• moderasyona antipati beslenmesinin tek sebebi sanırım guru. mesela guru'nun kimseden çekincesi yoktur ama hiç isim vermez, hep bi gizem hep bi ima gönderme falan. "format aşağı format yukarı ne emrediyosa odur" der, sonra aşındırmaktan falan bahseder. işine geldiği zaman "legal" der dahil olur, keyif almadığında da "suistimal" der. sürekli bir polemik içinde forumun kralını yaparken yıpranmaz o sözlük, guru'yu sıkan şeyler aşındırır. o polemiklerde de elindeki moderasyon gücünü iyi kamufle edip güzel baskı kurar insanlar üstünde. gider olan biten'e tuhaf tuhaf şeyler yazar, sonra sıradan bir yazarmış gibi aramıza iner filan. bu kadar senede sinirlerinin yıprandığını düşünüyorum, bıraksın artık hepimiz kurtulalım. kadim dostu ssg görevine son vermeyi arkadaşlığına sığdıramıyor gibi duruyor, gelip gidenleri de izledikçe çoğu kişinin bu fikirde olduğunu söyleyebilirim. zaten bahse girerim bir yansıması mevcut olsa idi kendisinin farkında olmadığı, en çok zıtlaştığı yazar yine kendisi olurdu. moderasyonunu "işte sapı işte kapı" deme, kulak çekme ve toplu yazar uçurma olarak özetleyebileceğimiz emektar guru'nun bence emekli moderatorler arasına katılma zamanı geldi de geçiyor. süper insandır acayip zekidir facebook onun sayesinde vardır türkiye'nin kaybettiği değerli bir beyindir rakı sofrasında mükemmeldir beni hiç ilgilendirmez; guru'nun mantalite olarak sözlüğün gerisinde kaldığını düşünüyorum ve bu vizyon konusunda ssg'den de daha bilirkişiymiş gibi davranır olmasından oldukça rahatsızlık duyuyorum 4 seneyi bitirmiş bir yazar olarak.
  • ekşi sözlük'ün, "sizi çok sevmiyoruz. sandığınız kadar umrumuzda da değilsiniz. dün var olan ve yarın da olacak olan biziz neticede. siz en iyisi günü yaşayın." diyen yüzü. moderatörler arasında böyle bir görev dağılımı mı vardır, kendisi mi isteklidir hep merak etmişimdir. sözlüğü sözlük yapan yazarların her fırsatta ne kadar değersiz, bir ayağı çukurda gereksiz canlılar olduklarını kendisinden duymayı yadırgamıyorum artık.
  • ekşi sozlugun erol buyukburc'u.

    (bkz: ben saksı değilim)
  • feysbuka geçtiğinden beri şirketine toz kondurmayan sadık mücahittir. ilgili başlıklarda gezerseniz şu eksende polemikiklere girdiğini görebilirsiniz:

    herhangi bir yazar: - feysbuk biskime benzemiyor
    guru: - yüzlerce çalışanıyla gece gündüz kod kodan, proje çizen bi şirketi hafife alanların biskine benzetemediği aşmış şirket

    bir başkası: - neresinin milyordolor ettiğini çakızlayamadığım çöpçatan ski
    guru (*hızlagel*) : - aklı skinde olanların kafasının basamayacağı ultra yarmış çöpçatmayan düzenek

    öbürüsü: - gezdik, gördük. milletin sümüklü arkadaşını bulmakla başının göğe erdiğini düşündüğü oyalanma tahtası
    guru (*yerdenbit*): - arka plandaki muazzam yatırımı bilmeyenlerin eveleyip gevelediği dijital cennet. zaten mikropsoft bi oyalanma tahtasının yüzde birine yüzmilyondolarları kerizliğinden veriyor.

    bi de "çöpçatan sitesi değil" demesi yetmiyor illa yanına "aklı fikri skinde olanların çöpçatan mecrası olarak algıladığı" diye laf dolması sokacak.

