• her çift için geçerli değildir bu. ama böyle olan çiftleri inanılmaz itici kılar.

    öncelikle bunlardan erkek olanı sürekli çakma bir süpermen rolünü üstlenir. kadın ile son derece profesyonel bir biçimde konuşurken dahi araya damlar ve aklın sıra "kadınını" korur.

    - herhangi biri: sizce böyle yapsanız daha iyi olmaz mıydı? (soruyu soran hakikaten sıkılmıştır, son derece kibar bir şekilde yaptığı işin standardlardan uzak bir çizgide olduğunu belirtmek ister...aklındaki tek şey ise işi düzene koyup siktirip gitmektir.)

    - kadın: hayir aslinda ben....

    - fırlayan kadının kocası: hayır bence siz haksızsınız eşim son derece iyi halletti durumu.

    - kadın: *gururla gülümser*

    - herhangi biri: *hay....piyangodan mı çıktınız lan* ...ahem, peki.

    ayrıca bu çiftler her yere birlikte gider ve sinir bozmaya ^2 şeklinde devam ederler. hayır, yeni evli birbirlerine deli gibi aşık çiftlerden bahsetmiyorum...benim bahsettiklerim...hani herkesi sinir eden, sinir edecek biri kalmayıncada birbirlerini sinir eden çiftler varya, onlar.
  • var böyle bir şey, hakikaten. varlığını ilk şu sıralar pırtlak gibi türeyen "bebiş ve kociş" temalı bloglarda farkettim. çiftlerin genelinde kadın daha eften püften işlerle meşgulken adamların hepsi dünyanın en harika kocişi ve yeri geldiğinde(mesela evlilik yıldönümü fotoğrafı yayınlanacaksa) süper bir dekor.

    1. devre-evolution

    - çiftler genelde kız tarafının ailesine yakın bir muhitte mutlaka stor perdeleri ve plazma tvsi olan bir dairede oturuyorlar,
    - haftasonları anne ve kayınvalide evlerinden beylikdüzü migros'a oradan da polonezköy'e uzanan ideal gezilere çıkıyorlar(tabi işin anne ve kayınvalide evi kısımları asla anlatılmıyor bloglarda)
    - orta sınıfın biraz zıplamışı tabakanın gidebildiği fix mekanlarda` :mid point`` :lacivert`` :360 istanbul`` :thehouse cafe` yemek yiyip bunu gözlerinde o kadar büyütüyolar ki fotoğraf çekinmeden edemiyorlar, versailles'a bruncha gitmişler sanki asdfghklşi,
    - markafoni'den, limango'dan çift çift elele alışveriş yaparak aşklarını pekiştiriyorlar,
    - onların dünyasında kayınvalideler hep çok nazik, hepsi bir esma sultan, asla "kayınvaldem ne cadı bir görseniz" diyen yok, hep "sevgili kayınvalideciğimin bana hediye ettiği chanel no.5 karşısında çok duygulandım, nasıl da zevklidir" (şanel no.5 kocakarı kokusu ayol)
    - çiftin erkek olanı bence tam bir godoş, ya da kibar kızla evlenince kendini modifiye etmiş kıro. ilk tür genelde beyaz yakalı ve adı bahadır, tolga, alper filan. ikinci türün adı muharrem ama karısı ve ortak arkadaş çevrelerince "muh" deniyor kısaca, ne şirin. muh
    - kadın tarafı genelde makarna haricinde yemek yapamıyor, hepsi hazır kavanozda ithal makarna soslarına hayran.
    - cici çiftimiz haftasonları kendileri gibi evli 4-5 çift zibidiyi eve çağırıp sinema gecesi yapmaktan çok keyif alıyorlar, lan manyak mısınız niye evlendiniz sürekli onu bunu çağırıp ebleh eğlenceler düzenleyecekseniz, pazar günü yahu, kocana sarıl yat.

