• sözlükte, arabesk bir şarkı olduğunu yazan cahiller topluluğu tarafından değeri düşürülen, erkan oğur üstadın; "gencebayın türk müziğine attığı devasa bir imzadır." şeklinde tanımladığı muazzam eser.

    yani anlamıyorum. nerenizle dinliyorsunuz siz şu müziği, bu bestenin hangi bölümünde arap müziği motifi gördünüz, biz mi duyamıyoruz, sizde farklı bir kulak mı var? bu eserin arabeskle ne gibi bir ilişkisi var? tamamen jazz, rock, blues ve halk müziği sentezinden oluşan serbest bir yapı. bilmiyorsanız susun be kardeşim. şu adamı arabeskçi yaptınız el birliğiyle. adamın dilinde tüy bitti 40 senedir ben arabesk yapmıyorum, benim müziğimi böyle yetersiz tanımlar açıklayamaz, ben adriyatikten çin seddine kadar olan havzadaki tüm dünya müziklerinden yararlanıyorum diye. sadece 4-5 şarkısını dinleyip arabeskçi yaptınız adamı yahu.

    arabeskçi deyip yuvarladığınız adam ise hatasız kul olmaz bestesini şöyle tanımlıyor; "hatasız kul olmaz, dört kanala geçtiği­miz zamanın iyi örneklerinden biridir. zaman zaman çok sesliliğe giriş araştırması vardır. birkaç sesli yalıtmada belki bazılarına göre, entonasyon tutmayabilir kullandığı­mız trompetlerde. ben bunun haricinde olumlu bir çalışma olduğunu düşünüyorum. ritm, ankara ritmiydi; 2/4'lük, halk müziği ritmidir. üstündeki melodi de, halk müziğine dönük bir ezgi yapısındadır. ancak orda kalmaz. yalnız yapısı 'hatırlatır'. ankara tavrı, o 2/4'lük kostak ritm şekli vardır; mesela 'fidayda' gibi. fidayda, ankara'nın ve iç anadolu bölgesinin özelliklerini çok iyi anlatan ritm ve melodik yapı­ya sahiptir. hatasız kul olmaz'da onu hatırlatan bir yapı vardır, ritm olarak. ikinci ara nağmesinde serbest bir bölüm var, emprovize, bir taksim nitelikli halk müziğini de içeren, türk sanat müziği'ni de içeren; bir bakarsınız sanki cazın özelliklerini de hatırlatan ufacık nüanslar da vardır. blues formlarından notlar da vardır . elektro gitar riffleriyle çalınmış bağlama, trompetin kullanıldığı kısımların tizlerinde, halk müziği tarzına dönüşüyor.

    tek bir bestesini dahi bu denli ayrıntılı izahatlarla sunan bir müzik adamının hala arabeskçi falan denip aşağılanması, müslüm gürses, ferdi tayfur gibi yoz müzikçilerle aynı kefeye konması asabımızı bozuyor.
  • bu parçada bi de özellikle elektro bağlamanın solosu mükemmeldir, bütün "bağlamacı" gençlerin hedefidir bunu eksiksiz çalabilmek... "dığım, dığım, dınınığım", ayrıca alttan devam eden "dınınım dınınım" temposu, acid jazz lezzeti katar parçaya, hep bir ağızdan söylenebilen ender parçalardan biridir.

    hatasız kul olmağazz, hatamla sev beni
    dermansız dert olmaz, dermana sal beni
    kaybettim kendimiğğğ, ne olur bul beni
    yoruldum halim yok, sen gel de al beni

    feryada gücüm yok, feryatsız duy beni
    sevenlerin aşkına, ne olur sev beni
    sev beniiiiiiğğğğ...

    bu feryat, bu hasret, öldürür aşk beni
    uzaktan olsa da, razıyım sev beni
    razıyım sev beni...

    ümitsiz yaşanmaz, sevmemek elde mi
    can demek sen demek, gel de gör bende mi
    sözümde sitem var, kalpte mi dilde mi
    tez elden haber ver, o gönlün elde mi

    feryada gücüm yok, feryatsız duy beni
    kaybettim kendimi, ne olur bul beni
    sev beniğğğeğğğ...

    diye.
  • turk muzik tarihinin en onemli noktalarindan biridir bu $arkinin bestelenmesi...
  • müzikal anlamda arabesk değildir, ki öyle olsa bile türün başyapıtı olurdu. garip denebilecek eklektik bir havası vardır. senfonik, rockvari, otantik, cazvari bir müzik şölenidir. bu şölenvari sentez ancak bu topraklardan çıkabilirdi. gene de hangi türe giriyorsa girsin hiç kuşkusuz onun başyapıtıdır. bir sentez başyapıtı.