    abi yeter. anladık, süper bi şirket ve süper bi proce bu feyzbuk. şirketin yazılım mazılım bölümüne değil de hukuk ofisine girdiğinden şüpheleniyorum bazen.
  • facebook'ta çalışmış, helal olsun, en çok emeği olan 300 kişiden biriyim demiş, doğrudur. kendisi adına çok güzel şeyler bunlar, iyi de para kazanmıştır umarım, daha da kazanır daha da başarılara koşar inşallah.
    da bize ne amınakoyim ya? hadi bize ne olmasını geçtim yani sonuçta her bi bok yazılıyo da, bunu bu şekilde anlatmak ne lan. facebook fanboy diye başlık açıp bana laf edenlere ben fakyu diyorum demek?
    yazdıktan sonra eliyle çaat sesini çıkartıp " nası koydum lan çocuğu hehe" mi diyosun napıyosan artık
  • guru, 1995'ten gguru olarak bilindigi zamanlardan beri kar$ila$madan once bilgi i$lem elemanlarinin yaptigi tasvirler yuzunden hayalimde axl rose olarak canlanmi$ , mavi gol'de manti ve kavurmali yumurta e$liginde tani$tigim insandir.. beraber gecirdigimiz zamanlari birer maceraya donu$turebilen (hadi buyukada'ya gidelim) (personal kale), piposuyla eski gunlere dalan dedeler gibi her zaman teo veya cenk'le alakali daha once hic dinlemediginiz bir anisini anlatabilen, uzun bir sure bir furu isminde hayal urunu bir kiza a$ik oldugunu zannettigim ki$idir. (gercekmi$ meger)

    zorla ba$imi baglamak icin irc'de kanallara sokan "aman ben rahatsiz etmeyeyim" diye giden bu meksikali gitarist ayni zamanda zorla bir muzik zevki de pompalamaya cali$mi$ fakat benim deep purple'i israrla halen def leppard sanmama engel olamami$tir.

    bunlarin di$inda ister istemez ko$ullar geregi veya oyle denk du$tugunden midir nedir pek cok garip aniyi da payla$tigimiz insandir. di$ardan goren gay der yani o derece.. (bkz: ssg nin acilimi)

    bana bu kalbi kadar temiz sayfayi ayiran guru zaman zaman bir e$$ek kadar inatci olabilse de sizi yerde birakmayacak insanlardan biridir. buzdolabinda 3 ay tazelik ve nefasetini korur.. herkese tavsiye ederim.

    ortak noktalarimiz: aniden delirme, lezzet anlayi$i.
    en komik animiz: cenk'le ilgili anilarini anlatirken..
    ugurlu ta$i: cam gobegi
    ugurlu rengi: turuncu
    ugurlu $ehri: kopenhag
    ugurlu kadini: furu
    ugurlu device'i: /dev/hda0

    (bkz: ilk entrin ben olayim dedim)
  • "gitti" denilen şey moderatörlüğü bırakması. doğru olanı yaptı çünkü kendi mantığında olmayan herkesi mantıksız gören kaale almayan bir insanın moderatörlük görevini devam ettirmesi pek akla yatkın değildi. son zamanlardaki üslubu benden bile daha agresif bir hal almıştı. bir forum aşkı da baş göstermişti kendisinde ki kimbilir bu güne kadar forum yaptığı için kaç kişiyi uçurmuştur. kimse guru'ya "sözlüğü bırak" demedi, beklemedi de. zaten moderatörlüğü bıraktı o da. sözlüğün ilk gününden beri var olan guru son gününe kadar da olacak, burada bir sorun yok. mikemmel entry'lerini okuyabilirsiniz yani, yaprak dökümüyle falan bir alakası yok olayın. kaç yazar bıraktı kimsenin umrunda olmadı "giden gitsin" dendi de, guru "sadece" moderatörlüğü bırakınca niye olay olsun. normal şeyler bunlar. bir müessesnin görev süresinin belirlenmemiş olması herkes sonsuza kadar görev başında kalacak anlamına gelmiyor. siyasetçilerimize benzemenin alemi yok. ki şu gidişini olan biten'den duyurduğu entry'deki laf sokma aşkı bile yönetim için ne kadar uygunsuz bir isim olduğunu gösteriyor. yapması gerekeni yaptı, bugüne kadarki emekleri için de kendisine teşekkür ediyorum. siz göremezsiniz ama o kendisine girdiğim entry'nin ilk halini de biliyor, düşüncelerimi görebilir.