    2. devre-transmutation

    - kıroluk kadının hamile kalmasıyla everest zirvesine ulaşıyor, ondan sonra 9 ay "pirensesimizin ilk donu, paşamızın ilk oyuncak arabası" kafa şeetme seansı başlıyor. hayır anlamıyorum ki bu monarşi hayranlığı nedir, prensesler vezirler ibrikçibaşılar havada uçuşuyor.
    - ve artık kıroluk başkalaşım geçirip bambaşka bir boyuta ulaşıyor: "annişi ve bebişi", "börülsu'nun annesi". ilerinin cadde çocuklarını üretmek üzere and içen çiftimiz çocuğu 2 yaşında reiki'ye, 2,5 yaşında keman dersine, 4 yaşında tan sağtürk bale okuluna yollayıp geleceğin behlül ve esra-ceyda kardeşlerini yetiştirmenin ilk adımını atmış oluyorlar böylece. o çocuğu nereye gönderirsen gönder çocuktan bi halt olmuyor çünkü anne ve baba özünde burjuva kıro.
    - ve kadın tarafı zaten ne idüğü belirsiz kariyerini bir yana atıp kendini çılgınlar gibi çocuk yetiştirmeye adıyor, bu yetiştirme çocuğun herşeyini "bugün muzoberk ilk fransızca şarkısını söyledi:)) allah her anneye bu gururu yaşatsın" diye bir bloga post etmekten ibaret ama olsun, önemli olan adama ne olduğu.
    - adam bu full domestic kadın bir yandan çocuk yetiştiriyormuş gibi yapıp bir yandan istinye park'ta gezerken tamamen arka planda kalıyor, itibarı sıfırlanıyor. o zaman blog ve hayat şuna dönüşüyor "anne ve bebişi:) ve duvara tırmanan kocişi"

    bir gün birinin şunu yazmasını bekliyorum gerçekten: "kızlaar mustafasu ile yoga seansından döndük bir de ne görelim kocişim ölmüş:(("

    işte size yeni evli post-modern çift barzoluğunun kısa bir özeti, esen kalın.

    edit: işbu entry hiç bir maddi ve manevi küçümseme içermemektedir, sadece bu tip çiftler birbirlerine sevgi ve saygıdan çok ev eşyaları, lüks harcamalar, görüşülen insan tipleriyle bağlıymış gibi gelir bana, sanki ikea komodinlerini, gezdikleri mağazaları, yemek yedikleri restaurantları ellerinden alsalar, sessiz sinema oynayabilecekleri diğer çiftler bunlara yüz çevirse ve tamamen birbirlerine kalsalar anında birbirlerinin ömrünü yemeye, kırmaya ve kaçmaya başlayacaklarmış gibi gelir. onlara baktıkça bir gün yeterince sevmediğim bir insanla evlenmek gibi bir şuursuzluk edip mutluluğu gelinlik modelinde, koltuk kumaşlarında ararım diye korkarım..
  • kıroluk demeyelim ona da görmemişlik diyelim.
    geçici bir süre metamorfoz geçirir yeni evliler. özellikle de ekek cinsine mensub olanı. anasının evinde elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyen, suyu bile ayağına isteyen, kıçının bk. nu yıkamaktan aciz, teşekkür etme özürlü paşazademiz bir cevvaleşir ki evlenince, tutma gitsin. kırılan iki yumurtayı yere göre koyamaz mesela. apartmanın altındaki bakkala gidip bi ekmek al diyen anneciğini söyleyip söyleyeceğine pişman eden hırt, marketlerden çıkmaz, pazar yapar, eve gelince de buzdolabına yerleştirir.
    ama işte malum atasözü, alışık olmayan g.tte don durmaz hesabı, cicim ayları geçtiğinde aslına rücu eder. televizyon kumandası ile simbiyotik yaşamı başlar falan filan.
  • facebook profil fotosu gelinlikli damatlıklı fotoğrafla değiştiği anda resmi olarak start alır.
  • düğünde takılan tüm takıları takıp, misafirliğe öyle gitmek gerektiğini zannetiklerinden kaynaklıdır.
    yakında literatüre "çıngıraklı gelin/damat" tanımları da eklenecektir.
  • çok yakın bir arkadaşımın evliliğinde gördüğüm durum.

