• kepaze dizi. anca mtv'de (-16) ibaresi ile yayınlanırsa yerini bulur.
  • kurt'e yapmadığını bırakmayan (bkz: max adler)in blaine'in sevgilisi olarak döneceği dizi....ahhahahaha ay sinirim bozuldu şimdi kurt düşünsün! (gene gerzek gerzek aşk beşgenleri olacak yedici dediydi dersiniz)
  • --- spoiler ---

    rachel berry liseden mezun olur olmaz new york'a gelir, 1964'ten bu yana broadway'de hiç sahnelenmemiş funny girl'ün yeni prodüksiyonu yapılır, sıfır broadway geçmişi olan rachel bu müzikalin başrolüne seçilir, 5 sezondur hayatımın rolü dediği funny girl'den bir bölümde sıkılır rachel berry, hemen ülkenin en büyük tv kanallarından biri kendisini keşfeder, kötü bir audition deneyimi sonrasında ona özel proje geliştirmeye karar verirler. bu projeye atanan yazar başta über rezalet bir şey yazar, rachel'ın ufak bir müdahalesi sonrasında da mükemmel bir şey yazar. kanal da havada kapar.

    --- spoiler ---

    dizinin ismi glee değil "yürü ya kulum" olmalıymış. senaryosu her zaman katlanılmazdı ama new york'un güzelliğine rağmen 5. sezonda göçen reytingler artık ne hale geldiğini anlatıyor biraz. hani "loser"dı hani "underdog"du bunlar ya? böyle talih mi olur?
  • ilk sezonunu izledikten sonra yıllarca ara verip, son bir hafta içerisinde kalan bölümlerini de izleyerek 5. sezonun sonuna ulaştığım dizi.

    --- spoiler ---

    ne yazık ki, tüm sezonları arka arkaya izleyince, 3. sezon sonunda zirve yaptığı kanısına vardığım dizinin 4. sezondan itibaren ne kadar dramatik bir düşüş yaşadığı çok daha net görülüyor. dizi müzikal açıdan oldukça güzel işler çıkarmaya devam etse de, 4. sezondan itibaren hikaye o kadar dağınık ve kararsız hale geldi ki, izlerken senaryo ekibinin "3. sezondan sonrası" gibi bir kavramı son ana kadar hesaba katmadığı izlenimine kapıldım. öyle ki zaman zaman "ben bile daha iyisini yazardım." dediğim kısımlar ve hatta bölümler oldu.

    tabi bu arada diziye dahil ettikleri melissa benoist ve blake jenner gibi yetenekli oyuncular da ilk sezonun parodisi olmaya aday saçma sapan bir hikaye ve hatalı tercihler sebebiyle ziyan ediliyor. zira, marley rose karakterinin öne çıkarılan özelliği rachel berry ve queen fabray karakterlerinin aksine hırs değil masumiyet. dolayısıyla, marley rose ve hatunların efendi adam yerine piç tercihi hiç uyuşmuyor, kaldı ki jacob artist'in duruşu da piç tiplemesine hiç uymuyor. ayrıca ryder lynn karakteri diziyi yukarı çekebilecek potansiyele sahipken, anlamsız bir jake puckerman ısrarı ile hikayenin sündürülmesi insanı çileden çıkarıyor.

    5. sezon genelinde ise heather morris'in eksikliği müthiş hissediliyor. 13. bölüm ile final yapsa nispeten daha iyi noktada bitecekken, bir kez daha vites düşürerek devam ediyor. özellikle naya rivera'nın yer almadığı üç bölümde dizi iyice çekilmez hale geliyor. daha bunun bir de 13 bölümlük 6. sezonu olacak tabi. umarım hikayeyi az da olsa toparlayıp bitirirler.

    --- spoiler ---

    açılış jeneriği, lord tubbington ve brittany s. pierce'ın müthiş enerjisi ile dizide bıkmadan usanmadan zevkle izlemeye devam ettiğim yegane şey ise fondue for two.
  • bitebilir nitelikte bir dizi artık.
  • rachel berry karakterinin bencilliği, şımarıklığı, maymun iştahlılığı vallahi yetti dedirtti bana.
    bu dizideki rachel torpili ömrümü yedi.
    şöyle ki:

    --- spoiler ---

    1. tam 3 sezon boyunca yaptığı çirkeflikler bencillikler korkunçluklar özellikle mercedesin hakkını mütemadiyen yemesi herkesin malumu

    2. 3 sene boyunca brodway de broadway newyork da newyork, nyada da nyada diye başımızın etini yedi. hatta tatlış finn bi keresinde los angeles'a mı gitsek orda da oyuncu olursun diye fikrini beyan etme hatasında bulundu da ölümüne çemkirdi çocuğa (ölümüne deyince de olmadı rip cory. ) benim bütün hayallerim hayatım newyork da benim için broadwayden başkası yalan da falan filan.

