• belki de pek detay değildir.

    mesela kamuya açık bir alanda, ıslak betona -yanlışlıkla- basıp, bu dünyaya iz bıraktım diye şeberirsin. sonra zaman geçer, olay unutulur, bir gün abi gelip, her sabah işe giderken ayak izini görüp mutlu oluyorum der. ıslak betonlar üzerinde koşasın gelir.

    ya da ıssız ve sadece karşılıklı iki bina barındıran bir ara sokaktan geçmek zorunda kalırsın. hızlı hızlı yürüyeyim bitsin yol derken, adım attıkça, binaların dışındaki fotoselli lambaların birer birer yanmasıyla korku kendini korunuyormuş hissine bırakır. sonra her gün sırf fotoselli lambalara selam vermek üzere o taraftan gidilir.

    ya ben gülmeye yer arıyorum, ya da onlar halka değil fil.
  • şu pambık amcanın, şuminnoş penguenler için kazak örmesi. petrol sızıntıları yüzünden tüylerini gagalarıyla temizleyeme çalışan çocuklar zehirlenip öldüğü için böyle bi çözüm bulunmuş ve alfredciğim sayesinde 438 penguenin %96'sı kurtulmuş.

    mutlulukla doldum <3
  • yerdeki muz kabuklarını atana söylenerek, üzerine basılamayacak noktalara iten görünce mutlu ediyor meret. umut var umut.
  • (bkz: dinamik)

    hic aklina gelmez ama ole.
  • bugun calistigim isyerinin yangin merdiveninden sigara icip sokagi izlerken denk geldigimdir.

    nerden baksan sekseninde elinde evrak cantasi, sirtinda paltosu ve kafasinda kasketiyle dar sokagin dar kaldiriminda yuruyen guzel hir beyefendi amcanin kaldirima denk gelen bina basamaklarinin kenarina dikilip karsisindan gelen ortayasli bir bayan icin yol vermesi. kendisi tingir mingir yavasca yururken bayan gelene kadar oradan gecemeyecegini anlayip bir muddet dikilmistir.

    sanirim ileride boyle biri olabilmek guzel olurdu. kibarlik ve zerafet ne kadar guzel seyler yahu!
  • bittiği sanılan sigara paketinin sakladığı son dal.
  • bu gün dışarı çıktım, birkaç işim vardı. kalabalık bir sokakta 4-5 yaşlarında bir çocuk denk geldi, annesi birkaç metre ötedeki büfenin akbil sırasındaydı sanırım. çocuk yere çömelmişti, elindeki bir parça koli şeridini yere uzatıp sokaktaki diğer insanlara "atla" diye sesleniyordu. kimse üstünden atlamadı, sıra bana gelince ben atladım. arkamı dönünce gülümsedi, annesinin yanına koşup "abi atladı" dedi.

