• tartışmasız 10 yılın en iyi filmlerinden. birbirine zıt özelliklerde iki karakterin, olağandışı bir ortamda geliştirdiği dostluğu zekice ve yürek ısıtıcı bir biçimde sunuyor. mesajı çok çarpıcı. yönetmeninin ise salak ile avanakla aynı olması ilginç bir detay.
  • akademi böyle filmleri çok sever. kazanacağını sanmam fakat en iyi film, en iyi erkek oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu olarak 3 tane adaylık kesin gelir diye düşünüyorum. bu adaylıkları da hak ediyor tabii.
  • konusu klişe olsa da oyuncu seçimleri, hikayenin işlenişi vs. ile güzel diyebileceğimiz bir film olmuş.
  • ırkçılık temalı olunca hemen oscarı yapıştırmışlar ama ırkçılık konusunu işlemekten başka hiç bir numarası olmayan bir filmdi benim izlediğim.
  • viggo mortensen'i görünce sorgusuz sualsiz gidilecekler listesine eklemiştim.

    film harika.

    bir kere anlatılanların neredeyse hiçbiri kurgu değilmiş. don shirley'nin 1960'lı yıllarda yaşadığı ırkçılığı olduğu gibi aktarılıyor. bugün biraz filmi ve karakterleri araştırdım. viggo mortensen'in canlandırdığı "tony vallelonga"nın oğlu nick vallelonga, filmin yapımcılığını üstlenerek, film de izlediğimiz her olayın gerçekten de yaşandığını anlatıyor.

    kesinlikle izleyin, içinizi ısıtan keyifli bir 130 dk geçireceksiniz :)

    bir de ankara'da bile sadece 3-4 salonda, kısıtlı seanslarda gösterilen bu harika film, olabildiğince çok şehirde vizyona girmiştir umarım. saçma sapan filmler, haftalar boyunca her salonda gösterilirken, böyle muhteşem filmlerin bu kadar az salonda gösterime girmesi çok üzücü.
  • 76. altın küre ödüllerinde en iyi senaryo dalında adaylığı da kapmış olan peter farrelly filmi.
  • varlığından film ile haberdar olduğum, victor hugo green'nin yazıp 36-66 yılları arasında yıllık yayınladığı kitap. gerçek adı the negro motorist green book ama kısaca green book deniliyormuş. içinde amerika'daki eyalet ve şehirlerde beyaz olmayan insanların konaklayabildiği oteller, yemek yiyip içebildiği restoranlar yazıyor.
  • (bkz: peter farrelly)'nin yönettiği 1950-60'lı yılların ırkçı amerikasında geçen bir yolculuk hikayesi. başrollerinde house of cards'ın remy danton'u ve aragorn reyiz oynuyor. derdini tatlı tatlı anlatan mizahı dozunda güzel bir filmdi. konusuyla oscar'a gel gel yapan bir hali de yok değil yine karakterimiz bütün "istenmeyen" niteliklere sahip.

    aragorn reyiz de iyice götü göbeği salmış.
  • bu sabah gitme fırsatı bulduğum muazzam film. oyunculuklar müthişti. viggo mortensen'e italyanlık çok yakışmış. film boyunca hiç kopmadım, çok akıcı ve eğlenceliydi. hatta imdb'de 10 verdiğim ilk film oldu.
    şu an kfc'ye gidiyorum.
  • formül filmi. neler olacağını tahmin edebiliyorsunuz. her şey formüle göre ilerliyor. içinde ırkçılıkla ilgili klişeler (ama bunlar da neticede yaşanan şeyler), yol filmleri klişeleri, iki zıt karakterli filmlerin klişeleri yer alıyor. ve tabii ki beyaz karakter "kurtarıcı", "kahraman". bir filmde daha bir siyahı bir beyaz kurtarıyor. fakat tüm bu klişelere, formüle rağmen film başından sonuna dek çok keyifli bir film. sıktığı, "bitse de gitsek" dedirttiği bir an bile olmadı. tam tersine temposu yerli yerinde, esprileri enfes, mizahı iyi, karakterlerin değişimi ikna edici ve etkileyici bir film. öyle bir film ki izlerken iyi hissetmemek mümkün değil. "kendini iyi hisset" türüne dahil edilebilir bence. scorsese hastası olduğum için filmdeki bronx ve italyanlık da epey hoşuma gitti. filmin asıl şaşırtıcı tarafı peter farrelly'nin böyle bir film yapmış olması. hayır, daha önce de komedi filmleri yaptı ama böylesi hem ciddi hem de komik bir film yapmamıştı. "olum sen böyle filmler yapabiliyorsan niye daha önce yapmadın he?" dedirtiyor yönetmen.

    film ırkçılığın zirvede olduğu bir dönemde geçip hafif ırkçı olan italyan-amerikan tony'nin usta bir müzisyen olan siyahi don'la arkadaşlığını konu alıyor. tahmin edileceği üzere birbirlerinden epey farklı olan bu iki kişi yolculuğa çıktıklarında değişmeye başlıyorlar. yılın ırkçılık konulu diğer filmi blackkklansman'dan bir nebze daha iyi bence. son olarak... mahershali ali 2. oscarı hak edecek kadar iyi, viggo mortensen de "artık şu adama verin oscarı" dedirtecek kadar iyi. ali, christoph waltz'a dönüşüp arka arkaya 2. oscarını kazanabilir ama mortensen'in bradley cooper'ı geçebileceğini sanmıyorum, halbuki cooper'dan iyi bence. ha mortensen'in "zenci"/"negro" sözcüğünü kullanması da oscarda aleyhine işleyecektir. captain fantastic'ten kısa bir süre sonra tekrar adaylık alacak ama gene geceden eli boş dönecek diye sallayayım, bakalım tutacak mı. velhasıl gidip izleyin, çok keyifli bir film. tahminen haftaya cuma tüm salonlardan kalkar.
hesabın var mı? giriş yap