlerinden vınnn vınnn kayıyorum. tabi onlar benden daha hızlı ben artık arkadan takipteyim.niye koşturduklarını da bilmiyorum aslında.bunlar yöndeğiştirip bana doğru koşmaya başladılar. ben de canlarımmm ne de severler beni diye daha bi vınnn vınnn hızlandım sonra arabalar kasise gelince hoplar ya benim paten de öyşe oldu bir de baktım.ezmişim sıçancağızı ya işte böyşe sevgili seyirciler...
    3) defeleme metodu: bu yöntemde sıçanı öldürmeyeceğinizi kendisine beyan edip diğer her yeri kapatıp sokak kapısını gösterirsiniz.çıkarsa çıakr.çıkmazsa artık bilemem.bizimki çıkmıştı.
    4) ayakla ezme metodu: hiç bir insan evladına tavsiye etmeyeceğim metoddor.nedenini yukarıdaki entry i okuyunca anlayacaksınız.
    gelincik yakalama yöntemi:
    bu yöntemde aslında gelincik yakalanmaz.zira gelincik aşırı derece zeki ve kindar bir hayvandır.gene yalık gibi mekanlarda oranın ilk sahibi olduğundan kolay kolay yuvasını terketmeyecektir. ama evinize girmeye de pek tenezzül etmez.bu sebeple sataşmadan ama önleminiz alarak yaşamanız gerekmektedir.çevredeki gelişmeler sebebiyle zaten o kendisine daha sessiz sakin bir yer bulacaktır.tekrar ediyorum tamamını bir seferde yok edemeyecekseniz asla ve asla sataşmayın.korkutmayın taşatmayın.sizden korksa çoluk çocuğunuza zarar verir.kesin yapar bi pislik.

    şimdi bu kadar şeyi popondan mı uyduruyorsun diyebilirsiniz fakat, bunların tamamı başıma gelmiş olaylardan derlenmiştir. (istisnası tahta kapanmetodudur.o babamın kasımpaşada büyüdüğü ahşap ev sebebiyle psikopatlığa ilk adımlarıdır) o kadar içli dışlı oldumki, paranoya sahibi oldum aynı zamanda.en tırstığım hayvandır.yani öyle yılanmış,akrepmiş pipime takmam ama fare,sıçan vb oldu mu uyuyamam bile.
    yine bu korkum ve hayatımın her çağında bir şekilde karşıma çıkmaları onlara karşı kin duymama vesile olmuştur. insan düşmanının tüm artı ve eksilerini bildiğin de kendisini daha hazır daha güven de hissediyor.
    not:çok yazmışım şimdi imla kuralı noktalam işaretleri kontrol edemeyeceğim.kusuruma bakmayın...
  • bir dede tekniği olarak alçıyla pudra şekeri karıştırılır. karışımın yanına bir miktar su konulur. karışımı yiyip suyu da içen fare tabiri caizse resmen taş olur.
  • kedilerden yardim almak kesinlikle bunlardan biri degildir. zira cizgi filmlerde bilincaltimiza yerlestirilenin aksine gundelik hayatta kediler hic de oyle istekli olmuyorlar fare avi konusunda.

    kediler dogasi geregi kucuk ve hareketli seylere cogunlukla oyun gozuyle baktigindan tarla faresi tarzi kucuk farelerin pesinde kosturabilirler ama sehirlerde ve vahsi dogada varolan ve aslen adi sıçan olan canlilar karsisinda birakin ev kedilerini, sokak kedileri bile "abi bi yanlisimiz olduysa soyle" moduna giriyorlar.

    afedersin kafam kadar bir sicanin don corleone tadinda takildigi bir yerde 10 tane kedinin bir koseye sindigini gorunce cizgi filmlere olan butun inanc kayboluyor haliyle.

    zaten acme de gercek degilmis.

