• küçükken para yerine geçtiği zannedilen şeyler. schweppes kapağı vardı mesela çok ender bulunurdu, 10000likti. ama bakkala verince çukulata bile vermiyodu. (bkz: senin paran burda geçmez)

    oysa schweppes kapağına 1000 tane coca cola 500 tane pepsi kapağı verirlerdi de değişmezdik. değerini bilmiyolar tabi bakkallar.

    (bkz: gazoz kapağından hızar yapmak)
  • ...aile çay bahçelerinden toplananlarla, mahallede oynadığımız o dönemin en populer oyunu. tuborg kapağı 50 sayılırdı bizim orda. karizmatik bir kapaktı. çok az çocukta bulunur, olanlara da imrenerek bakılırdı. gazoz kapaklarının yere belirlenen sayılarda dizilmesi ve genelde mermer tercih edilen taşlarla vurulup alınması oyunuydu. taş atılmadan önce, baş ne taraf diye sorardı ilk atan. sağ ya da sol seçilirdi hiç de ideolojik olmadan. başı vuran, kapakların hepsini alırdı. bir de baş altı vardı. baş olarak seçilen kapağın hemen yanındaki kapaktı bu. bunu vuran, baş hariç diğer bütün kapakları toplardı.
    bilgisayarda oyun oynayan çocuklar hiç bilemeyecekler, ülkersiz bir çamlıcanın tadını ve kapağıyla, yemek yemeden akşama kadar oynanan, biraz asitli bu güzel çocuk oyununu.
  • döviz kurları gibi kapak kurları olan bir dönemin efsane oyunu.

    birinci derece kapaklar, pepsi, coca cola, çamlıca, elvan, uludağ, efes gibileriydi. bunlar da kendi içlerinde bir sayısal değere sahipti, 1lik, 5lik, 10luk gibi. bu sayılanların bir üst kategorisi, değerli gazoz kapaklarıydı. az bulunan, her gazoz kapağı oyuncusunun veya ortaklarının sahip olmak isteyeceği türden gazoz kapakları (bkz: schweppes). bunların değerleri 100lük 200lük seviyesindeydi. en üst kategori ise gizemli gazoz kapaklarıydı. o da şöyle; mahallenin kısmen zengin çocuklarından biri olur da anne babasıyla antalyada otele falan giderse, ibne havuza girmez, plaja gitmez, bütün gün otelin barının ve cafesinin çöplerini karıştırıp ilginç ilginç gazoz kapaklarıyla dönerdi. o hiçbir yerde bulunamayan, üzerinde yabancı dilde yazıların olduğu gazoz kapaklarına bütün sermayesini yatıranlar mı dersin, çocuğa yalakalık yapacağım diye yıkılan ortaklıklar mı dersin... (almancıların getirdikleri kapaklar da bu statüdeydi)

    bu son kategoriye soteden dahil olmak isteyen, yazın ziyarete gittiği ananesinin köyünden yerel soda kapaklarını getiren, bir dereköy maden suyunu, bir güzelköy gazozlarıbudweiser statüsünde kakalamaya çalışan cinler olsa da bunlara prim verilmezdi.

    gazoz kapağında kişinin kullandığı taş ise ayrı bir piyasaydı. genelde herkeste iyi kayan düz taş veya macunla ağırlaştırılmış kavanoz kapağı olurdu. iyi kayardı bunlar. bunun bir üst kategorisi mermerdi. mahalle çocukları olarak gizlice inşaatlara girilip mermer çalınırdı sırf bu iş için. mermer çok iyi kayardı, bunun yanında ağırlığından dolayı yüksek bir handlinge sahipti. en üst kategori ise, çok ama çok nadir bulunan, dereden çıkartılan siyah taştı. zaten siyah taşı olan adamlar master statüsünde olurlardı. siyah taş kaymazdı.. uçardı.
  • çocuk yaşta ekonomik dengelerle tanışmamızı sağlayan oyundur.
    "para basıp borcumuzu niye ödemiyoruz" diyen yetişkinlerin aksine biz bu işleri 8-10 yaşlarında aşmıştık.
    her gazoz kapağının bi değeri vardı. pepsi ve coca cola kapakları birlikti.
    fanta ve yedigün 2 lik karadeniz fuar 4 lüktü.
    dımes vardı 50 likti.
    piyasadaki azlık çokluk durumlarına göre değer kazanırdı.
    mahalle çocukları oturup toplantı yapmazdık şu kaçlık olsun diye.
    kendi kendine değerlenirdi işte.
    babannemlerin mahallede dengeler farklıydı. bizim mahalledeki değerli kapaklar oralarda değersizdi.
    bizim değersizlerimiz de farklı mahallelerde değerli olabiliyordu.
    bazı kapaklar vardı ki 50 lik 100 lüktü.
    istanbula gezmeye gittiğimizde bi kapak bulmuştum unuttum adını memlekete geldiğimde bozdurup 100 kapak aldığımı bilirim.
    bildiğin ekonomik bi sistem vardı gazoz kapağı olayında.
  • ilkel bir vurmalı çalgı yapımında kulllanılan parça.

    bunu biz icat etmiştik. senelerden, boşver şimdi senesi.

    tren raylarına dizilip plaka haline getirildikten sonra ortası yaklaşık bir buçuk cm delinir. bir çubuğa ikili ya da üçlü olarak üst üste yerleştirilir. araya tel bağlanır. bu kombinasyondan beş altı tane tekrarlanır. ritm tutulur.

    yokluğun gözü kör olsun, derler ya; bunun için denmesin. yokluk yaratıcılığı getirirdi.
  • küçükken fırıldak yapımında kullandığımız nesne. kenarlarını taşla düzeltip, çiviyle ortasına açtığınız iki delikten bir ip geçirip, o ipi yavaş yavaş gerip bırakmaya başlarsanız, döndükçe jilet keskinliğine ulaşan bir silah elde edebilirsiniz. bu tehlike potansiyeliyle zihnisinir bir amerikalıya içecek firmalarından büyük bir tazminat bile kazandırabilir.
  • ayrica kucukken yaptiginiz oklarin ucuna bunlari ezerek koydugunuzda, dusmani daha kolay yenmek mumkun oluyordu. ` :rambo nun orta yerinde uyuyakalan cocuk` ` :cocuk gelisimi`
  • ipler yuvarlak mıknatısa bağlanır , büfenin atmış olduğu gazoz,bira ..kapakları boklu derelerden balık tutarmışçasına "ahaha 8 tane geldi balık oltaya.." şeklinde sevinilerek toplanırdı.bir süre eğlendikten sonra da yapılan artislik :"alın lan sizin olsun hepsi.. ne lan bu..büyüyün artık(!)..."
  • güzel çocukluk anılarından biri , belki de baş köşede duracaklardan biri.

    bunların kokusunu seven var mı , hatırlayan var mı , kahveden gelirdi bazen , acayip kokusu vardı valla.
  • kapakların değerine göre verilen puanlar olurdu, tabiki az bulunan kapaklar kat be kat değerli olurdu. pepsi en değersiz kapaktı herkesde tonlarca vardı. yere çizilen bir daire içine konan kapaklara taş atılırdı, kapaklar oynanmadan önce toplanırken taşla ezilirdi, incecik hale getirilirdi. bir meyve kasası kadar toplanan kapakların belli bir süre sonra annenin gazabına uğraması ise kaçınılmazdır...
hesabın var mı? giriş yap