    evlenip başka bir şehire yerleştiler. bende yaklaşık bir ay sonra onların olduğu şehre gittim gitmişken bunlarada uğradım.

    artık her zaman mı öyleler yoksa ben gittim diye mi bilemem de pek bir yalakalar birbirlerine karşı.

    kız çok sıradan bir yemek yaptı:

    - aşkıım tam da en sevdiğim yemeği yapıyorsun.

    sonra bunların bir işi varmış oraya gideceğiz. taksiye bindik adresi taksiyi kullanan adam biliyormuş ama nedense arkadaşım yolu tarif etmekte ısrarcı. fazladan 30km. yol yaptık ben sinire kestim genç eş hala sevgi pıtırcığı aşkım aşkım deyip duruyor. neyse işlerini hallettiler.

    yemeğe gideceğiz. ben akşam yemeği istiyorum bildiğimiz yemek yani bunlar ekonomiden bahsediyorlar. yeni evlilermiş parayı idareli kullanmalılarmış orada yemek pahalıymış. lan madem ekonomi yapıyorsunuz taksiye neden fazladan 10 tur attırıp iki katı para ödediniz. neyse...

    yolda yürüyoruz belediye çalışmış sağa sola çiçek ekmiş. bir baktım hanım kızımız " aaaayy şu çiçeğin güzelliğine bak " deyip " aşkoom şundan bir dal koparsana balkonumuzdaki çiçeklerin yanına koyarız." n'apıyo ki bunlar diye düşünmeme fırsat vermeden delikanlı bir taraftan zıplayıp diğer taraftan " bu karı koca bizim hobimiz aşkımla çiçek çalıyoruz hahaha herkese anlatabilirsin." lanet olsun bir daha adınızı anacağımı zannetmiyorum.

    gece bitmek üzere eve döneceğiz. yatcaz kalkcaz bir daha da yanınıza gelirsem diyordum ki barların olduğu sokağa girdik genç gelinin cilve yapacağı tuttu. alkol kokusunu alınca fenalaşmışmış. dizleri titriyormuş yürüyemiyormuş. bir merdiven buldular oturdular çocuk kızın elini tutuyor okşuyor ben o arada sinir krizi geçireceğim bunlara vurmak için kürek arıyorum.

    nasıl insanlarsınız siz ya? gerçi suç benim. düğün günü nikah kıyılacak. altı üstü bir " evet " demesi yeterliyken mikrofonu bulunca 1 saat ulusa seslenir gibi düğünsalonuna seslenen ( şurda tanıştık bu badireleri atlattık.) gelinin evine ne bok yemeye gidiyorsun aptal kafa.
  • henuz evlenmemiş olsalar da halihazırda barney ve robin arasında görülebilir.(bkz: himym) aynı anda soyledikleri her cümle sonrasında hayatın anlamını bulmuş gibi 'oouwww' lamaları sevimsizliklerine sevimsizlik katıyor hakkaten.
  • facebook'un katkılarıyla tavan yapmış genç kız halleridir. ulan banane senin kocanla yaptığın şeylerden. kocacımla kahvaltı keyfi, kocacımla gezmelerde, kocacımla pompiş keyfi. hayır anlamıyorum oraya boy boy resimleri koyunca ne değişiyor, tuvalete otursa kendini etiketleyecek, forşukuer ile çig köte sonrası tuvalette sıçış keyfi. olayın iç yüzünü bilmesen, geçmişde olanları bilmesen eyvallah diyeceksin ama yok. tüm anasayfayı işgal etmek zorunda arkadaş. eskiden bir mahremiyet vardı, hemen ulaşamazdın bazı şeylere ve bu daha çekici gelirdi, şimdi herşey ortada. hayır kocacımla gezme keyfi yazmışsın ama telefonunla uğraşıp millete dudullu postası gibi haber yapayım, cevap yetiştireyim diye o keyfi süremiyorsun güzelim, ne anladım ben bu işten.
hesabın var mı? giriş yap