    siz de atlasaydınız ya ibneler, neyiniz eksilirdi?
  • 26 yıllık geleneksel olarak kabul edeceğim sevgililer gününde yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum .yalnızlığın asaletinde sevgililer gününe yine tek başıma girdim derken.. ….sevgililerim oldu ama nedense sevgililer günü hep tek başıma kalmışımdır. sevgi neydi ,sevgi engelleri aşmak değil miydi .!!! deniz kenarında oturmuş çay ve sigara keyfi yaparken ilerde bir grup gözüme takıldı .yaklaşık 40 kişi.. hepsi işaret dili ile birbirleriyle konuşuyorlardı. onların tarafa bakıp onları izliyordum. .birden bire hepsi bir noktaya baktı haliyle bende o noktaya kilitlendim . gelen bir erkeğin elinde kocaman bir doğum günü pastası vardı , hepsi alkışlamaya başladılar .doğum günü olan kızı yanında durdu diğer elinde tek bir gonca gül vardı. kıza ilk pastanın mumlarını üfletti sonrada o tek gülü öpüp kıza verdi .kızın birden gözleri doldu ..( pastayı getiren eşiymiş, eşi olduğunu sonra öğrendim ) sonra tüm oradaki kişiler arkadaşlarının hepsi ile tek tek kucaklaştı ve kıza işaret dili ifade ettiği şekilde güzel dileklerde bulundular .kimi mutlu olmasını, kimi güzel bir hayat ,kimi artık bir bebek olsun demesini , kimi onu çok sevdiğini ifade ediyordu.( nerden anladın diyenlere işaret dilini biraz biliyorum.) o an çok duygulandım .sevmek neydi .sevmek engelleri aşmak güven duymak bir olmak değil miydi .kız hepsinin güzel dilekleri için teşekkür ettikten sonra eşine dönerek elini karnına götürdü . erkek ilk anlamadı birden bir sevinç çığlığı atıp bir havaya zıpladı .oradaki coşkuyu duyguyu sevinci burada kelimeler ile ifade edemem herhalde. bende yerimden kalktım yanlarına gidip doğum günü olan kızı doğum günün kutlu olsun ve bebiş içinde hayırlı olsun dedim .( işaret diliyle ) kız beni tanımadığı halde bir içten sarıldı …..anlatamam mutluluk buydu bence paylaşmak.. sonra eşi sordu sende duymuyor musun diye bende duyuyorum .nerden biliyorsun işaret dilini dediğimde kardeşimden diye ifade ettim. direk okulunu sordular adını ,yaşını . meğer hepsi birbirini tanıdığından aralarında bazıları kardeşimin arkadaşlarıymış. türkiye ‘nin farklı illerinden bir eğlence için istanbul a gelmişler. hatta aralarında ingiltere den gelen bile vardı.( işaret dili evrensel bir dildir aslında hangi ülkede yaşarsanız yaşayın bu dili bildiğinizde hiç de yabancılık çekmezsiniz .) aramızda işaret dili ile konuşma devam ederken kardeşim geldi yanımıza meğer o arkadaşlarının geleceğini biliyormuş. o kadar çok bir araya gelip eğlence aktivite yapıyorlar ki ( spor karşılaşası tiyatro sinema etkinliği ) aralarındaki bağların kopmasın diye inanın onların yaptığı eğlencelere aktivitelere yada buluşmalara vakit buldukça bende katılmaya çalışıyorum. sevgililer gününü böyle içten ,candan o kadar doğal insanların arasında kutladım ki .sevginin engel tanımadığının bir kez daha farkına vardım..….sevgi neydi ?sevgi emekti …sevgi , hayatın her anını birlikte el ele omuz omuza paylaşmaktı. iyi günde , kötü günde….
  • bugün metroda karşı koltukta oturan kedili çocuk. şöyle ki, çocukcağız sırtında, boynunda ve elinde bir çanta ile metroya giriş yaptı. ilk başta oturmadığı için elindekini valiz sandım. sonra sırtındaki ve elindeki çantayı koltuğun arkasına dayadı ve karşıma oturdu. boynundaki çantasını çıkarmamıştı. oturunca bir de ne göreyim, boynundaki çantanın içerisinde bir kedi! bir anda o bölgenin dikkatini çekti, yüzler güldü filan. çocuk belli aralıkla çantanın ağzını açtı ve kafasını okşadı, ağzı kapalıyken de sürekli olarak parmaklarıyla kediye dokundu.

    otogar durağında inmek için ayağa kalktı ve koltuğun arkasına dayadığı çantalarını aldı. tam o sırada, aslında elinde tuttuğunun da seyahatlerde kullanılan hayvan çantası olduğunu fark ettim.

    ha, derseniz ki "hayvan sahibi herkesin yaptığı sıradan bir şey" tamam. ancak dışarıda yağan lapa lapa kar, sevip okşanılan boyna asılan bir kedi, kalabalığın içerisinde elinde, kolunda kedinin eşyalarını taşıyan bir çocuk var. ne bileyim, istemsizce gülümsedim.
hesabın var mı? giriş yap