• dünya çevresinde gezen uyduların dünyanın dönüşüyle aynı açısal hızla seyrettikleri yörünge biçimi. ekvatoral bir yörünge olup dünya yüzeyinden bellirli bir uzaklıkta mümkündür. (yaklaşık 46000 km). tv/radyo yayınları bu tür uydularla yürütülür. bilgisayar haberleşmelerinde gecikme dezavantajı bulunur. dünyaya daha yakın mesafede bir çok uydunun dönüşümlü kullanılması karşılıklı haberleşmeler için daha uygundur. örn. globalstar uydu dizisi.
  • ing. yermerkezli.
  • (referans noktası olarak gözlemcinin konumunu esas alan topocentric koordinatların tersine) cismin güne$ sistemindeki yerini kartezyen x/y/z'de konumlandırır.

    (bkz: klaudious ptolemaios)
  • yunancada ge [latincede terra] toprak, yeryüzü manasındadır; doğal olarak centre-center'la kaynaşmış geocentric de "yer merkezli" manasına kavuşuyor. ptolemaios / ptolemaeus 'un geocentric büyük ölçüde aristoteles'in fizik anlayışına dayanmaktadır; bu hususa dair kapsamlı aktarımı sonraya bırakıp ben asıl amacım olarak kilisenin geocentric sistemi kabulleniş amacına, yoluna ve copernicus'un heliocentric sistemini de aslında geocentric'ten hareketle değerlendiriş yöntemine bakmak istiyorum bu güzide entiride. #14012888 no'lu entiride aristoteles evreni'ni incelerken geocentric kabulün aşamasına bakmıştım, buna ek olarak şunları da söylemek istiyorum:

    batı aleminde yeniçağ'a varıncaya değin geocentric sistemin baskın kabul haline gelişi doğal olarak hıristiyan egemenliğinin süzgecinden geçmiş olmasıyla alakalıdır. nasıl ve niçin? söz konusu olan din olunca, haliyle her konuda olduğu gibi bu konuda da düşünce insanlarının ilk sarılacağı kaynak kutsal kitap oluyor. jan czynski'nin kopernik et ses travaux'sünde de (p.209, librairie de jules renouard et c., paris, 1847) bahsettiği gibi vetus testamentum, liber iob ix.6'da geçen ifade, hıristiyan din adamları ve kilise için dünyayı evrenin (tüm yaratılmışların) merkezi olarak görme temayülü için önemli bir kaynak niteliğindeydi, ilgili bölümde şöyle deniyor: qui commovet terram de loco suo, et columnae eius concutiuntur" yani türkçesiyle "tanrı ki, dünyayı yerinden oynatır; kolonlarını titretir."

    daha sonra copernicus ironik bir biçimde heliocentric sistemi önerdiği de revolutionibus orbium coelestium adlı eserinin ii. kitabının giriş bölümünün son kısmını geocentric sistemi öneren alimlerin karşılaştığına benzer bir şekilde farklı bir görünüm olmadığını bir şiirle aktarır. bu gerçekten de önemlidir; zira geocentric sisteme karşı heliocentric sistemi önermek demek, hıristiyanların geocentric sistemi asli kabullenme sebebi olarak "tüm yaratılmışların merkezinde insanın olması" gibi "tüm yaratılmış göksel cisimlerin de merkezinde dünya olmalıdır" düşüncesini yıkmaktır. bunu bilinçli de yapsanız, bilinçsiz de, hiç fark etmez. ışık bir kere odayı aydınlatmış demektir. ancak şöyle bir durum var ki, copernicus'un çabası ne olursa olsun yukarıda söz ettiğim bölümde kullandığı şiir aslında insanın baktığı yerden yaşamı ve göksel objeleri değerlendirdiğini, bunun da bilimsel gerçekleri tümüyle değilse de bir ölçüde değersiz kıldığını göstermektedir. insan, temelde gördüğünü ya da gördüğünü sandığı şeyleri anlamlandırmak ister. bakın copernicus ne diyor:

    qui terra vehimur, nobis sol lunaque transit,
    stellarumque vices redeunt, iterumque recedunt.

    yani

    dünya tarafından taşınan bizler için, güneş de geçer gider ay da,
    yıldızlardaki değişimler bir kendini gösterir, sonra bir kaybolur.

    geocentric veya heliocentric hiç fark etmez, insan anlamı içinden yüklüyor.
hesabın var mı? giriş yap