• zamanın ötesinden gelip karşıma çıkan, 14.000 kişinin içinde beni nasıl bulduğuna hala hayret ettiğim kafa insan.
  • son derece karamsar bir havada geçen, az diyaloglu bir film. alışageldiğimiz sinema dilinden olukça uzak bir anlatımı var. filmde konuşmalar az olduğu gibi, esas oğlanın konuşmaları da yok denilecek kadar az. aralara serpiştirilmiş sessiz kısa sahneleri, sakat kalan polisin iyi yansıtılmış çaresizliği, kameranın, kitano'nun ifadesiz, soğuk yüzüne girdiği sayısız sahneleri, birbirinden kopuk gibi duran parçaların arka-arkaya bağlanmış hissi veren kurgusu, az ama öz komik sahneleri ile çok enteresan bir eser. filmde çok iyi yansıtılmış olan karamsarlık, film bittikten sonra da bir müddet devam ediyor.

    --- spoiler ---

    intihar

    --- spoiler ---
  • yanlış hatırlamıyorsam, filmin sonlarında takeshi baba'nın kızı shoko da` : uçurtma uçuruyordurol almıştı. onun haricinde,dolls'tan sonratakeshi kitano`'nun can acıtıcı başka bir başyapıtı olmuştur bu güzide film.
  • bir takeshi kitano filmi. yavaş ilerleyen, oldukça karamsar bir havaya sahiptir. takeshi abimizi dertli ama çaresi tükenmemiş, vurgun yemiş ancak n'apacağını bilen bir eski polis rolünde izliyoruz.
  • her şeyiyle tam bir takeshi kitano filmi; adam yazmış, yönetmiş ve de "sessizce" oynamış. filme ayrı bir hava katan o çiçek çizimleri falan ise çok çok hoş.
  • takeshi kitano başyapıtı.

    tarifsiz sadakat, bir yanda irade ötesi bir çöküş, bir yanda kişinin kendi içinden kopan bir yükseliş, hataları kabullenme ve telafi etme isteği, duyguları içten bir şekilde ifade etme, ama ifadesizlik, bir kişinin kaderini kabullenmesi, bir diğerininse sıfırdan başlarkenki kendine olan inancı.

    iki polisin farklı noktalardan başlayan benzer çöküşleri ve bunun devam süreci. öyle bir süreçki, bir yerde gerçekçilik, bir yerdeyse inanç galip geliyor. ve her ikisi de kendince bir son aslında.

    takeshi kitano önce bir polisin, sonra diğerinin mücadelesini gösterirken araya sokuğu cıvıl cıvıl şehir ve doğa görüntüleri ve arka plandaki harika müzikler; tek başına anlamsızca acı veya gereksiz sadelikteymiş gibi görünse de sahnelerin birbirini desteklemesi ve tamamlaması açısından tam bir doyum.
  • izlense güzel olur, izlenmese de olur türden film. kitano'nun nuri bilge ceylan filmlerinden çıkmış hali, hafif gaz, biraz aksiyon, az da felsefe, hümanizm cart curt.

    sana puanım yedi kanka.
  • delikanlının halini delikanlı jargonunda anlatan takeshi kitano filmi. filmin en büyük olayı budur kanımca, anlattığı hikayeyi onun dokusuna uygun anlatmak. baş karakter nasıl sessiz ve ağır başlıysa film de sessiz ve ağır başlı. yani bir nevi senaryo baş karakteri ciddiye alıyor, baş karakter ne yapmak isterse "buyur abi film senin" minvalinde bütün ihtimaller açık. yani film başkarakteri manipüle etmiyor, başkarakter filme yol gösteriyor, bu da onu üç boyutlu bir karakter haline getiriyor.

    şahsen bu üslup her zaman sevdiğim bir üslup olmuştur, hikayenin dokusunun başkarakterin kişiliğiyle örtüşmesi, onun ruh haline göre şekil alması hikayeye bambaşka bir tad verir. mesela max frisch'in homo faber adlı kitabındaki başkarakter mühendistir, adamda mühendis kafası vardır; teknik, az ve öz düşünür. romanda da çoğunlukla kısa cümleler seçilmiştir, karakterin duyguları mümkün olduğunca az sayıda kelimeyle ifade edilmeye çalışılır. bunu farkettiğinizde metni ayrı bir seversiniz, bu film de öyle işte.

    erkeklik üzerine yapılan bin bir çeşit film var, kimisi scorsese gibi hızlı ve akıcı hikayelere meze etti konuyu, kimi tarantino gibi karikatürize etti. bu da aynı mesele üzerine başka bir yorum, aynı meseleyi bin birinci defa da olsa izletebilen bir yorum.
  • 1997'de altın aslan'ı kazanmış filmdir.

    17. uluslararası istanbul film festivali'nde 'havai fişekler' adıyla gösterilmişti.
  • sadakat ve sevgi üzerine karamsar ancak aydınlık; çarpıcı sonu ile hafızada kalıcı bir film.
hesabın var mı? giriş yap