    bu dedigim tarzda sicanla karsilastiysaniz pasa pasa haracinizi verin, elini opun, reddedemeyeceginiz bir teklifle gelmesin sonra.
  • aslında cok alternatıfı olan yontemlerdır ama bana ılgınc gelenler bı kac tanedır. 1890 yılında japonya'ya gıden ertugrul fırkanteynı'nın uzakdogu sularında bası buyuk beladadır. gemıyı fareler ıstıla etmıstır. seyır halındeyken gemıcıler farelerı zehırlemek ıstemez cunku ulasılamayacak yerdekıler koku yapar. gemı koselerıne ıcınde un ıle alcı karısımı olan kucuk tabaklar yanlarına su kaplarıyla konur. unla alcıyı yıyen fareler hararet basınca suyu ıcecek ve mıdesınde donan alcı hazımsızlıktan olmesıne sebep olacaktır. bır de cınlı yontemı var. on on bes tane farenın yakalanıp bır tel kafese kapatılıp sadece su verılmesını soyler çinli denizciler. ucuncu gun sonunda aclıktan fareler bırbırını yemeye baslar. ve sag kalanlar gemıye salınır. yamyamlasan fareler dıger farelerı yıyecek ve onlara yakalanmak ıstemeyenler ıse gemıden atlayacaktır.
  • bildiğim tek yöntemin fıkrası da vardır.. :
    piç ali bi gün annesiyle babasının odasında prezervatif* bulur. annesine gider ve sorar:
    *anneeaaa, bunnar neeeaa?
    annesi yanıtlar :
    -baban bunlarla fareleri öldürüyo yavrum
    *babam fareleri sike sike mi öldürüyo??
    (bkz: sike sike öldürmek)
  • fareyi görmezden gelin, elbet bir gün ilgisizlikten ölecektir...
  • öncelikle fareyi lokalize edin. sonrasında bir sürek avı gibi köşeye sıkışıncaya dek etrafındaki çemberi daraltın. sonrasında bir teneke kutu bulun içine girecektir. kapağı kapatın ve içine ucuz çamaşır suyu dökün. ben bunun farklı bir versiyonunu yaşadım. mutfağa kaçan farenin ardından mutfağa girdim. büyük bir süratle mutfağı tahliye ettim. dolap dışındaki tüm alet edavatı bir kovaya aldım ( operasyon sonrası dezenfekte etmek için), buzdolabının mini boy olmasından istifade buzdolabınıda aldım dışarı. bu yarım akıllı ben mutfağı tahliye ederken hareketsiz kalmayı tercih etti.
    bomboş bir mutfak ve saklanmış bir düşman, elimde bunlar vardı. düşündüm, düşündüm, düşündüm. nereye saklanmış olabilirdi. elime bir sopa alarak her yeri dürtüyor gürültü yapıyordum. sanıyordum ki bu sesler onu ürkütecek dışarı çıkacaktı. yanılmışım. mutfakta girebileceği tek yere doğru sessizce süzüldüm. ucu çivili sopamla tezgahın üzerinde duran üçlü ocağı hafifçe kaldırdım. oradaydı, köşeye sinmiş belki gitmemi bekliyordu, belkide biraz sonra sona erecek olan hayatının muhasebesini yapıyordu. ocağın bir kısmı, tezgahın ucundan öteye uzanıyordu. altındaki boşluğa nasıl girmişse artık zalim fare ocağın altına saklanmıştı. ocağı hemen indirdim ve boşluktaki ucuda tezgahın üstüne ittirdim. düşmanımı hapsetmiştim. fare şimdi tutsağımdı. tutsak düşmanı öldürmek ve öldürmemek arasında düşüncelerim gitti geldi. daha önce ben hiçbir hayvanı öldürmemiştim ki nasıl yapabilirdim bunu. öldürecektim ama nasıl.
    sonunda ocağın altındaki farenin kaderi hakkında hüküm vermek için odama çekildim. ocağın üzerine bir damacana su koyarak hapishane güvenliğini de sağladım. internete girdim araştırdım. netice yoktu. insanlar kapanla veya yapıştırıcı yardımıyla fare avlıyordu. ve kediler elbette! afrikadaki kuzenleri zebra avlarken onlar daha çağdaş kıtalarda fare avlıyorlardı. aklımdan eve kedi almak bile geçti. sokağa çıksam bir kediyi sütle kandırsam eve alsam mutfağa salsam benim için fareyi infaz edebilirmiydi? tabiatın soylu hayvanı kediye kiralık katil olmayı yakıştıramadım. hemen vazgeçtim. düşünüyor bir çıkış arıyordum. sonunda sakin olmalyım dedim. az evvel mutfaktan tahliye ettiğim bir kova çanak çömleği banyoya taşıdım, farenin infazını düşünürken, onları temizlemeliydim. bir kaç ay evvel aldığım çamaşır suyunu gördüm. bunu bana satan satıcı giysilerimi yıkarken kullanmamamı tavsiye etmişti. güçlü bir çamaşır suyuymuş yıpratırmış giysileri. iki su bardağı yarım litre kadar çamaşır suyunu kovaya döktüm, üzerini suyla doldurdum. bir kaç saat sonra çanak çömlek mikroplardan arınacaktı. bense şimdi daha büyük bir mikrobu yoketmeliydim. satıcının sözleri beynimde bir kırbaç gibi şakladı. çok güçlü bir mikrop öldürücüdür! bunu bilerek mi söyledi bilmiyorum, belki de dandik malını kakalamak adına böyle tıbbi deyimler kullanıyor etkileyici olmaya çalışıyordu. denemeye değerdi. ocağın yanındaki yaklaşık iki milimetrelik boşluklardan içeri çamaşır suyu boca ettim.tüm tezgahın üzeri çamaşır suyu olmuştu. ocağın içi çamaşır suyu deryası olmuş olmalıydı. evden çıktım. kimyasal saldırı ile öldürmeye çalıştığım düşmanım can çekişiyor olmalıydı. fare yapıştırıcısı aldım, eve gittiğimde fareyi kontrol edecektim, eğer ölmediyse bu defa yapıştırıcı ile tuzağa çekecektim onu. ama buna gerek kalmadı. çamaşır suyu boca ettiğim ocağın altında infaz gerçekleşmişti. fare artık yoktu. şimdi bu infazdan ötürü beni suçlayanlar çıkacaktır. soruyorum onlara; ne yapsaydım yani beslese miydim?
  • söz konusu olan ve sizin kısaca genellemeye giderek fare olarak adlandırdığınız hayvan bir sıçansa bulduğunuz kedi sadece bu vahşi yaratığa akşam yemeği olacaktır. hele avcı diye getirdiğiniz zavallı hayvan doğduğundan beri mıncıklanmış el bebek gül bebek büyümüş yemeği ayağına gelmiş bir kedicikse sıçan karşısında asla şansı yoktur.