    3. nyada seçmelerini sıçıp batırmasına rağmen kuskunç hırsı ve yapışkanlığıyla girdi. öyle bir nyada izledik ki arkadaş sanki hepsi yurttan sesler korosu üyesi bi tek rachel yetenekli. bütün ülke yeteneksizlikten kırılıyor da rachel bi nimet sanki.

    4. hayatımın rolü dediği fanny brice rolünü yine korkuçlu yapışkanlığıyla zorla kazandı. buraya kadar bütün hayallerini gerçekleştirdi. okulda hocalarına yaptığı artistlikleri çirkeflikleri saymıyorum. cassandra july rulezzz (o da bozdu sonradan gerçi)

    5. notları düşünce hocalarından azar yedi. daha birinci sınıfken verdiği cevap "üff bırakıcam ben bu okulu. bişey öğrenmiyorum ki. tek amacım broadwaydi benim gidiyorum ben paçozlar size göre fazla iyiyim ben" dedi.

    6. hayatının rolu, 3 yaşından beri hazırlandığı fanny brice dan iki gösteri sonra sıkıldı. oyuncu olcam beenn dedi nereye gitti. hooop yanlış duymadığınız los angeles'a. hani tatlışko finn gitsek mi acaba dediğinde çocuğun ağzına sıçtığı yer. len 5 sene kafamızı siktin broadway de broadway, barbara, funny girl diye nooldu cücük?? gidip yerleşseydin finnle oraya nolurdu?

    7. şimdi de imdb'de gördüğümüz üzere los angeles'ı da becerememiş ohio'a geri dönmüş. neden??? mckinleydeki glee club'ı devralıcakmış. bir çile bir işkence. kişilik karmaşası.
    --- spoiler ---

    not: nası bi glee klübüyse arkadaş hepsi konservatuarlara doluştu hepsi ünlü oldu bir kişi de çıkıp noluyo yeaa demedi. bi tek tina normal bir ivy league okula gitti. onu da 5 yıldır ezikliyolar zaten.

    öl rachel berry öl!

    imza: william mckinley highschool i hate rachel club founder.
  • 6.sezon promosu yayınlanmıştır. let it go'yu idina menzel'in fahri kızı rachel'dan pardon lea'dan dinlemek için sabırsızlanıyorum sevgili okur. promo

    not: lea let it go'yu söylüyor. daha güzel ne olabilir ki? ah bir de memory'yi söyleseydi.
  • youtube fenomeni transfer eden dizinin final sezonu 10 ocak'ta amerika yayınıyla aynı anda foxlife'ta gösterime girecek. ilk bölüm efsane olacakmış.

    http://www.ranini.tv/…leeye-youtubeden-transfer-var
  • bugün yeni bölümü yayınlandı sanırım.

    bu diziyi 1 ay civarı bir sürede binge-watching usulü tamamladım. 3. sezon sonuna kadar tempo sürekli yükseliyor ve gerçekten keyifle seyrediliyor. 3. sezon sonu oluşan yol ayrımında ise çok ağır sıçıyor dizi. gerçekten kimse 3. sezondan sonrasının gelmesini beklememiş ve 4.-5. sezon için resmen senaryo yazmamışlar, atlayıp zıplayıp şarkı söyleniyor sadece. karakterler hakkında yorumlarımı yapayım müsaadenizle.

    rachel berry: sinir bozucu buluyor olabilirsiniz. bu takdirde hatersınız ve rachel'ın star ışığını çekemiyorsunuz. rachel gibi sesi olan kaç tane insan gördünüz lan. ayrıca arada sırada toy hareketleri olsa da, birçok kereler egosunu aşıp karşısındaki kişiye ulaşabildi. bu özelliğini takdir ediyorum.

    finn hudson: biraz şapşal bir çocuktu, sesi de o kadar muhteşem değil ve sadece belli şarkılara gidiyordu. cory'nin ölümü içimi parçaladı yine de, demek ki güzel şeyler bırakmış.

    will schuester: sesi güzel, iyi dans ediyor, seksapel oyş. tam bir trophy husband harbiden. başlarda çok ideal insan olarak konumladılar, sonra nolduysa o karaktere de güvensizlikler/kompleksler atadılar.

    santana lopez: bence bu karıya çok tolerans gösteriliyor. bitch olmanın, şirret olmanın, saygısız olmanın artı değeri nedir ki? ayrıca sesi de baya iyi ama bir rachel ya da mercedes olamaz bence. üçüncü büyük beşiktaş ehe.

    mercedes jones: sesi iyi harbiden. soul söyleyen şişman zenci kız stereotipi?

    kurt hummel: bu eleman şişirilmiş bir balon. şarkı söylerken ağzına yarrak almış dişsiz dede gibi görünüyor. tiz seslere falan çıkabiliyor peki de, ses rengi hoş değil.

