• nasıl ki birincisi, ikincisi, üçüncüsü olan filmler, şarkılar (the unforgiven, ismail) varsa foreman'ın da birincisi ve ikincisi vardır. aynı adam iki boksör. genç foreman ve yaşlı foreman.

    -1949 ocak ayında teksas'ta doğdu.

    -kardeşinin dediğine göre fakir değil faydılar. fakir kelimesi, içinde bulundukları yokluğu tanımlamak için çok zengindi. fakirin bir şeyleri olurdu; ama onların hiçbir şeyi yoktu. fakir değil fa o yüzden.

    -yedi çocuklu ailenin 5. çocuğuydu. houston'da bloody fifth denen fakir bir mahallede yaşıyorlardı. annesi bir kaç işte çalışmasına rağmen yetmiyordu. annesi bir gün eve geldiğinde obur ve aç george, annesinin elindeki hamburgere bakıyordu. ama hamburger 7 kişi içindi.

    -babası ise demiryollarında çalışan bir işçiydi. babası eve pek gelemiyordu ama jd foreman iyi bir adamdı. çocuklarını seviyordu; ama işi yüzünden evi sırtında demir yolu inşaatları nereye giderse oraya giden bir adamdı.

    -george ve tüm kardeşleri neredeyse sadece anneleri tarafından büyütülmüştü. annesinin tüm bu eforunu gören george "annem için hayatı kolaylaştırmaktan başka isteğim yok." derdi.

    -suç oranının yüksek olduğu bu fakir mahallede george için yapacak pek şey yoktu; ama kiliseye gitmekten hoşlanıyordu. bu ilgisi bütün hayatına etki edecekti.

    -kendisine örnek aldığı, idolü olarak gördüğü kişi jim brown'du. iyi bir amerikan futbolu oyuncusu... george için başka bir ilgi alanıydı bu.

    -kolej takımında futbol oynamaya başladı. iyi bir amerikan futbolcusu ve kötü bir öğrenciydi. dersleri pas geçişi okuldan atılmasıyla dolayısıyla futbol takımından da atılmasıyla sonuçlandı. artık hayata dair bir beklentisi kalmamıştı.

    -hayatta amacı kalmayan george için sokaklarda daha fazla geçirdiği zaman siciline bolca hırsızlık, çete kavgası, sarhoş olup insanların üstüne saldırma gibi suçlar ekledi. george git gide daha kötüye gidiyordu. artık görsek yolumuzu değiştireceğimiz bir adama dönüşmüştü.

    -dönemin amerikan başkanı lyndon johnson "harika bir toplum oluşturacağız.." dedi. televizyonda bu reform projesinin reklamları dönmeye başladı. yeni bir hayat, yeni fırsatlar... bu reklamları izleyen kişilerin içinde genç bir çocuk vardı. uzun boylu, serseri, hırsız... bu fırsattan yararlanmak adına gitti kaydoldu. kendisiyle beraber arkadaşları da...

    -hayatında ilk kez bloody fifth'in dışına çıktı. oregon'a ağaçlar arasındaki mesleki eğitim kampına gitti. 6 ay sonra ise california'ya elektronik eğitimi almaya gitti. burada mesleki eğitimin yanında okul gibi ders de görüyorlardı. george için ikinci bir şans, okula dönme fırsatı. mesleki eğitimler devam ediyordu; ama george orada da kavga çıkarıyor, insanları hırpalıyordu.

    -o sırada bir koç tarafından farkedildi. bazı çocuklar ilgi çekmek için sorun çıkartır dururdu. george de öyleydi. doc broadus yani koç, bu çocuğa bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyordu. eldivenlerini taktı. henüz 16 yaşındaki bu çocuğa boks öğretmeye başladı. ama george orada fazla kalmadı. iş bulmak için yeniden houston'a döndü.

    -ama iş yoktu. genç bir zenci için iş bulmak o kadar da kolay değildi. amaçsızlık george'yi yeniden sokaklara ve suça doğru itti.

    -doc broadus ona yeniden ulaştı. onu ringe döndürmek istedi. george'ye olimpiyatlardan ve altın madalyadan bahsetti. muhammad ali ve joe frazier gibi örneklerle altın madalyanın insana getirebileceklerinden bahsetti. 18 yaşındaki george, doc tarafından yeniden ringe çekildi. george için yeni bir amaç vardı: altın madalya...

    -1968 yılında bir düzine maç yaptı ve hepsini kazandı george. epey parlak bir boksör gibi duruyordu.

