• bu akşam markete gittik, normalde benim için alışveriş keyiftir ama bu sefer kizmakla beraber ülkeye çok üzüldüm. yazık insanlara. bir adet tavuk 80 tl. süzme yoğurt aldım 37 tl.. kıyma 125 tl.. neyin fiyatina baksam sasirdim. her reyonda bu kadar olmaz diye diye dolandım. peynir nedir sözlük? peynir neden pahalı bir şey oldu. biz küçükken sofrada yoksul aile bile peynir zeytin domates yerdi. peynirin kilosu 100 lira olmuş zeytin bile 50 lira.. bunlar en dandik ürünler bu arada. iyi bir peynir zaten çok lüks. bir paket sigara 30 lira olmus. kullanmadığım için en çok buna şaşırdım. günde bir paket sigara içen adamın aylık sigara masrafı 900 lira.. e icmesin o zaman diyene market reyonu girsin.. alkolu zaten saymıyorum. özetle yazık bize ne desek boş.
  • normal ve kaçınılmaz bir sonuçtur, daha da kötü olacaktır.
    şimdiye kadar çarpık kapitalizmin nimetlerinden faydalanan geniş kesimler, aslında daha önceki yıllarda yaşamaları gereken durumu son aylarda yaşamaya başlamışlardır.
    gelişmiş bir ülke değiliz. örneğin; yakın zamana kadar eşleri de çalışanlar kredi ile de olsa ev, araba, arsa alabiliyordu, bundan böyle kolay kolay alamayacak. gecekondu denilen kamu arazisi hırsızlığı yasallaştırıldı, rantını enine çizgili t-shirt giyen dayılar ve oğulları yiyor ve yiyecek. köyden bozma kasabalara üniversite ve fakülte kuruldu, 250 tl kira bedeli değeri olmayan evleri öğrencilere binlerce liraya kiraya verenler, kazıkçı kasaba esnafı, bu kurumlarda görev yapan çoğunluğu çakma akademisyen vb bu düzenin temel direklerinden birisi haline geldi.
    istanbul'un sırf arazi rantı on tane türkiye'yi ihya eder ama bu rant anadolu çomarları ile kekoların elinde.
    herkes haklı olarak vergilerden şikayet ediyor.
    vergi meselesi gelişmiş kapitalist üülkelerde burjuva demokratik devrimleri sonucunda çözüldü. çünkü burjuva demokratik devriminin özü vergi meselesidir. eğer doğu devletinden batı tipi bir devlete evrileceksek, burjuva sınıfı şarttır. bürokrasinin hakim olduğu ülkemizde ise maalesef burjuva sınıfı çok zayıftır. yanlış anlaşılmasın, ihale zengini çok, rant zengini çok, avanta işlerin zengini çok ama gücünü üretimden alan ve çarpık sistemin farkında olup mücadele edecek olan burjuva çok azınlıkta.
    işçilerde, çalışanlarda sınıf bilinci yok çünkü her an herkesin bir yolunu bulup köşeyi dönme olanağı var. gecekonducu çaldığı arsanın üzerine apartman kondurup milyoner oluyor vb.
    ayrıca, her ideolojik ve siyasi yapının; popülist yaklaşım, adam kayırma, nepotizm vb konularında yarıştığı ülkede ne , ne kadar iyi olabilir ki.
    dolayısıyla bedel ödenmemiştir, ödenmesi gerekmektedir ve ödeme sürecine girilmiştir.
    duruma şu açıdan da bakılabilir: ülkemiz gibi yönetilen ve benzer sosyolojik özellikler taşıyan ülkelerle aynı duruma gecikmeli olarak düştük, o kadar.
    tanım: kaçınılmaz nokta.
  • temel ihtiyaçları neredeyse iki kere aynı fiyattan alamıyorsun. iki ay önce aldığın ürünün yeni market broşürlerinde kampanya yapılmış fiyatının iki ay öncekinden yüksek olduğunu görüyorsun. eskiden hesabını yapmadığın yumurta, süt, ekmek, makarna, salça, sıvıyağ gibi ürünleri alırken yüz kere vazgeçiyor ya da erteliyorsun. sabah işe giderken hiç hesapsız aldığın simit - poğaça artık zorluyor. hayatında birilerine bir şeyler ısmarlama devri kapanmış. dışarıdan tavuk döner söylemek bile imkansızlaşmış.

