• bugün olsa muhtemelen gerçekleşmeyecek hadise.

    edit: başlık başa kalmış.
  • bugün olsa afrinle birleşitirilip suriye kürdistanına verilip kurtulunurdu. yok lan daha kurtulunmazdı referandmdan sonra belki.
  • türklüğün ikbalini kendi ikbalinin ve şahsi çıkarların önünde tutanların katkılarıyla, kurşun atmadan gerçekleştirilmiştir.

    (bkz: tayfur sökmen)

    başka bir örnek için;

    (bkz: rauf denktaş)
  • aile büyüklerinden duyduğum bir hikayeyi anlatayım size öyleyse. sahip olduğum tek aile hikayesidir sanırım bu, çok severim.

    referandumda yalnızca okuma yazma bilenlerin oy kullanması kararlaştırıldığında hatay'ın okumuş alimleri dağlara çıkıp, köylere gidip insanlara okuma yazma öğretmek için haftalarca emek sarf etmişler. öyle güzel bir dayanışma, öyle güzel bir seferberlik olmuş ki, üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçmesine rağmen hala hatay'da gururla anlatılır.

    işte benim dedem de o alimlerden biriymiş. hatay millet meclisinin faaliyet gösterdiği dönemde mebusmuş üstelik. düşünsene, meclisinden köylüsüne, öyle yüze gönüllü bir dayanışma. şimdi antakya'da valiliğin civarındaki sokaklara bakın; dönemin neo-klasik, art nouveau batı mimarisini göreceksiniz. her geçtiğimde yarım ağız sırıtırım oradan. geriye böyle güzel hikayeler, böyle kırık gülümsemeler bırakan insanların anısına...

    zorunlu edit: rica ediyorum bu entryimden ırka dayalı bir çıkarım yapmayınız. burada yalnızca dayanışma ruhunun hoşuma gittiğini vurgulamak istedim, kesinlikle bir politik görüş yansıtmıyorum. sevgiler.
  • türkiye'nin ve atatürk'ün 2. dünya savaşı öncesi en önemli hamlesidir.
  • 29 haziran 1939'da gerçekleşmiş olay.
  • sol frame'de görünce beni heyecanlandıran vakadır. fakat aynı anda içimde bir "hatay değil antakya!" çığlığı belirmiştir.
  • hayal kurabilen son türk'ün, gerçekleşen hayalidir.
  • "gâzi ‘nin türkiye cumhuriyeti ‘nde, dış politika ‘ankara merkezli ‘ydi: sadabat paktı, balkan paktı, sovyetler ‘le ciddi dostluk ve sürekli dayanışma; buna mukâbil, batı ülkeleriyle hiçbir anlaşmaya yanaşmamak, bunun açık göstergesidir.

    nasıl anlaşabilirlerdi ki, her türlü ‘fesat hareketi’ batı ‘dan yönlendiriliyordu: iç isyanlar, nasturi isyanı, şeyh sait isyanı, kubilay vak’ası, dersim isyanı, vd…

    işte o zaman, ‘hatay meselesi’ gündeme geldi, hatay anavatana kavuşuncaya kadar da gitmedi.

    gâzi, dönemin fransa büyükelçisi mr. ponsot ‘yla konuşacağı gün, çok ilginçtir, münhasıran ‘türkiye cumhuriyeti’ olarak değil, yanı başında yer alan, sadabat ve balkan paktları ‘nın büyükelçileri ve yüksek askeri sorumlularıyla beraber, konuşmuştur…"

    attila ilhan - cumhuriyet, 10.12.2004*
hesabın var mı? giriş yap