    -1968 olimpiyatlarına gelecek vaad eden 19 yaşında bir genç olarak katıldı; ama bu sırada ülkesinde her şey karışıyordu. martin luther king jr., john f kennedy gibi kişiler birer birer suikaste kurban gidiyordu. siyahiler isyandaydı. yumruklarını havaya kaldırıyorlardı ve bu isyanlarının bir simgesi olmuştu. black panthers topluluğu zenci atletlerden bu selamı vermeleri beklentisi içindeydi. bu selamı veren atletler olimpiyatlardan men edilmişti. (bkz: #5220904)

    -olimpiyat finalinden george foreman ve sovyet boksör ionnas karşı karşıya geldi. ionnas tecrübeli ve tehlikeli bir boksördü. ama george sanki eldivenlerinin içine beton dökülmüş gibi vuruyordu. maç durdurulmak zorunda kalındı. ionnas devam edemedi. george altın madalyayı aldı. herkes yumruğunu kaldırıp kaldırmayacağını bekliyordu. george elini kaldırdı ama elinde bir şey vardı.

    -eve döndüğünde kimisi onu ihanetle suçladı, kimisi onu takdir etti. (daha sonra detayını ekleyeceğim.) uncle tom bile dendi kendisine.

    -olimpiyatları saymazsak 18 maçının 16sını kazandı. 1969 yılında profesyonel olma kararı aldı. efsanevi boksör sonny liston'un da dikkatini çekmişti ve liston'un antrenman boksörü oldu.

    -sonny liston oldukça korkulan, tehlikeli ve atletik bir boksördü. ifadesiz yüzüyle, sert yumruklarıyla george foreman'a örnek olmuştu. foreman aslında güleç bir insandı; ama liston'dan öğrendiklerinden sonra yüzüne o pitbullu andıran surat ifadesi oturmuştu.

    -foreman hiç olmadığı kadar disiplinliydi. kadından, alkolden kendisini bokstan alıkoyabilecek her şeyden uzaktı. ilk eşiyle çıkmaya başlamıştı; ama onunla gizli gizli görüşüyordu. o korkutucu görüntüsünün aksine iğneden korkan, oldukça kibar ve şakacı bir insandı.

    -foreman'ı korkutucu yapan şey takındığı yüz ifadesinden çok maçlarda yaptıklarıydı. ardı ardına gelen sert nakavtlar, bir biri ardına yere düşen rakipler, alışılmışın dışındaki yumruk stili ve etkisini ekran başında hissettiren kroşeleri, aparkatları ve direkleri... foreman ağır bir yük treni gibiydi; vurduğunda ayağa kalkmak imkansızdı.

    -37 maç, 37 galibiyet/34'ü nakavt

    -joe frazier. 1973. ünvan maçı. bütün gazeteciler, yorumcular ve hatta foreman'ın kendisi bile aynı şeyi düşünüyordu. frazier'in sol kroşesinden foreman'ın kurtulma şansı yoktu. joe smoking frazier. lokomotif gibi tüterek rakiplerinin üstüne geliyor; iplerde kroşelerle bütün iç organlarının yerlerini değiştiriyordu. 15. roundda havaya zıplamış muhammad ali'yi sol kroşesiyle yakalamış ve muhammad ali'yi dize getirmişti. maç günü frazier ilk kez çocuğunu maça getirdi. hem izleyenler, hem frazier için korku filmi gibi bir maç oldu. foreman'ın her yumruğunda sarsıntı geçiren, ayakları yerden kesilip havaya uçan, iplerden seken, çenesi ense köküyle buluşan frazier iki roundda altı kez yere düştü. 24 yaşında genç ve sert bir boksör dünya şampiyonu olmuştu: george foreman.

    -bir hamburgerin 7'de birini yiyebilen foreman artık zengindi. kardeşini koleje yollamış, egzotik hayvanlar satın almış, bir sürü arabayı altına çekmişti.

    -rakiplerini ardı ardına yere sermeye devam etti. muhammad ali'nin çenesini kıran ken norton'u sinek gibi ezmişti. kimse bu adamın inanılmaz yumruk gücünün karşısında duramıyordu.

