• taşındıktan sonra, yeni evinin balkonunda oturup, yıllardan sonra ilk kez yeni bir manzaraya karşı gülümsemek de hafifletici nedenlerden biri.
  • dünya nın bütün yükü üstünüzdeymiş gibi hissederken, çok küçük şeylerin vizyonu, fikirleri açıtğı an hissedilen duygu. aslına açıldıktan sonra katedilmesi gereken yeni sorunlarla yüzleşilir ya bunlar da sonraya ertelenir. büyüyüp daha çok canınızı sıkması için. malum o ana kadar hiç dertsiz kalınmamıştır.

    bu entry acayip alkollüyken girilmiştir. sonradan editlenebilir...
  • almanca'ya asla abflauen ya da sich abkühlen olarak tercüme etmeyeceğiniz kelime.

    kusura bakmayın, almanca bilmeyen birileri güya tematik sözlük çalışması yapıyor da. chicken translatevari almanca cümleler kurmanıza gönlüm elvermiyor.
  • 5 kilogramlik agirliklar ayak bileklerine takilir ve evden cikilir, normal bir gun gecirilir. aksam eve gelindiginde agirliklar cikarilir.

    yasanan hissin adi hafiflemektir. on kilogram kadar...
  • yüklerden kurtulmak…
    hem fiziksel, hem ruhsal olarak son 6 ayda öyle hafifledim ki…
    başlangıçta şu intermittan fasting şeysi bana yol gösterdi esasında. dur bir bakayım şu kahvaltıyı kahve ile geçirmek o kadar da kötü değildir herhalde deyip bir şans verince, vayy oldum. müthiş bir şeymiş bu. tabii buna engel olabilecek kronik bir hastalığım yok, rahat yaptım.

    harfi harfine söylenenleri yaptım diyemem de, ilham veren oydu, yola onunla çıktım, sonra kendi rutinime göre revize ettim.

    sonrasında aslında günlük hayatımda her konuda aralıklı oruç/perhiz yapmam gerektiğini anladım. kendimce duygusal ilişkilerime de yansıttım o diyet felsefesini.

    bilimsel bir dayanağı yok, kişisel bir sınır/ölçü koyma halini kendime uygun hale getirdim.

    insanlara (en çok da kendime) hayır demeyi öğrenmemle, emzirme döneminde aldığım fazla kiloları vermem aynı döneme denk geldi. 3 senede veremediğim kiloyu birkaç ayda veriverdim. üstelik istediğim her şeyden yiyerek, istediğim herkesle iletişim kurarak. sadece ölçüyü kaçırmadan. cips de yedim, de paketi bitirmek zorunda değilsin heyheyhey dedim, 'dur şunu da yiyeyim bir daha cips almayacağım' stresine kendimi sokmadan. bugün yemek zorunda değilsin, yarın da yiyebilirsin, dedim; özgürlüklerime ket vurmadan. öyle yapınca zaten paketin çeyreği yetti çoğu zaman.

    galiba bir taraf diğerini motive etti gibi oldu.
    (biri diyet, diğeri insan ilişkileri)
    yemek yerken de ikili ilişkilerde de doyduğumu hissetsem bile durmuyormuşum mesela ben.
    yaw olmuyor işte. evet ikiniz de iyi insanlarsınız ama anlaşamıyorsunuz, olabilir yahu, dedim kendime.
    'tabağındakini bitir' (rızkına sahip çık) ile overdose vefa/minnet borcu benzer kapıya çıkıyormuş bende meğerse.

    iyi bir insansa onu hayatında tut; seni mutlu edip etmemesi mühim değil düşüncesi beni bunaltıyordu ama nasıl fark etmemişim bunu bunca sene.

    doyduysan olduğun yerde dur. gerekirse geri koy yemeği. sonra sonra kendi ölçünü bilip az koymayı da öğreniyorsun zaten. israf etmeyeyim diye diye mideni gereğinden fazla doldurmuşsun. insanları kaybetmeyeyim diye diye kalbini çok yormuşsun.

    farkında değildim. halbuki %80 doygunluğa ulaştığın her şeyde (yemek olsun, sohbet olsun, ilişki ve bağlanma olsun) tamam demeyi bilmek gerekiyor. %100 doyman gerekmiyor. yani doğru da değil zaten.
    bence sınır koyamayan kişiler daha çok kilo sorunu yaşıyor. meğer benim sorunum kendime sınır koyamamakmış. insanın kendi özü zaten doyumsuz çünkü.

    mesela masada doyduğunu hissedip şöyle bir arkana yaslandığın bir an vardır ya, bir nefes alır veya çevrene bakarsın. hah, işte o an durmak gerekiyormuş. ama bazen sırf masada durmayı uzatmak için kontrolsüzce ihtiyacımız olmadığı halde yemeğe devam ederiz. bunu düzeltmek bile yetti hafiflemek için.

    sonra hayatımın her alanında koyduğum sınırlar insanlar tarafından da anlaşılmaya başladı. gidenler gitti. ama birileri de seve seve kaldı veya geldi. o zaman yanımda olanlar beni daha iyi anladı. çok mu seviliyorum bilmiyorum da, anlaşılıyorum artık.
    bedenimi de anlayabiliyorum. doyduğumu hissettiğimde durabiliyorum. ve yemin ederim hiç ama hiç aç kalmadan yapabiliyorum bunu.
    sevgiye, ilgiye, yemeğe, hiçbirine aç kalmadan.

    hafifliyorum. hafifledim. %10 hafifledim. zaten sağlıklı yaşama dönmek için %10 kilo kaybı öneriyoruz bilimsel olarak da, en azından ilk aşamada.
  • size ağırlık yapan şeylerden kurtulmaktır. mesela ben bugün elimde olan bütün pasaportları konsolosluğa verdim ve fazlasıyla hafifledim.
  • yeryüzünde benim için her şey bitti. artık bana burada ne iyilik edebilirler, ne de kötülük.

    yalnız gezerin düşleri, jean-jacques rousseau
  • gereksiz $eylerden kurtulup, dünyaya daha güzel baktıkça hissedilen, gelecek güzel günlerin umudunu da ta$ıyan eylemdir bir yandan...
  • ... (bkz: bo$anmak)
hesabın var mı? giriş yap