    insanlar sıçmaktan vazgeçti. kağıt temizlik ürünleri yerine yaprak kullanılmasına çok az kaldı.

    kıyafetleri neredeyse kutsayacağız. eskiden herkese hitap eden mağazalarda bile fiyatlar uçmuş. mont, kaban, palto ve bot alırken, araç satın alır gibi bi karar verme süreci hakim olmuş.

    elektronik ürünler tamamen lüks artık. elektrik, doğalgaz ve akaryakıt üçlüsü hayatımızı karartmış. sadece yaşamak için çalışıyoruz. sadece günü kurtarmaya çalışıyoruz. bir şeylere sahip olma umudu kısa vadede görünmüyor. ciğercinin önündeki kedilere döndük.

    eminim zeynep bastık başlıkları kadar ilgi çekmez. çünkü asıl derdimiz bunlar. hatta bugün "zeynep bastık için bugünün pazar olması" başlığını açabilirsiniz.

    fakat asıl dile getirmesi gerekenler ve bir çözüm için gerçekten iyi niyetli çalıştığını göstermesi gerekenler, insanlara umut pompalaması gerekenler neredeler?

    cevap: çokoprens almaya gittiler.
  • akpliler için zerre üzülmediğim, ama en güzel yıllarımın bu sahtekar ve hırsızlara denk gelmesine yandığım nokta.
  • bir kalıp peynir, bir kilo kıyma birde tuvalet kağıdı 700 lira tuttu, migros'ta.
    fiyatlar moskova ayarına gelmiş orada da ben yaşarken bir kilo kıyma 300 rubleydi ama bir moskova'lı ortalama 250.000 ruble kazanıyor. moskova ortalaması bu. türkiye'de kim 250.000 lira kazanıyor?

    ev kiraları olmuş 15.000 en düşük istanbul'da. allah evi olmayanlara kolaylık versin bu iktidar'ı göndermemiz lazım sandıkta.
  • 6 sıfır attık diye övünen akp, o 6 sıfırı tekrar yerine koymak için ant içmiş. bu, akpnin bilinçli olarak orta sınıfı yok etme çabasıdır.
    bir dönem daha seçim kazanırsa, artık bir çuval parayla gofret alırız.

    dolar neden artacak
    tweet
  • 3. murat dönemi enflasyonu ile kapışır bu donem.

    tamamen paradan kaçış donemi var suan. bir seyi almakla ilgili hic tereddüt etmiyorum, cunku biliyorum ki o urun yarin yuzde 20 daha pahali olacak.

    rezil bir noktadayiz.
  • evet herkes gibi ben de söylüyorum allah sebep olanların bin türlü belasını versin. elimizden de bir şey gelmiyor kardeşim. şimdi ankara sincan'da yapılan sokak röportajını izliyorum çıldırmamak elde değil. adam hala memnunuz, sabredecez, dış güçler diyor amk. milli mücadele bu embesil sürüsüyle nasıl kazanılmış hayret. atatürk'ün ne kadar büyük bir adam olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz.
  • hergün tarhana çorbası, bulgur pilavı ve yoğurt yiyen ve herşeyi beleşe getirip, birde devletten birkaç maaş ve yardım alan seçmen kitlesi sağolsun. onların bir masrafı yok. adamlar yaşamıyorlar ki, masrafları olsun. büyük resmi görüp, ampule basa basa ülkeye bastılar en sonunda.
  • hayatın kendisi de dayanılmaz bir noktaya geldi. abi herkes mutsuz ya. kimse mutluyum falan demesin. mutluysa da anlık bir mutluluk. dışarı çıkıyorsun bakıyorsun insanların yüzüne çok nadir gülen birine denk geliyorsun. herkesin suratı çarşamba pazarı. toplumsal infial oluşmasına ramak kaldı yeminle. ülkenin ekonomisi bi yandan, gelecek kaygısı bir yandan, ikili ilişkilerin boktanlığı ve sıradanlığı bir yandan, karamsarlık ve ümitsizlik bir yandan, belirsizlikler bir yandan... sonumuz nolacak ya böyle bilmiyorum. neden iyi bir şeyler olmadan önce hep en kötüsü olmak zorunda ki ?
hesabın var mı? giriş yap