    -bu sırada 90 küsür kilo ağırlığında olup 60 kilo hızında hareket eden, parmak uçlarında yere değmeden ringde süzülen, sert olmayan ama inanılmaz seri olan yumruklara sahip, epey çok konuşan bir boksör şampiyonluğu istiyordu. yedi yıl önce elinden alınan ve sürekli peşinden koştuğu ağırsiklet kemeri için çırpınan, epey kibirli, çok konuşan ama inanılmaz bir yetenek sahibi muhammad ali. bu maç foreman'ı zaire yollarına düşürdü. foreman için afrikaya gitmek bir nevi köklerine geri dönmek demekti.

    -bu maç 32 yaşındaki eski şampiyon ve 24 yaşındaki yeni şampiyon arasındaydı. muhammad ali her zaman çok konuşuyordu. zaire'de halkla iç içeydi. zenciliğini sürekli vurguluyordu. foreman'la dalga geçiyor, basınla birlikte yaptığı antrenmanlarda şov yapıyordu. zaire sokaklarında koşuyor, konserlerde dans ediyor ve halkın kahramanı oluyordu. diğer yanda foreman etrafında muhabirler dahil kimseyi tutmuyor, kimseye güvenmiyor ve yalnız ekibiyle birlikte antrenman yapıyordu. halkla iletişimi yoktu ve halkın gözünde ali kahraman, foreman ise düşmandı. foreman kazanacağına tamamen emindi. ali ise foreman'ın çok yavaş olduğunu ve foreman'ı rahat bir şekilde döveceğini söylüyordu. ama şöyle bir gerçek vardı foreman ali'yi yeneceğine kesinlikle emindi, ali ise foreman'dan korkuyordu. sadece ali değil, antrenörü, arkadaşları, hayranları... herkes aynı şeyi söylüyordu "frazier o ringe çıktığında yenilecekti, ali ise ölecek..." ali ve foreman aynı salonda farklı saatlerde çalışıyordu. antrenörü ali'yi foreman çıktıktan hemen sonra almıyordu salona. çünkü antrenörü korkmuştu ve ali de korksun istemiyordu. foreman kum torbalarında çukurlar açıyordu. torbaların kendine gelmesi için bir saat beklemek gerekiyordu.

    -maç günü. rumble in the jungle. ali ringe doğru yürürken kolunu havaya kaldırıyordu ve bütün halk "ali bumaye" diye bağırıyordu. ali bunu duymak istiyordu çünkü yüzünden okunduğu üzere ali korkmuştu. foreman ringe gelirken tezahürat yoktu. ifadesiz yüzüyle hızlıca koşarak geldi ringe foreman. köşelerine gittiler ve gong çaldı. ali hiçbir boksörün cesaret edemediği şekilde bir sağ direkle foreman'a doğru saldırdı. dediği gibi başlamıştı dans ediyordu; ama çok uzun sürmedi. foreman ringi ona dar edip iplere yaslamıştı ali'yi. ali'nin her yumruğu için foreman altı yumruk atıyordu. o alışılmadık stiliyle ali'nin iç organlarını çalkalıyor, kafasına vurduğunda ali'nin gözleri ifadesizleşiyordu. ilk round bitip köşelerine gittiklerinde ali'nin yüzünde dehşet ifadesi vardı. frazier ile çekilen korku filminin ikincisi çıkmıştı. ağır ve cüsseli bir aslan hızlıbir ceylana saldırıp onu paramparça ediyordu. ikinci, üçüncü, dördüncü round da çok farklı olmadı. iplere yaslanıp, kafasını geri çeken bir ali ve freni boşalmış bir kamyon gibi üstüne gelen foreman. beşinci roundun sonlarında ali iplerden kurtulup bir kombo çıkardı; ama foreman'ı düşüremedi. foreman kandırıldığını o an anlamıştı. ali rope a dope taktiğiyle iplerde dinleniyor ve foreman'ın bütün enerjisini sömürüyordu. foreman bir an önce ali'yi düşürmeliydi. altıncı, yedinci round da çok farklı geçmedi. sekizinci roundun son saniyeleri. ali sırtını iplerden kurtardı. ardı ardına yumruklar foreman'a nefes almaya fırsat vermeyecek şekilde foreman'ın yüzünde patladı. foreman ilk kes yere düşüyordu, ali son bir yumruk için kolunu kaldırdı ama o yumruk hiçbir zaman foreman'ın yüzünde patlamadı. nakavt. herkes ringe koşuyordu. ali bütün dünyayı şoka uğratmıştı. ringde insanlar ali'ye sarılıyordu. ali ise yine kibirli konuşmalarından birini yapıyordu.