    bir başka deyişle; anadolu halk deyişlerini, lirik rock baladlarını, cazın coşkulu büyüsünü bireştiren* bir doruktur. oryantal, sözüm ona tümüyle doğu'ya özgü unsurlar da vardır bunun yanında. sürekli arabesk diye atıf yapılan tarafı da budur belki. nitekim darbuka da kullanılmıştır. anıt rock zirveleri gibi büyük bir şelalenin döküldüğü hissini verir, bunu duyumsatır; içselleştirirsin müziği dinlerken. acılı bir sosa bulanmış değildir. "uzaktan olsa da razıyım sev beni" derken bile vakurdur bu yüzden. bu toprakların dilinden konuşan şarkıdır.

    sado-mazoşist söz dağarcığı onulmaz bir arzuyla kodlanmıştır. şarkının özeti aslında "sev beni" çağrısında düğümlenir. ya öteki sevmediğinde, aşkına karşılık vermediğinde ne olacaktır? yanıt yoktur. "ümitsiz yaşanmaz, sevmemek elde mi?" yargısına vardığı için şarkının öznesi asla ümitsiz, kaderci, saplantılı bir meczup değildir. aklı başındadır. arabeskin yanına genelde "kaderci" sözü ikame edildiği için düzene teslim olduğu yönünde saldırıya uğramıştır, bu müzik, gencebay'ın müziği. bu şarkıda o tatavanın hiçbiri yoktur.

    melankolinin devinisizliği dile gelir notalarda:

    "kaybettim kendimi, ne olur bul beni
    yoruldum halim yok, sen gel de al beni."

    bu devinisiz pasifist yaşama biçimi şu cümlelerde daha iyi anlaşılabilir:

    "düşüncesini yitiren bir şey gölgesini yitirmiş adama benzer; bu şey, kendini kaybettiği bir çılgınlığın içine düşer."
    (baudrillard, "kötülüğün şeffaflığı"ndan)

    kayıp nesnesine ulaşamayan âşığın mecnunvari ıstırabı onu gölgesiz, ruhsuz, duygusuz bir toz zerresine dönüştürür:

    "feryada gücüm yok, feryatsız duy beni
    kaybettim kendimi, ne olur bul beni."

    gölgelerin içindeki bir başka gölgedir mecnun. peki hatası nedir bu melankolik çılgının? bilinmez. ama aslında pek bir önemi yoktur, çünkü burada atıf yapılan "hata"lar zinciri genelin bir ifadesidir. hüzünbaz biri için çirkin olmak da bir hatadır belki. bilinmez.

    öyle ki mecnun tasavvufi kapılar da açar kendiliğinden:

    "can demek sen demek, gel de gör bende mi?"

    bu hissiyat öteki olmadan basit bir gölge hüviyetindeki varoluşunu onaylayan kırık kalbin istifhamlarından biridir. başka bir âşık da "canı canan dilemiş vermemek olmaz"* diyerek şair atalarının arkaik kaderini kabullenir.

    aşk yoksunluğudur bütün bunlar. aşka eşlik edecek enerjinin noksanlığının üzüntüleridir. aşkın kendisi diriltici bir ilaç gibi görünür. gene baudrillard, "kötülüğün şeffaflığı"nda şöyle yazar:

    "yoksunluk hiçbir zaman feci değildir, öldürücü olan doygunluktur."

    öyleyse tüm nevrotikler için hâlâ ümit vardır. yoksunluğun derdini notalara, şiire dönüştürerek ezik ruhlarını sağaltma yoluna giderler. burada ilaç sanatın kendisi olmuştur artık.

    öyleyse şimdi kulak verme zamanıdır;

    hatasız kul olmaz:

    plak kaydı 1
    plak kaydı 2
    albüm kaydı
    enstrümantal
    fatih akın'ın "istanbul hatırası - köprüyü geçmek" belgeselindeki canlı yorumu
    devlet senfoni orkestrası yorumu
    çetin akdeniz yorumu
    grup alaturka yorumu
    hatasız kul olmaz giriş ve jazz geçiş (orhan yurdagel)

    ayrıca bkz.
    fatma girik'le oynadığı hatasız kul olmaz (1977) filmi.
    "bir araya gelemeyiz" filminden görüntülerle
  • kurtlar vadisi' nde, laz ziya' nın emektar adamı orhan, cakir' cinayetinde kusurlu bulunur. laz ziya, "yaslandin orhaaaan" diyerek kendisinden, yahya reis' i cagirmasini ister. yahya reis de laz ziya' nın eski adamlarından olup karadeniz' de yasamaktadir. beraber laz ziya' nin evine giderler. laz ziya mevzuya gitmek uzere yola cikarken orhan' la karsilasir:

    - sen kaliyorsun orhan, yahya' yla biz gidiyoruz, son gorevini yap orhaaaaan.
    - sana her zaman layık olmaya calistim abi

    dialogu yasanir ve orhan kendini asarak yasamina son verir. laz ziya' nin da cok uzuldugu bu olayin ardindan yahya reis orhan' in kefene sarilmis cenazesini demirlere baglayarak kayikla denize birakir. o esnada "hatasiz kul olmaz" calmaya baslar. yahya reis eski dostuna son kez kitap eder :

    - hatanla sevdik seni, orhan !
  • film olanında şöyle bir replik geçer:

    --- spoiler ---

    orhan gencebay: tahsilin ne senin?
    fatma girik: lise ikiden terk..
    orhan gencebay: oooo profesörlüğün yakınmış.

    --- spoiler ---
  • rakı seviyesi 3 bu şarkının bizde.

    1. seviye : ikişer duble rakı içilir ve "bu akşam kendimiz söylemeyelim de söylesin dinleyelim" dersek eğer itinayla müzeyyen senar'dan aranır bulunur "benzemez kimse sana tavrına hayran olayım" derken hafiften eşlik edilir. naif, usul usul, dozunda.

    2. seviye : 3 tam duble birer mek parmak, "hüznünü yiyeyim neşemize bir şey olmasın" seviyesi bu. bu seviyede "neredesin firuze" film müzikleri deşilir bulunur, orda ata demirer yorumu bir "çizdim" var. nasıl kıpır kıpır, nasıl oynak, nasıl canlı? eşlikte çılgın atılır, avaz avaz nakarata katılınır "çizdim oynamıyoruuum, çizdim oynamıyooorum"

    3.seviye : 4+, tavsiye edilen bir ölçü değil, kırkta bir, seneden seneye tabir edilir bir miktar. ama oluyor ağzımız torba değil büzemiyoruz arada kaçıyor. işte o vakit artık neşe hüzün birbirine karışıyor, ortam bi yatışıyor, kahveler içiliyor ve orhan baba geliyor. illa ki fatih akın'ın crossing the bridge versiyonu baba vuruyor sazın teline "hatasız dırınım dırınım, kul olmaaağğğğz, hatamla dırınırınırınım, sev beni dırı dırınım" ayıyor insanı, silkeliyor kendine getiriyor, içini döküyor, oturtuyor.

    orhan baba, hatasız kul olmaz, rakı seviyesi 3. hataları kabul etme vakti geldiğinde dinlenir. dım dırınım dırınım dırınım.
  • orhan gencebay ve fatma girik'in basrolde oynadigi suleyman turan ve kadir savun'un da rol aldigi osman seden filmi.

    cocugunun hasta olmasi yuzunden konsomatrislik yapmak zorunda kalan cennet en dar zamaninda gonullerin abisi kaptan orhan abi ile karsilasir. orhan abi karsiliksiz iyilik eder cennet'e, cocugunu tedavi ettirir. zamanla aralarinda dogan ask evlilige donusur ve uzak bir sahil kasabasina yerlesirler. kasabanin kotu kisisi tasima karteli orhan abinin durust ve namuslu ticaretini cekemez. her turlu pisligi yapar. orhan abi son ana kadar "ya sabir" cekmeyi bildiginden fazla ses cikarmaz. daha sonra cennet'in pavyon gecmisinin ortaya cikmasi ve kotu kisinin kiskirtmasiyla onlara cephe alan kasaba halki yuzunden basina gelmedik kalmayan bu cifti tek savunan her zamanki gibi hafif sert ama babacan tavirli kadir savun'dur.

    fatma girik daha sonra cok defa tekrarlayacagi "delirip sagi solu dagitma" davranisini sergiler, orhan gencebay her zaman bildigimiz beyefendi abimizdir, kadir savun babacan adamdir, suleyman turan cok basarili karakter oyuncusudur, ismine ragmen icinde hatasiz kul olmaz sarkisi gecmez, butun diyecegim budur.
  • kabullenmişliğin en saygıdeğer gösterisi. perdeler açılmadan ezber yapmaktan yorulduğu için intihar mektubu bırakıp kaçan, perdeler kapanırken gelip selamını veren yüzsüz oyuncu.
  • yıllardır metalden başka bir şey dinlemeyen şu bünyeyi, söz aralarında giren melodisiyle kendisine hasta etmiş şarkıdır.
hesabın var mı? giriş yap