    sıçan öldürme teknikleri çeşitli filmlerde ve kitaplarda işlenmiştir. filminde es geçilse de sıçanlı bölüm american psycho'nun kitabında detaylı bir biçimde anlatılmıştır. klozetten fırlayan sıçanı zapt edip günlerce aç bırakmış olan katilimiz hayvanı bir kadıncağızın üzerine salmış daha sonra da kurbanını testereyle biçerken vücüdünün içinde ziyafet çeken sıçanı da ortadan ikiye bölmüştür.

    adını hatırlamak için günlerce kafa patlattığım bununla yetinmeyip imdb'yi didik didk ettiğim bir başka filmin konusu ise başlı başına bu olayı işlemektedir. dairesine dadanan bir sıçanı öldürmeye çalışan bir adamcağız filmin başından sonuna kadar çeşitli yöntemler denemiş ve her yöntem elinde patlayınca son çare olarak çivili beyzbol sopasıyla hayvana dalıp inanılmaz bir ölüm kalım mücadelesine girişmiştir. video çılgınlığı döneminin en akılda kalan korku filmlerinden biri olan yapıt her ne kadar adını ya da oyuncularını hatırlayamasam da belleğimde derin izler birakmış yıllar sonra bile aklıma geldikçe yüreğimi hop hop ettirmiştir.

    içimden ircde değilim forumda değilim ben sözlükteyim diye geçirip kendimi telkin etmesem "neydi ya bu filmin adı. izleyen bilen varsa mesaj atsın beni bu dertten kurtarsın" diyeceğim ama allahtan çelik gibi bir iradem var hakim oluyorum kendime.

    azmin elinden kurtulmuyor (bkz: of unknown origin)
  • su bir gerceki fareler oldurmek ile birtmiyormus, ustune basma metodu ile oldurdugum iki tane sican faresinden sonra aldigim derin nefes sabah girtlagima takildi, sabah kalktigimda aksamdan biraktigim armutun yarisi yok ve her taraf far boku ile dolmus olmasi bu farelerin gelip gittigi bir delik oldugu sonucuna vardirdi, 3 gun suren arama tikama sonucu daha once balkon olup sonra kapatilan kisimda firinin ayaginin altinda chuk kadar su gideri deligi tikanmasini muteakip evde kalan farenin panik olup disari cikmak icin penceredeki metal sinekligi kemirip yirttigini gorunce hem bir rahatlama hemde sok olmama sebep oldu.
    bu fare duz duvara nasil tirmaniyor ve metali nasil yiyor anlam veremedim ozel celik telde sineklik yaptirdim , 1 haftadir fare yok.
    dolayisi ile en etkili teknik tum deliklerin kapatilmasi gibi geliyor ( simdilik )
hesabın var mı? giriş yap