    -kendi odasında kazandığını zanneden ve artık aklını yavaş yavaş kaçırmaya başlayan foreman vardı. "ben şampiyonum!" diyordu. o günden sonra yoğun depresyon, uyuyamama, hayatında yeniden amacını kaybetme gibi sorunlar başlıyordu. her yerde ali'yi istiyorum diye bağırıyordu. kemeri yeniden istiyordu. bu sırada gerçek babasının jd foreman olmadığını öğrendi ve gerçek babasıyla tanıştı. iki yıl gibi kısa bir süre beraber olaildiler; ama jd foreman'daki sıcaklığı biyolojik babasında bulamadı. bu sırada hayatında beş belki de daha fazla kadın vardı. şimdiden beş çocuğu olmuştu. bir yandan da eşiyle boşanmıştı.

    -bu sırada jimmy young ile karşılaştı. foreman için kolay bir maçtı. ama artık aklını yitiriyordu, umarsızca saldırmasının sonucunda maçı kaybetti. kaybetmeyi hazmedemiyordu, soyunma odasında "ellerim kanıyor" diye bağırdı. bir an için öldüğünü gördüğünü söyledi. tanrıyı duyduğunu söyleyip duruyordu. hastaneye kaldırıldı, yüksek ateş olduğu söylendi. söylediğine göre ölmüştü ve yeniden tertemiz doğmuştu. isa gibi kanamıştı. george boks eldivenlerini bir kenara koydu ve aline incili aldı. 28 yaşındaydı ve artık boks onun için bitmişti. kendisine tanrının yolu dediği yeni bir yol seçti. sakalını uzattı, görünüşünü de değiştirdi. ailesi buna anlam veremiyordu ve delirdiğini düşünüyordu. çevresindeki herkes ağlıyordu. george ise elinde incil her yeri geziyordu. vaaz verip duruyordu. hapishaneleri, radyo programlarını gezdi. hatta kendi kilisesini bile kurdu. 10 yıl sonra papazlık ünvanı bile aldı. çok kilo almıştı, kimse boksör olduğuna inanmazdı. kadınlardan da vazgeçmemişti. çocuklarının eski bakıcısıyla evlendi. 5 çocuk da ondan yaptı. bütün çocukların adı george'ydi. kızlarının adı ise georgetta gibi george varyasyonlarıydı. amacı çocuklarına herkesin eşit olduğunu anlatmakmış. eğer birinin başına bir şey gelirse hepsinin başına gelmiş olacaktı, eğer biri yardıma ihtiyaç duyarsa hepsi ihtiyaç duymuş olacaktı.

    -bir yandan da zamanında kendisi gibi gelecekten ümidini kesmiş gençler için george foreman kompleksini açtı. bir sürü fitness ekipmanı aldı. kum torbaları ve ring kuruldu. boks onu kurtardığı gibi birçok çocuğu kurtaracaktı. basket sahası bile vardı komplekste ve tamamen hayrına çalışıyordu. ama bu bir soruna sebep oldu: para. artık para suyunu çekiyordu. george artık para kazanmanın bir yolunu bulmalıydı. yaşı artık 38'e gelmişti; ama aklında yaşına pek uymayan bir fikir vardı: boksa geri dönmek.

    -bu kadar uzun bir aradan sonra kimse boksa dönüp başarılı olamamıştı. fazlasıyla kondüsyon ve güç gerektiren bu sporda yaş önemliydi. artık eski görüntüsünden eser yoktu. insanlar kilolarıyla dalga geçiyordu. ayrıca yaşlıydı da. federasyon birçok test istedi kendisinden. hepsini geçti. foreman 38 yaşında yeniden boksördü; yani george foreman 2 ringlerdeydi.

    -1987'de yeniden ringteydi ve uyduruk bir boksörü hacamat etti. bir yandan medya george ile dalga geçiyordu. şişmandı, 10 yıl ara vermişti ve kimse böyle bir geri dönüş yapamazdı. ama george bunu avantaja çevirdi. reklamlarda oynadı. koşarken hamburger yediği, kendisiyle dalga geçilen konuları (çoğunlukla iştahı) kullandığı reklamlar. şimdiden para kazanmaya başlamıştı.