    benim için film bitmiş değil. kayıplığı bittikten sonra bleufonce gibi aylarca "olayların perde arkasından bildiren emekli moderatör serzenişleri............." ile ruhumuzu kemirmeyecekse güzel. ya da "bıraktım işte bi şey değişmedi o yüzden geri geldim!!!!!" diyebilir sdlfkjsdklfjsdk guru şakacıdır piyes falan güzel şeyler hep.

    yoksa değişim iyidir.
  • moderator kimligiyle yaptigi aciklamalar resmi agizla degil; zaman zaman esprili ve relax bir tondadir. bence bunda bir ariza yok, resmiyet arayan adam devlet dairesine gidebilir.

    sorun $u ki, kendisinin relax tutumu "biz moderatorler olarak her an sizden cok gucluyuz, ayri bir grubuz, irade ve insiyatif bizdedir" mesajini hep icermektedir. tekrar tekrar bunun hatirlatilmasi ise sozlukcude "bilader goren ba$bakan oldun sanacak ha" tepkisi uyandiriyor gorunu$e gore.

    hayir o i$ oyle degil. en fazla yazari siteden atarsin, isterse doner dola$ir gene gelir. ek$i sozluk'un misyonu geregi yeni yazar almama $ansi pek yok. moderasyon grubu "$u guzel ortam bozulmasin" diye cali$an gonullulerden fazlasi degildir. oysa guru'nun neredeyse her aciklamasinda sarayin balkonundan a$agidaki ciftciye koyluye seslenen bir tema ortaya cikiyor.

    guru'yu geride kalan yillarda denk geldigimiz konu$malar ve ortak arkada$lardan oturu bilgili, yardimsever ve farkli bir adam olarak bilirim. hitabet ise bunlardan apayri konular ve yillardir guru tepki cekiyor, sonu gelmedi bir turlu.
  • agabey 9 yillik yazarim, 10bin'den fazla entirim var, guru icin yazdigim "saray balkonundan halka konu$an tavir" ele$tirisi ba$ucu eserlerimde istikrarli yukseli$ icinde.. milletin damarina oyle bir basmi$, yoneticilik demeyelim de kendisine verilen asayi$ gorevi sirasinda halki oyle bir huzursuz etmi$ti, sonunda yogun istek uzerine moderasyonu birakti guzel oldu.

    o gazla bir de kayip yazar oldu. iyi dedik ba$ini alip gitme tavirlari falan, insanlik hali.

    sonra geldim bir baktim, zamaninda kris'in tavuk saldirisi tadinda zipir entiriler girer olmu$. insanlari "bana kar$i olmak moderasyona kar$i olmaktir" durumuna sokmu$ bir cogumuz oyle olmadigimiz halde.. hayir abi, bir kesim moderasyona kar$i olsa da cogu ki$i guru'ya kar$iydi. $u an yaptiklariysa "moderasyonu biraktim ama beni unutmayin, buradayim!"'dan farksiz gorunmuyor. "gorunmuyor" diyorum uzerine basa basa, gercekler farklidir belki, ama di$aridan gorunen $udur : gitmesi uzerine kendisine geri donmesi icin yogun baski uygulayan sozlukculeri bulamayinca yeniden geri donup bir $ekilde ortadaki, konu$ulan, "muhim" adam olma cabasi.

    tek cekincem moderasyona bu tavriyla, bir $ekilde geri donmesidir.
  • bir önceki nickim olan humanist yamyam'ın sözlükte varlık nedeni olmuş güzide insan.

    hiç bir ümidim olmamasına rağmen iletişim bölümünden aşağıdaki mektubu yollamıştım ve iki saat sonra gelen cevap guru'dandır.

    "sözlüğe okur kaydı yap ve nickini bildir. guru"..

    o zamanlar torpilli bir ucube olarak sözlüğe girmemi sağlamış bu adama olan sevgim sırf o hikayenin inceliğini anladığı için bile sürmektedir. iyiki vardır ve ekşi sözlük var oldukça da hep olmalıdır.

    ---
    uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. burada geçerli olan incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.

    bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak veya çan, zil yoktu. bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı. bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.

    yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. içerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı..

    şimdi sizde bana bir bardak su ve bir kaç gül yaprağı verirseniz söz veriyorum ben de aynı artistliği yapacağım.

    hümanist yamyam
    --
hesabın var mı? giriş yap