• ergenekon iddianamesi ile gündeme gelen cmk kavramı.

    yeni ceza yargılama yasası (cmk) 58.maddede sözü edilmektedir.madde metni :

    "tanığa ilk önce sorulacak hususlar ve tanığın korunması
    madde 58. - (1) tanığa, ilk önce adı, soyadı, yaşı, işi ve yerleşim yeri, işyerinin veya geçici olarak oturduğu yerin adresi, varsa telefon numaraları sorulur. gerekirse tanıklığına ne dereceye kadar güvenilebileceği hakkında hâkimi aydınlatacak durumlara, özellikle şüpheli, sanık veya mağdur ile ilişkilerine dair sorular yöneltilir.
    (2) tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.
    (3) hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacaksa; hâkim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir. tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır. soru sorma hakkı saklıdır.
    (4) tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemler, ilgili kanunda düzenlenir.
    (5) ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri, ancak bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir."

    demektedir.

    bu maddenin gerekçesi ise :

    - maddede, tanıkların dinlenmesinde çok önemli dört husus yer almıştır:
    1. birinci fıkrada her tanığa özellikle sorulacak hususlar yer almaktadır: tanığa, her şeyden önce adı, soyadı, yaşı, işi ve yerleşim yeri, işyeri veya geçici olarak oturduğu yerin adresi, varsa telefon numarası özellikle sorulacaktır. bunlardan sonra, yine tanıklık konusuna geçilmeden önce şüpheli, sanık veya mağdur ile ilişkilerine dair sorular sorulacaktır. bu sorularla tanığın beyanına ne dereceye kadar güvenilebileceğinin belirlenmesine çalışılacaktır.
    2. ceza yargılaması süreçlerinde kanıtlanmış olan ve bu nedenle gözardı edilmeyecek gerçeklerden biri de kişilerin tanıklık etmekte gösterdikleri çekingenliktir. özellikle son zamanlarda suç işlemek amacı ile artan örgütlenmeler, giderek büyüyen kent rantlarını paylaştırmak için oluşturulan çeteler, suçun ve suçlunun izlenmesinde yeterince özenli ve etkili davranılmadığı yolundaki bir kısım medyadaki beyanlar, tanıklığın bir işe yaramayacağı doğrultusundaki olumsuz değerlendirmeler, "mafya" denilen suç şebekelerine ilişkin günlük haberler ve bunlara eklenebilecek diğer psikolojik etkenlerle kişiler tanıklık yapmada çekingenlik göstermekte ve hatta korkmaktadırlar. bu olumsuz etkilerin giderilmesi yolu, tanıkların güvenliklerinin eksiksiz sağlanmasıdır. bu nedenle gerek kendi gerek bir başka kişi örneğin, ailesi yönünden sakınca görülmesi hâlinde, tanığın adreslerini gizleyebilmesi için cumhuriyet savcısı, mahkeme başkanı veya hâkimin kendisine davetiyenin ulaşabileceği bir başka adresi göstermesine izin verebilmesi, ikinci fıkrada kabul edilmiştir.
    3. tanığın kimliğini açıklaması, kendisinin veya başka bir kişinin beden bütünlüğünü veya özgürlüğünü tehlikeye düşüreceği yolunda bir kuşkuya yol açıyorsa kimliğini açıklamadan kaçınabilmesine cumhuriyet savcısı, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından izin verilebilecektir. ancak tanığın, tanıklık ettiği olayları hangi neden ve vesile ile öğrenmiş bulunduğunu açıklaması zorunludur.
    böylece anlatımının gerçeğe uygunluk denetiminin yapılabilmesi ve sanığın da savunma olanaklarını uygun biçimde kullanabilmesi sağlanmış ve çıkarlar arasında denge gözetilmiş olmaktadır.
    4. tanığın dinlenilmesi sırasında kimliğinin açıklanması gerektiğinde, tanık hakkında hâkim kararıyla 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı terörle mücadele kanununun 20 nci maddesinde gösterilen "koruma tedbirleri" uygulanabilecektir. bu tedbirlere ancak tanığın kimliğinin açıklanmasının kendisi veya başkaları için ciddî bir tehlike oluşturması hâlinde başvurulabilecektir.
    getirilen düzenleme ile ceza yargılamasında özellikle "kovuşturma evresi"nde önemli bir yer tutan, "tanık beyan delili"nin daha kolay ve güvenli bir şekilde elde edilmesi amaçlanmıştır. gerçeğin ortaya çıkarılmasında beyanı ile katkıda bulunan tanığın devletçe korunması, hem anayasa, hem evrensel insan hakları normlarının gereğidir.
    5. tanığın kimliğine ilişkin bilgilerin tanıklık etmekle doğan veya varsayılan sakıncaların ortadan kalkmasına değin, dosyaya konulmayarak cumhuriyet savcılığında ve kovuşturma evresinde mahkemede saklanması ve engelin ortadan kalkması ile birlikte dosyaya konulması maddenin beşinci fıkrasının emri gereğidir."