    -1994'te insanlar dalga geçmeyi bıraktı. ali ile yaptığı o ünvan maçından yaklaşık 20 yıl sonrasıydı. george ünvan için ringteydi. 45 yaşında şişman, yavaş ama yumrukları hala beton gibi, freni boşalmış kamyon gibi, hızla gelen yük treni gibi olan george 26 yaşındaki michael moorer ile karşı karşıyaydı. george ağır yumruklar yedi, sarsıldı, dizleri titredi; ama tank gibiydi ve düşmedi. bir sağ direkle moorer'i yere serdi. kimsenin ihtimal vermediği şey olmuştu. george yeniden dünya şampiyonuydu.

    -boksa devam etti. titanların çarpışması diyebileceğimiz holyfield-foreman maçı gibi inanılmaz maçlara imza attı. annesi ölene kadar boks yaptı. annesi öldüğünde ise boksu bıraktı. annesi onu ringte görmeye dayanamıyordu. ama işin enteresan yanı george için en büyük motivasyon annesiydi. "annem için boks yapıyordum, o yoksa boksun da bir anlamı yok." dedi ve boksu bıraktı. bir daha asla dövüşmeyeceğim dedi.

    -devamında ise george ürettiği ızgara ile inanılmaz bir servete ulaştı. ızgaradan kazandığı para bokstan kazandığından çok daha fazlaydı. başarılı bir iş adamıydı ve multimilyonerdi. hbo'da boks yorumculuğu yaptı. fitness yazarlığı yaptı, bir sürü ürünün reklamında oynadı. otobiyografisi best seller oldu.

    -george foreman sadece hayatının başladığı ve son olarak geldiği noktayla değil; o iki nokta arasında yaşadıklarıyla, geçirdiği binbir türlü değişimle hem inanılmaz bir adam hem de sıradışı bir boksördü. cılız bir çocuktan vahşi bir boksöre, vahşi bir boksörden tombul ve güleç bir papaza, güleç bir papazdan demir yumruklu bir titana, demir yumruklu bir titandan şişman bir iş adamına uzanan hikayesiyle inanılmaz bir adam: george foreman

    (bkz: joe frazier/@ucuz pringles)
    (bkz: joe louis/@ucuz pringles)

    edit: dengesiz genc adam uyardı, ilk kez 28 yaşında boksu bırakmış (31 yaşında yazmıştım; düzelttim)
  • 30 ekim 1974 yılında muhammed ali ile yaptığı nakavt ile kaybeden boksör. nakavt olduğu 8. roundun ilk bölümünde ali'yi bir köşeye sıkıştırmış yumruk üzerine yumruk sallamış, daha sonra hakem ikisini ortaya çektikten sonra ali bu sefer tam tersi köşeye gidip yerleşmiş ve foreman beyin amaçsız yumrukları altında dinlenmiş ve nefesini toplamıştır. roundun bitmesine 20 saniye kala ali'nin ilk sağ kroşesini yiyip gardını düşürmüş ve sonra bir sağ kroşe daha yemiştir. işte o anda roundun tamamı boyunca köşede dinlenen ali bir anda etrafında dönmüş, 2 adım geri gitmiş ve foreman'ın suratına sırası ile sağ, sol, sağ, sol ve sağ olmak üzere 5 adet balyozu inci gibi dizmiş ve rakibini nakavt etmiştir.

    sırf bu maçın 8. roundundaki ali portresi bile kendisinin dehasını gözler önüne sermektedir. bir de maçtan sonra ali'nin söylediklerini yazalım.

    -sana söyledim! sana söyledim! sana ve kritik yapanların hepsine söyledim. ben gelmiş geçmiş en büyüğüm. dinle! ben sana bugün hala tüm zamanların en büyüğü olduğumu gösterdim! ben en az 50 yaşıma gelinceye kadar sakın bir daha beni yenebileceğini, benim yenileceğimi söyleme. ancak o zaman beni yenebilirsin.

    bugün dans etmedim. dans etmedim çünkü bir nedenim vardı. onun bütün gücünü kaybetmesini istedim. her zaman söyledim yumrukları beş para etmez, düzgün yumruk vuramaz, hanım evladı* gibi yumrukları var, bol bol ıskalıyor. daha dansetmeye bile başlamadım. kesinlikle benim bacaklarımın bittiğini söyleyemezsin, çünkü ben bilerek iplerde kaldım. iplerde kaldığım zaman istedim ki sen benim kötü olduğumu sanasın. ben bütün boksörlere diyorum ki bunu boks sayfanıza yazın, iplerde kalmak ağır siklet boksunda güzel bir şeydir, özellikle rakibinin en iyi yumruğunu atmana izin verdiğinde ve aslında onun sana zarar veremediğinden emin olduğunda. bugün george'a 2 round boyunca beni yumruklama imkanı verdim ama sonunda eline hiç bir şey geçmedi. yoruldu, morali bozuldu ve performansı düştü. bir daha dövüşecek miyim bilmiyorum. sanırım artık emekli olacağım.