    blaine anderson: çok yetenekli, duygusal ve egosundan arınmış bir çocuk. çok seviyorum. kurt'ten daha iyisini hakediyor ve star ışığı da var kesinlikle.

    quinn fabray: en sevdiğim karakter. arada çok saçma sapan işler yapsa da, içten içe bir alfa olmasına rağmen asla rachel tarzı toyluklar yapmadı, birçok şeyi olgunlukla karşıladı. figüründen, bakışlarından, mimiklerinden asalet, feminenlik ve güç akıyor ve o dreamy tonlarını çok seviyorum. sesi katiyen rachel, santana ve mercedes'den daha kötü değil (bence), sadece daha zayıf. bir ara alterno'ya bağladı orada da ayrı içimi eritti.

    brittany s. pierce: hem kimseden sahne ışığı çalmayıp, diziyi sürükleyen en önemli isimlerden olmayı başarıyor. kuğu gibi kız heather morris, uzun bacakları ve gövdesi çok estetik görünüyor. brittany karakteri de çok sağlam, herkesin sevgilisi canım benim. (britney bitch)

    diğer karakterleri geçiyorum artık. yalnız şunu söyleyeyim, marley rose'u oynayan melissa benoist, jake puckerman ve adını unuttuğum öbür uzun boylu sarışın çocuk kesinlikle the new rachel olabilecek kapasitede değillerdi. yapımcıların bunu görüp ona göre hareket etmeleri lazımdı.

    melissa benoist tatlı güzel kız, sesi de iyi ama sıradan. ben aslında jake puckerman'i sevdim. fucker görünüyor, sesi gider, dansı da başarılı. iyi bir support olurdu düzgün bir başrol olsa. bu yeni çocukları diziye öylece saldılar ve hiçbir hikaye gelişimi yaptırmadan harcadılar. o sarı quinn substitute cheerleader kızın hikayedeki yeri ne kadar tutarsızdı mesela. sonra yine rachel'a döndük. milyon dolarlık dizi yapıyosunuz bu ne amatörlük cıkcık.

    şimdi diziyle ilgili çok rahatsız olduğum bir noktaya gelmek istiyorum.

    bu dizi efenim biliyorsunuz bi sürü duyarlılık gösteriyor, engelli eşitliği, cinsel yönelim eşitliği vs. adına. benim gıcık olduğum şey ise halihazırda varolan ahlak anlayışından belli ki rahatsız olan senaristler, bunun yerine yine gayet mutaassıp sadece gey eşitliği falan filan da içeren kendi amerikan püriten ahlak anlayışlarını dayatıyorlar.

    örnek veriyorum:
    - dizide herkesin "aman tanrım beni aldattın her şey bitti omg moduna girmesi." bir kişinin de farklı ahlak anlayışı olsun
    - çok kadınla yatan erkeklere man-whore man-whore denmesi: çok insanla yatmak kadın için de erkek için de orospuluk olarak mı nitelendirilmeli illa?
    - herkesin saçma sapan evlilik moduna girmesi, bu biraz da senaryonun çıkmaza girmesinden oluyor. ama olsun.
    ne bu judgemental tavırlar yha. aklıma bunlar geldi şimdilik. daha gelirse eklerim.

    son olarak birkaç favori performansımı paylaşayım.

    quinn'den hangin on - çok seviyorum <3
    unholy trinity'den say a little prayer
    blaine'den it's not unusual
    brittany'den i'm a slave for you
    rachel'dan don't rain on my parade - ya bi şu kızın nasıl söylediğine bakın bi de kezban santana'nın
    kurt'ten i have nothing - (kurt'e bayıldığımdan değil şarkı çoq iyi ya, çocuk da o kadar kötü söylememiş)
    mercedes'den try a little tenderness - bir otis redding değil ama iyi baya

    bu da bonus hadi gold digger
  • 6.sezonun ilk iki bölümüyle beni kendimden geçirmiş dizidir. tamam kabul ediyorum çizgi roman efektli kısımları fenaydı, paper artist kullanmayı öğrenmiş gibi çekmişlerdi ama şarkı seçimleri mükemmeldi. zaten ilk olarak rachel ın eşsiz sesiyle uninvited söylediği an sırıttığım zamanlar başladı.
    ikinci bomba ed sheeran dan sing warblers rock!
    en beklenen ansa tabi ki let it goydu, rachel fangirlüyüm resmen içimdeki ergeni durduramıyorum
    problem ve homeu söyleyeceklerinden hiç haberim yoktu aşırı mutlu oldum.

    --- spoiler ---

    bunun dışında klaine in ayrılması ve rachel ın batırması dizinin devinimi açısından güzel olaylardı, bi de sanki santana, quinn ve brittany biraz formdan mı düşmüşler gibi?
    --- spoiler ---

    zar zor da olsa 6.sezona gelmeyi başardılar, şimdi üç farklı kulübün başında olup yarışmalarını güzel final olucak bence. seviyorum ulan!
hesabın var mı? giriş yap