    şeklindedir.

    ayrıca : (bkz: tanık koruma kanunu)
  • türkiye'de ilk yürürlüğe girişinde başarısız olmuş yasanın kurbanıdır.

    gizli tanık hukuk lüteratüründe tanığın gizliliği anlamına gelse de türk hukuk uygulayıcılarının elinde daha baştan patlamış bir yasadır. şöyle ki: ergenekon iddianamesiyle türkiye kamuoyunun tanıştığı bu kanundaki (digiturk izleyicileri law&order: ci'dan bilirler) gizlilik prensibi aleniyet olarak uygulanmıştır. türkiye'nin "di pietro"su olarak şişirilen savcı zekeriya öz, binbir zahmetle gizleme çabasında olduğu tanıklardan birinin adını, yanlışlıkla iddianame eklerinde yazmıştır. böylece kanun daha ilk uygulanışında duvara toslamakla kalmayıp gizlemese belki de hiç sorun olmayacak bir tanıklığa dikkat çekip, sonra da 'aha sizi bu ihbar etti' der gibi, adamı cumhuriyet tarihinin en canavarı ilan ettikleri örgütün önüne atmıştır.
  • ergenekon kapsamında kullanılacak tanıklardır. yapılacak uygulamada bu insanların isimleri gizlenecek, görüntüleri mozaiklenecek, sesleri değiştirilecek ve bu insanların ithamda bulunduğu kişilerden kendileri savunmaları istenecek. afedersiniz de dik kafalığın dik alasıdır bu uygulama. ben nereden bileceğim arkadaşım bu insanların beni tanıyıp ettiğini? tanımadığım bir insana karşı nasıl savunayım ben kendimi?

    ha şimdi "devlete güvenmiyo musun lan yarak kafalı? onların seçtiği insanlar bunlar" diyecek iq seviyesi beni fersah fersah aşan arkadaşlar da elbet çıkacaktır. ben üzmez yasası bir şeyi duyduktan sonra güvenmem bu devlete de onları seçenlere de.
  • tartışmaya çok açık tanık çeşidi... gizli sanıklarca kullanılabilir.
  • amerika'daki gibi bir "tanık koruma programı" sahibi olmadığımız için, mevcut düzende olması elzem tanık statüsüdür. aksi takdirde elinde silahı olan herkes alenen suç işler, mafyavari bir atmosferde etrafa seslenir, "bunu gören ya da duyan olmadı, yoksa yakarım!" hakkaten yakar da... bunların önüne geçmenin, organize suçlarla mücadele etmenin en etkili yollarından birisi gizli tanıklıktır. suçla ilgili kuvvetli delil yahut kanaat oluşmadığı sürece bir işe yaramaz gizli tanığın ifadesi, yalnızca medyada yer alır ve manipülasyon malzemesi olur. eğer ergenekon davasında (iddianamelere giren) tanık ifadelerine göre iş yapılsaydı, yalçın küçük şu anda içeride olurdu. hiçbir iddianamede de gizli tanık ifadeleri tek delil olarak gösterilmiyor...
  • bütün gizli tanıklar da cephanelerin nereye gömüldüğünü biliyor nasıl işse.
  • bir türlü kafama yatmayan kavramdır.
    siz bu ülkenin geçmişini, geleceğini ipotek altına alacak, bir sürü kurumu ve insanı töhmet altında bırakacak bir işe soyunun, bunu yaparken de suçlamaları yapan insanları öyle bir gizlilik perdesinin arkasına gizleyin ki, suçlanan kişi kendisini savunamasın bile... ne bileyim ben ikisi arasında başka bir mesele olmadığını, karı-kız meselesi, alacak-verecek meselesi bile olabilir, ya da bu gizli tanığın birinin sahibinin sesi olmadığını? ben bilmediğim gibi sanık sandalyesinde oturan da bilemez tabii...
    bazı arkadaşlar amerikan tanık koruma programını bunun bir örneği olarak vermiş, ama bizim filmlerden, dizilerden gördüğümüz orada tanık sıfatlı kişi çıkar mahkemede suçladığı adamla yüzleşir, ha, öncesinde koruma altına alınır, sonrasında adı, yüzü değiştirilir vb., o ayrı. yani bizdeki gibi el altından gitmez bu iş.
    bugün türkiye'de eline adı sanı bilinmeden hoşlanmadığı insanı yakacak bir fırsat geçse eline herşeyin altına imza atacak bir sürü insan var. düşündüm de ben de yapabiliri bir kaç kişi için bu işi, o kadar yani...
    yani kafama yatmıyor bu gizli tanık meselesi. hacıyatmaz gibi şerefsiz, ben yatırdıkça o kalkıyor.
  • "adam gizli tanık, ankara’da resmi ve siyasi temaslarda bulunmaya gelmiş!

    adam gizli tanık, aynı zamanda sanık!

    adam gizli tanık, sülalesinden 2 kişiyi daha getirmiş, onları da tanık yapmış!

    adam gizli tanık, iddianamenin içindeki tariflerden kim olduğu hemen ortaya çıkıyor.

    olacak şey mi? “gizli” sözcüğünün “g”si düşmüş “izli” mi olmuş yoksa ek gelmiş “gizemli” mi olmuş!"