    - * maçtan önce george foreman'a ne dedin?

    -ona hiçbir gücü olmadığını söyledim. köşelerdeyken, ona en iyi yumruğunu atmasını söyledim. ona iplere gittiğimi söyledim. o bana güçlü olduğunu söyledi. peki ben ondan güçlü görünmüyor muyum!?

    - peki muhammed söyle bana lütfen neden sen iplerde sıkıştığında sana iyi yumruklar atıp zarar veremedi

    -çünkü kendimi korudum, kafamı geride tuttum ve benim içimde yumruklardan nasıl kaçabileceğimi gösteren bir radar var. sizlere söylemedim mi ben bunu daha önce! özellikle amerikadaki siyah radyo istasyonlarına lafım. kelebek gibi uçacağım ve arı gibi sokacağım dedim. ben gördüğüm sürece onun yumrukları bana vuramaz. işte bu oldu.

    ayrıca daha önce bahsedilen george foreman marka ızgaralar da 5 para etmez. aldığımın 3. haftasında attım çöpe. hırsımı almak için de emule'de arayıp buldum ali'nin kendisini patakladığı maçı. ızgaradaki etlerin yağlarını bilemem ama içimin yağları eridi maçı izleyip üzerine de ali'nin söylediklerini duyunca. oh olsun sana şişko foreman. ali'nin attığı her yumruğa helal olsun. adam gibi ızgaralar yap bundan sonra. ehehehehe
  • 73'te agir siklet dunya sampiyonu unvanini joe frazier i devirip almis, hayatinin zirvesini yaptiktan sadece bir yil sonra, taze sampiyonlugunun tadini doya doya cikaramadan, '74 de zaire'de hem unvanini hem de neredeyse hayatini ringde birakmis, 1994'deki inanilmaz donusune ragmen, hic bir zaman mutlulugu yakayamamis, incelenmesi gereken bir sahsiyet.

    frazier i indirip title i aldiktan sonra, muhammed ali ile karsilasmasi kacinilmaz olmakla beraber, hem ali den daha iyi oldugunu dusunuyor, hem de unvani birakacagini tahmin etmiyordu. lakin macin zaire'de olmasi basli basina bir kabusdu foreman icin. tum ulke ali'ye tapiyor, onu kendilerinden goruyorken, renkdas ve irkdas olmalarina ragmen, foreman adeta isgalci bir beyaz adam muamelesi goruyordu. "ali bumaye" yani "ali oldur onu" diye bagiran kalabaliklara maruz kalmak her halde bir afrikali icin cok aci olsa gerek.

    maca hic de fena baslamayacakti foreman. ali yi 7 round boyunca hirpalayacak, kelebek gibi ucup ari gibi sokan ali nin esamesi okunmayacakti. taaki 8. round a kadar... 7. round da iplere sikistirdigi ali ye, kamyonla yumruk atmasina ragmen, ali nin aci ceker gibi bir hali yoktu. gong calip da 7. roundun bittigini duyurdugunda. ali kendisine yaklasip, " i made it, i made it" diyecekti. foreman in jetonu cok gec dusmustu. 7. round boyunca ali, hem boy avantaji hem de gucunun farkinda oldugu foreman'i iplere dayanip dayanip, "aciz pozisyona dusmus boksor" rolu calarak fena halde yormustu. foreman mevzuyu anladiginda is isten gecmisti cunku tum kondisyonunu sonuna kadar harcamasindan mutevellit, off durumundan on moduna gecen ali nin neler yapabilecegini biliyordu. yine de 8. round da bildigini okuyacak, alinin bekledigi ilk boslugu verdiginde , kendisi icin mac ve kariyeri, guzel bir komboyla bitecekti.

    kafasinda bu maci belki de binlerce kez yasayan foreman, boksa 3 sene daha duse kalka devam edecek ve 77'de emekli olacakti. derken 87' de sadece, aliyle yaptigi meshur macin, dusmus elemani olarak hatirlanan foreman, aktif boksa geri donecekti. 10 yil got gobek baglayan biri icin inanilmasi guc bir come-back ti bu. 94 de belki de baska hic kimsenin basaramayacagi bir ruyayi gerceklestirecek, mutevazi zaire'de biraktigi kemeri, sasali las vegas in pariltili ringinde, hem de 45 yasinda geri alacakti.

