• konusundan dolayı ve fragmanlardan sonra hafif bir gerilim beklentisine girdiğim, ancak izlerken zırt pırt gözlerimin dolması vesilesi ile sanırım ben yanlış anlamışım dedirten yeni cnbce dizisi.
  • ilk bolumu pek acamayan dizi. halbuki fragmani ne kadar ciciydi. pek cok kisinin dusundugu gibi, muptelasi olunacak bir diziye benzemiyor. olsa olsa, bir hayaletin oykusu birden fazla bolume yayilir ya da ne bileyim her sezon sonunda melindanin yakininda olan bir kisinin olu oldugunu falan belirtirler gibime geliyor.

    (bkz: 6. hislilestiremediklerimizden misiniz)?
  • hüzünlü başlayıp mutlu sonla biten hayat hikayelerini seven izleyiciler için uygun bir dizi.

    dizinin hikayesi özetle şöyle:

    zamansız bir ölüm sonucu sevenlerinden ayrılan insanların, geride bıraktığı sevenlerine bir defa da olsa ulaşma çabası içinde melinda'yla irtibata geçmeleri. kimileri yakınlarıyla sohbet ediyor, kimileri bir not iletiyor.

    ölüler melinda'ya sürekli olarak görünmüyorlar, arada sırada gelebiliyorlar; dolayısıyla melinda'nın onlara yardım etmek için onların hayat hikayelerini araştırması, onların yakınlarına ulaşması gerekiyor. melinda bunu yaparken ölü kişinin hayat hikayesinin hüzünlü unsurları seyirciyi etkiliyor. ölü kişi, melinda aracılığıyla geride bıraktığı yakınlarıyla irtibata geçip öbür dünyaya tam olarak geçiş yapınca da dizi amacına ulaşıyor. seyirciyi önce hüzünlü havaya sokan hikaye, mutlu sona bağlanıyor. bu hikaye kurgusunu seven izleyiciler için başarılı bir dizi.

    konsepti kendilerine pek uygun bulmayan izleyiciler için ise kafa dağıtmak için izlenebilir bir dizi diyebilirim.
  • zaten sevmediğimiz sarah michelle gellar'a benzerliğiyle dikkatleri çeken başrol oyuncusunun ipiyi klişe olmuş arada kalmış ruhlar sunumuyla fragmanını hiç mi hiç beğenmediğimiz dizi. ilk bölümü de gayet boş çıktı. ha niye oturup seyrettik scofield abimizi getirmişler.*çok şey beklenmemesi gereken dizi.
  • gerilim olarak pazarlanmaya çalışılan, ama bu türle uzaktan yakından alakası bulunmadığı için hayal kırıklığına uğratan yapımlar zincirine eklenen yeni bir halka. jennifer love hewitt, hayaletler gibi karanlık şeylerle*uğraştığı halde modaya uygun elbiseleri, uygun şekilde makyaja bulanmış yüzü* ve yapılmış saçlarıyla goth hanım kızlarımıza yararlı mesajlar vermeye çalışıyormuş gibi geldi bana. bu mesaj, "güzellerim kapkara giyinmenin sonu yok, yakışıklı kocayı kapmanın yolu bakımlı olmakta. efendim, kocam kandan korktuğu halde ambulans görevlisi olacak ve fırtına varken dama çıkacak kadar salak mı? önemli değil ben de pek zeki sayılmam zaten, yakışıklı ve kaslı, daha ne?" olabilir ama bilemedim. oyunculuk açısından ise, "ben bu dizinin yapımcısıyım, yıldızıyım, oh kameraman elmacık kemiğimi bir de şu taraftan çeker misin o kadar para saydığım allık boşa gitmesin" çabasından öte pek bir şey sezemedim ne yazık ki. ruh dünyasında olanlar her gün cnn'de yayınlanıyormuş gibi informatif bir edayla yakın arkadaşını bilgilendirmesi ve yakın arkadaşının geri gelen bir ruhun yaptıklarını değil de sanki geçen hafta kaçırdığı paparazzi programını dinlermiş gibi davranması da "eeeh" dedirtecek cinstendi. evli ve çocuklu, ama buna rağmen kendisini ülkesi için feda etmiş kahraman, madalyalı amerikan askeri temasına ise hiç girmiyorum. vietnam savaşı'nda ölen bir askerin geri gelişini konu eden bir senaryo çok daha çarpıcı bir şekilde anlatılabilirdi. tabii askerin kaybolma efektinden anlıyoruz ki dizinin fazla bütçesi yok, dolayısıyla adam gibi bir senariste ve oyunculara güçleri yetmemiş ama iyi gerilim çekmek için gereken en önemli iki şeyin özen ve vizyon olduğunu da unutmamak gerek tabii. yani demek istediğim, ana karaktere karizmatik replik vereceğim çabasıyla "places aren't hunted. people are." dedirtip, korkunun ana unsurlarından birini hiçe sayarak dandik senaristler listesine epey üst sıralardan girenlerle ya da "orijinal olamadım bari marjinal olayım" edasıyla jenerik yapanlarla bu iş olmaz ama, hewitt ablamda bunu anlayacak kafa yoksa kaç yazar? neyse canım. belki ilerki bölümleri daha iyidir, ben de bu laflarımı yutmak zorunda kalırım.

    (ben böylesine dandik bir dizi için niçin yarım sayfa yazı yazdım? neyse, daha uyanamamışımdır, ondandır.)

    edit: heroes istiyoruz, jericho istiyoruz cnbc-e duy sesimi.
  • bu da charmed gibi makyajı bol, içi boş dizilerden biri gibi geldi bana. gerçi charmed da böle afili pufili efektler, yanar dönerli bişiler yapıyolar da salak salak seyrediyorum bazen.

    ilk bölüm itibariyle klavyelerimizden eleştiri oklarının yağdığı dizi. acımasız ekşi sözlük!
  • hislemsel etkileşimli paranormıl aktiviti. sıkıcı gibi geldi bana biraz. ikircikli tedirginlikleri var sanki, bilemiyorum. bir de japon korku sineması klişelerinden "ölü kişinin fondan fısst diye geçmesi, esas kızın farketmemesi ama irkilmesi" sahnesi gördüm ya, iyice soğudum. hoş değil.
    bi de hayaletlerin gölgeleri var. allah allah...
  • nasıl nip/tuck ın geleneksel sorusu "nerenizi beğenmiyorsunuz?" ise bu dizinin ki de "beni görebiliyor musun?" olacaktır sanırım.
  • ardından yıllar geçmesine rağmen hala "i see dead people" lafının popülerliğini koruması üzerine ulan ilk orjinal olmayan fikirle dizi yapan biz mi olacaz ki diye düşünen bir prodüktörün ortaya koyduğu sürükleyici olmaktan uzak dizi. başında olan ilgimi çekmedi ki sonunu merak edeyim...
hesabın var mı? giriş yap