    ___

    http://www.ilk-kursun.com/…zli-tanik-gizemli-tanik/

    ___

    (bkz: sadece gizli tanık ifadelerine dayanan iddianame)

    (bkz: kamu personelinin gizli tanık olması)

    (bkz: amirlerine kızıp gizli tanık olmuş)

    (bkz:böyle bir toplumda “gizli tanıklık” olmaz…)

    (bkz: gizli tanık borsası)

    ___

    "ismail ağa soruşturması kapsamında erzincan cumhuriyet başsavcısı ilhan cihaner'e ifade veren ö. b. 'nin eski erzurum özel yetkili savcısı osman şanal tarafından tehdit edildiğini söylediği öğrenildi. osmal şanal'a da ifade veren ö. b. serbest bırakılmasının ardından başsavcı ilhan cihaner'e giderek tehdit edildiğini anlatan bir ifade verdiği belirtildi.

    birgün gazetesinin haberine göre, 7 ocak 2010'da erzincan cumhuriyet başsavcısı ilhan cihaner, erzincan'daki ismail ağa cemaati soruşturması kapsamında ö.b. adlı bir kişinin ifadesini aldı. tanıklık yapan ö.b. ile arkadaşı erdal z. 1 gün sonra eski erzurum özel yetkili savcısı osman şanal'ın talimatıyla göz altına alındı. serbest bırakılan ö.b. ile erdal z. bir gün sonra tekrar göz altına alındı. 2 gün sonra serbest bırakılan ö.b'nin, başsavcı cihaner'in makamına giderek tehditle ifade değiştirdiği yönünde beyanda bulunduğu öğrenildi.

    serbest bırakılmasının ardından avukatıyla birlikte başsavcı cihaner'in makamına giden ö.b., başsavcı ilhan cihaner ile savcı hasan can faruk büyükarmutlu'ya ifade verdi.

    gizli tanık ö.b.'nin ifadesinde osman şanal'ın yaptığı baskı karşısında ifadesini değiştirmek zorunda kaldığını söyledi. ö.b. ifadesinde, şanal'ın 7 ocak'taki ifadesini okuduğunu, ifadeyi kabul etmesinin ardından yalan söylüyorsun diyerek kendisini azarladığını ve terörle mücadele şubesine götürülmesi yönünde talimat verdiğini anlattı. ö.b. ifadesinde osman şanal'a suçunun olmadığını, devlete yardımcı olmak istediğini, masum insanlara kötülük edilmesinin vicdanının kabul etmediğini söyledi.

    bu ifadeyi alan cihaner 14 ocak'ta adalet bakanlığı'na ve hsyk'ya yazı yollayarak komplo uyarısı yaptı. cihaner'in yazısında bu kişilerin 2 defa göz altına alınıp serbest bırakılmasının anlaşılamadığını söyledi. başsavcı cihaner yazısında, ya bir ifade değişikliği gündemde olduğunu, ya da komplo hazırlığında olanların tanıkların başvurusundan haberdar olduğuna dikkat çekti."
    ___

    http://www.ulusalkanal.com.tr/…tm&catid=49:guencel-

    ___

    (bkz: #18418250)

    ___

    ,"kurtuluş mümkün mü?
    gelelim tekrar yılmaz özdil’e.
    özdil özetle diyor ki; “erzincan başsavcısının içeri atılmasına vesile olan gizli tanıklar defalarca ve çeşitli biçimlerde bize ulaşmak istediler. her defasında savcılara gitmelerini söyledik, görüşmedik. sonra gördük ki, başka gazetelerde ’gizli’tanıkların boy boy açıklamaları var.”
    özdil’in çıkardığı sonuç da şu:
    “eğer hukuka inanmasaydık, gazeteciliğin sınırlarını bilmeseydik, tıpış tıpış kapımıza gelen ve hatta peşimizden koşan gizli tanıkların üstüne balıklama atlasaydık, şu anda yandaş medyanın manşetlerine ’ampül’gibi konmuştuk!”
    sevgili özdil, kendisinin ve uğur dündar’ın böylece “kurtulduğunu” (!) düşünüyor.
    bence yanılıyor.
    çünkü, hukuka inanmak iki taraflıdır. bizlerin inandığı gibi, karşımızdakilerin de inanması gerekir.
    allah göstermesin. diyelim ki, bu sözde “gizli tanıklar”, gittiler bir yerlere ve sizin dediklerinizin tersini anlattılar.
    o zaman ne olacak?
    hukuk kime inanacak? kendinizi nasıl anlatacaksınız? anlatmanız ne kadar süre, ne kadar ay ve belki de yıl alacak?
    bugün başına “iş” gelen meslektaşlarımız da bundan yakınmıyor mu?
    o yüzden, allah herkesi “hukuksuzluktan” korusun."

    ___

    http://www.ilk-kursun.com/…ugur-dundar-kurtuldu-mu/
hesabın var mı? giriş yap