    gercekten dramatik, insana ait, tanrisallasmamis bir hayat onunki. ali gibi bir supermen degildi, cok sevilmedi, ikon olmadi, olamadi. ama 74 de yasadigi depremin yikintilarini hayati boyunca sirtinda tasidi. 45 yasinda sampiyon olmasina, bir daha hic bir insanoglunun beceremeyecegi bir geri donusu yapmasina ragmen, insanlarin kalbinde ozel bir yeri olamayacagini biliyordu. looser olarak anilan bir winner di . o bunu " kendim icin yapiyorum, insanlarin ne dusunduklerini artik umursamiyorum" hissiyati ile yaptigina inandirsa bile, aslinda sevilmek icin, unutulmamak icin yaptigina inaniyorum ben. zaten kendisinin su sozleri de bunu gayet net anlatiyor sanirim :

    "kimsenin beni bir daha kaale alacagini dusunmedim... iyi boksordum, iyi dovusmustum ama hic bir zaman adim hatirlanmadi... sanirim tek bir yolu vardi dikkate alinmam icin...olmeliydim. hayatim bir sedyede son bulursa, belki bir kez defa icin bile olsa hatirlanirdim"
  • hollyfield ile karşılaştıklarında kendisi 42 yaşındayken evander hollyfield 28 yaşındaydı.

    hollyfield ringde hoplayıp zıplıyor ve sol direkleri ile foreman'ı sinek gibi ısırıyordu.
    ilk round böyle geçti. ama ikinci roundun bitimine 1 dakika 15 saniye kala foreman'dan yediği sol kroşe ile karşısında kimin olduğunu anladı. rakibi, joe frazier'ı 2 round boyunca yerden yere vuran bir dövüşçüydü. hollyfield, aldığı o tek sol kroşenin etkisi ile neredeyse ikinci roundun sonuna kadar stun kaldı.

    üçüncü roundun son saniyelerinde foreman, kendisinden 14 yaş küçük ve kariyerinin zirvesinde olan hollyfield'dan arka arkaya 2 sol kroşe aldı, sendeledi, kısa süre stun kaldı ama yıkılmadı. hollyfield'ın moralini bozmak için ayakta kalıyor gibiydi; ama ayaktaydı.

    dördüncü roundun sonunda durum berabere idi.

    beşinci roundda foreman yakın mesafeden attığı o meşhur aparkatlarından bolca salladı. yerini bulan aparkatlardan biri hollyfield'a bir aydınlanma anı yaşatmış olmalı ki ardarda yumruk almaya başladı. ama hollyfield da yıkılmadı.

    yedinci round! en başında foreman'ın muazzam sağ kroşesini alan hollyfield'ın devrilmekten zor kurtulması ve ilerleyen saniyelerde aldığı onca kombine yumruğa rağmen yıkılmayan bir foreman ile boks tarihine geçecek bir round.

    sekizci roundun sonunda, aradaki 14 yaşa rağmen, durum yine berabere idi.

    dokuzuncu roundun son 10 saniyesi şüphesiz ki foreman için 10 dakikadan daha uzun sürmüştür. çünkü bütün bu 10 saniye serselemiş vaziyette yumruk aldı. bu kez kurtulması oldukça güç olmasına rağmen zil sayesinde kurtuldu.

    onuncu roundun sonunda hollyfield 96-94 öndeydi. maç boyunca ilk öne geçişi idi ve bu durumu maç sonuna kadar korudu. onbirinci roundda alçak vuruş nedeniyle 1 puanı silinen foreman maç sonunda 111 puan toplarken, hollyfield 116 puanla galip gelmişti.

    foreman yenilmişti.
    ama yıkılmamıştı.
  • 45 yaşında safi tecrübe olarak 26 yaşındaki michael moorer'ı 10. roundda knockout ederek ağır siklet ünvanını tekrar aldı.

    10 çocuk babası. bunlardan 5 erkeğin adı kendi gibi george. diğer 5 tanesinde kız olanlardan birinin adı da georgetta.

    sanırım fena halde unutulma korkusu yaşamış.

