• “aramızda bir yol değil, kapalı bir koridor var. tek yöne açılan —çoğunlukla da kapalı duran— bir kapı…”

    - oruç aruoba
  • öyle bir ölsem
    öyle bir ağlasam,
    öyle bir ağlasam ki çocuklar
    size hiç gözyaşı kalmasa..

    öyle bir aç kalsam,
    öyle bir aç kalsam ki çocuklar
    size hiç açlık kalmasa..

    öyle bir ölsem,
    öyle bir ölsem ki çocuklar
    size hiç ölüm kalmasa..

    aziz nesin
    #ikranurun anısına
  • “aşk bu
    kanatları yıldırımlanmış katı boğalar
    ateşin saydam gövdesini kırarak
    yatarak hayat dolu sarnıçların karnına
    sıkı sıkıya kapalı sivri ve kıvrak gaga

    delip geçecek dalıp yeryüzünü
    bak istersen avuçlarıma
    küçük parmağın hizasında o derin havzada
    göğüs göğüse iken ikimize
    sesin, sırrım
    gözüm palaspandıras çehrende

    aşk bu
    çölün sarı sofrasında atlılar
    gererken parçalanan elimde
    çelik yay parçaları
    ağızlarımız kum rüzgarlarıyla yanık
    yiyip içmeyiz, acıkmayız

    iki kadeh arasında ufak kara nehrim
    beni senden bölen
    çölün arı çehrenin gamsız ölümün uzakça olduğu bir demde
    diz çökeyim söyle
    tahtın nerede

    bende kaynayan sende kaynak
    tıpatıp iki kristal küre
    aramızda ceylanımsı bir sıçrama
    çalkalanır sonsuzca

    şöyle irice bir kelime bul
    ok atsın göğüs kemiğime

    aşk duraksar ve yara alır
    uçak çelik rengi göğü sesiyle sokunca
    alçalarak yemyeşil ekinlerin arasına
    kuru ekmek yiyen üzgün köylüleri bombalamaya

    aşk bu, çiğnenmiş kırbaçlanmış alta alınmış
    tanıyıp tutunacak bir insan arayan
    gördükçe çelik kazanlarının iç kaynamasını
    kaliforniyadaki silah fabrikalarını

    aşk bir şehir harabesi daha kazandın
    kurşun kanatları gergin
    fosforlu mermiler yine taze
    yıldırımlanmış boğalar
    havanın katı gövdesini kırarak
    yararak hayat dolu sevdanın karnını
    pilot ağzı zehirli bir dil
    kenetlenmiş çeneler arasından
    gözler ovaya başını çıkaran insanları

    aşk
    de ki dağları delerim senin için
    yıldızlar yakarışlar açık kartlar
    ve haydi hoşçakal

    kilimin üstünde
    bir ampül
    bir kırbaç
    bir ayakkabı.”

    cahit zarifoğlu
  • biliyorum sana giden yollar kapalı
    üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni

    ne kadar yakından ve arada uçurum; insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

    uyandım uyandım, hep seni düşündüm yalnız seni, yalnız senin gözlerini

    sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım ben artık adam olmam bu derde düşeli

    şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

    anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

    kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki

    tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

    çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu; bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

    rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    bu böyle pek de kolay değil gerçi...

    alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; bunun verdiği mutluluk da az değil ki

    çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

    inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

    bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.
  • “dünyada akla değer veren yok madam,
    aklı az olanın parası çok madem,
    getir şu şarabı, alsın aklımızı:
    belki böyle beğenir bizi el alem! "

    ömer hayyam
  • niçün nâlendesin böyle
    gönül derdin nedir söyle
    seni ben istemem öyle
    gönül derdin nedir söyle

    kimin aşkıyla nâlânsın
    kimin hicriyle sûzânsın
    neden böyle perîşânsın
    gönül derdin nedir söyle

    ziya paşa
  • - söyle bana ey yolcu, nedir senin gittiğin?
    - yola düşkün azgın bir at gibidir yanımda eksikliğim.
    - söyle bana ey yolcu, senin yurdun neresi?
    - el kadar beyazlığı bir sigara paketinin,
    sabaha kadar sıkıntıyla çizdiğim.

    metin altıok
  • "bir gün gelir, "tanrım!" diyemezsin artık.
    toptan bir temizlik zamanıdır.
    artık "sevgilim!" diyemeyeceğin bir gün.
    çünkü boşunalığı kanıtlanmıştır aşkın.
    ve gözlerden yaş akmaz.
    ve ancak kaba işlere yarar eller.
    ve kuruyup kalır yürek.

    kadınlar boşuna çalarlar kapını, açmazsın.
    tek başınasındır, ışıklar söndürülmüş
    ve karanlıkta parlar kocaman gözlerin.
    belli ki acı çekmeyi bilmiyorsundur artık.
    ve hiçbir şey istemiyorsundur dostlarından.

    kimin umurunda yaşlanmak, yaşlılık nedir ki?
    dünyayı taşıyor omuzların
    ve bir çocuğun elinden daha hafif dünya.
    savaşlar, kıtlıklar evlerde aile kavgaları
    hayatın sürüp gittiğini kanıtlıyor
    ve kimsenin özgür olamayacağını.
    bu gösteriyi acımasız bulanlar (o yufka
    yürekliler)
    ölmeyi yeğ tutacaklardır.
    bir gün gelir ölüm de işe yaramaz.
    bir gün gelir bir komut olur yaşamak.
    yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan."

    carlos drummond de andrade
  • senden haber alamamak hem seni merak etmem açısından,
    hem de senin bana haber vermeyi önemsememen açısından,
    acı veriyordu.
hesabın var mı? giriş yap