    (bkz: ben giderim adım kalır)
  • boksun altın yıllarından yadigar en önemli isimlerden biri george foreman.

    zaire'de, rumble in the jungle diye anılan gecede ali'ye kaybettiği maç dolayısıyla hep bir gölge altında anılır ismi, doğrudur.

    lakin yenilgisi bile sarsıcı olmuştur. her ne kadar ali maç boyunca "tüm yapabildiğin bu kadar mı george? kız gibi vuruyorsun" diye onu kızdırsa da ve maçtan sonra "gözlerim gördüğü sürece o bana vuramaz" gibi açıklamalar yapsa da foreman'ın o gece attığı yumruklardan birçoğu çok sağlam boksörleri bile yere serebilecek yumruklardı. ali'ye maçı getiren olağanın çok üzerindeki dayanıklılığıdır. ki eminim o maçtan sonra birkaç hafta idrar yerine kan yapmıştır özellikle böbreklerine aldığı yumruklar nedeniyle.

    ali'nin hızı, dayanıklılığı ve tekniği onu diğer boksörlerden ayırıyor. foreman ve frazier gibi isimlerin şanssızlığı biraz da bundan. frazier da kendine has ölümcül sol kroşesi ile ünlüydü örneğin.

    foreman'ı ise bir boğaya benzetebiliriz. çalışmasına ve rakiplerin özellikle vücuduna çalıştığı yumruklara dikkat edin. bu adam bir kaya parçasını bile yumruklarıyla ufalayabilir hissiyatı yaratacaktır.

    lakin iri fiziği ve çok kuvvetli yumrukları ali karşısında dezavantaja dönüştü, onu deviremediği her round biraz daha nefesini tüketti ve sonunda yenildi.

    hala o geceyle ilgili ali'ye saygısını ifade eden tweetler atıyor.

    unutulmaktan korkan, iyi kalpli bir görüntü çizen bir adam george foreman. bundan da öte olağanın ötesinde bir sporcu. 45 yaşında ağır sıklet boks şampiyonu olmak, üstelik bunu onca aranın ardından yapabilmek bile efsane olmaya yeter.

    ama "ah o zaire ve hollywoodvari sonu" bile diyemiyorsunuz onu seven biri olarak işte. çünkü öteki tarafta da ali gibi hem kişilik (olayın eğlence ve şov boyutuna katkısı açısından) hem sportif anlamda bir süperstar var. fraizer, foreman, ali.. bunlar isimleri unutulmayacak boksörler.

    yeri gelmişken bu muhteşem isimleri daha da büyüten olay o dönem tek bir boks federasyonu olmasıdır. en iyi boksörler muhakkak karşı karşıya gelirdi unvan için, tek bir ağır sıklet dünya şampiyonu olurdu. şimdi olduğu gibi 4-5 tane federasyon ve hepsinin birer tane ağır sıklet şampiyonu yoktu.
  • muhammad ali'ye yenildiği efsane maçı izledim de sadece muhammad ali'yle değil, seyirciyle ve hakemle de mücadele etmiş. hakem, muhammad ali rahatça yaslanabilsin diye ringin iplerini gevşetmiş, ötesi var mı? onu geçtim, maç sonunda geri saymayı bitirmeden maçı bitirmiş. hatta foreman bir röportajında buna değinmiş ama ilgi görmemiş tabi. dikkat edin, foreman tam ayaklanmaya başladığı anda 10'dan geriye birkaç saniye daha varken, hakem maçı bitiriyor ve muhammad ali'yi galip ilan ediyor.

    ah ulan foreman, çok fena üstüne oynamışlar! ne desen haklısın. ama olsun; o kadar aradan sonra, 40 yaşında yine şampiyon oldun ya, o bile yeter. namın yürüsün aslanım benim!
  • youtube'da evander holyfield ile maçını görüp dumura uğradığım dünya ağır siklet boks şampiyonu.

    bu arkadaş muhammed ali ile 1974 de zaire'deki efsanevi ünvan maçına çıkmış bir boksör. evande holyfield ise doksanların ikinci yarısında mike tyson'u haşat eden arkadaş.

    sen o iki devri nasıl uzun bir kariyerle birleştirdin şampiyon ya ?
  • 5 kasım 1994'te 45 yaşındayken kendisinden 19 yaş genç rakibi michael moorer'ı 10. raundda yere sererek, 20 sene önce muhammed ali'ye kaybettiği dünya ağırsiklet boks şampiyonluğunu tekrar alan büyük sporcu. aynı zamanda yazar ve rahiptir. spor sevdalılarına örnek olacak bir yaşantısı olmuştur.
  • beş çocuğuna da kendi ismi olan george adını koymuş ilginç boksör.
hesabın var mı? giriş yap