• özellikle karın ender yagdığı memleketlerde cocuklugun en nese sacan anısıdır. izmirlisinizdir; küçüksünüzdür, ailecek trene binip bir yere gitmekteyken tren manisada durur. baba iner aceleyle kırmızı termosun bardak işlevli kapagına kar * doldurur getirir "bakın cocuklar bu kar" der, siz de aaa diye buzu parmaklar bunun içinde koşabilmeyi üzerine basabilmeyi hayal edersiniz.
  • genelde ilk tepki, dil cikarmak oluyor. gozlemledim, sallamiyorum valla. saklabanlik olsun diye degil de, tadina bakayim diye tahmin ediyorum. bebeklerin herseyi tatma tepkisi gibi bisi galiba.
  • afrikalı pek çok insanın yaşayamayacağı bir olay.
  • üniversitedeyken ispanyolca dersinde kar yağmaya başlamıştır ve hayatında hiç kar görmeyen kolombiyalı hoca marcos camdan dışarı baktığı bir an kar yagdıgını görür ve çığlıklar atarak zıplamaya başlar daha sonra camı açıp beline kadar sarkarak kar tanelerini yakalamaya çalışır. dumur içindeki sınıf camdan aşağı düşmemesi için marcos'u içeri çeker ama o camdan içeri dolan kar tanelerini bu sefer ağzıyla yakalamaya çalışır. derse geç kalan uykulu bir arkadaş içeri girdiğinde ise sınıf, ağzını bir karış açarak kar tanelerini yakalamaya çalışan hocayı açık pencerenin önünde ellerinden kollarından tutmaya çalışmaktadır. ilk defa kar görmek değil de ilk defa kar gören birini görmek çok daha komik oluyor böyle durumlarda.
  • hayatında ilk kez kar gören birinin yanında hayatının önceki evrelerinde sadece kar gören birisi varsa tuhaf durumlara neden olabilecek olaydır.
    o zamanlar güneyde pek fazla kar yağmayan bir ilimizde üniversite hayatını devam ettiren kahramanımızın * daha önce kar görmemiş adanalı bir oda arkadaşı vardır. bir gece ansızın yoğun bir kar yağışı sonucunda zeminde 10 cm kadar kar yüksekliği oluşmuştur (kartopu oynamak için yeterli ölçü). tabi bu durum başlangıçta 2 hafta önce memlekette evin önünde birikmiş 1,5 metrelik kar yığını içerisinden yol açmak için saatlerini harcayıp, kirpiklerine kadar donan kişiyi hiç ilgilendirmiyordur. fakat adanalı arkadaşın "oğlum hayatımda ilk kez kartopu oynayacam" ana fikirli yalvarışlarına daha fazla yürek dayanmaz ve çıkıp 3 saat (kar eriyene kadar) kartopu oynanır. dünyanın ne tuhaf bir yer olduğunu o zaman anladım. birinin çilesi başkasının pekala eğlencesi olabiliyordu.
    (bkz: anı anlatmak)
  • korkumdan ağlamışım annemin kucağında yere bıraktıklarında da annemin üzerine tırmanmışım.
  • üniversitedeyken bir kiz arkadas vardi, kar yagdigi zaman sevincten aglardi. hayat böyle iste!
  • üniversitenin ilk senesinde antalya'dan edirne'ye okumaya gelen sevgili bir arkadaşımız vardı... kendisi daha önce televizyonlarda, internette kar ve kar yağışı görse de canlı olarak bu doğa olayına hiç şahit olmamış bir insandı.

    bir gün harala gürele ders işlerken, dışarıda lapa lapa kar yağdığını fark ettik. biz, "aa kar yağıyoo!" gibi saçma tepkiler verirken oturduğumuz yerde, bu sevgili arkadaşımız derste olan profesörü sallamayıp kalktı ayağa, gitti cama yapıştı... biz noluyo lan derken, arkadaş dış dünya ile bağlantısını koparmıştı, belki de hayatında hep görmeyi hayal ettiği şeyin gerçekleşmiş olması onu çok mutlu etmişti. sanki o anlarda dünyanın en mutlu insanıydı, sırf kar yağdığı için. oysaki ne kadar sıradan bir olaydı... bu durumu fark eden hocamız;

    - kızım, bu ders sana izin veriyorum. çık dışarı, kar tanelerine dokun iyice hisset nasıl bir şey olduğunu. ( gibi bir şeyler söylemişti, aradan 3 yıl geçti tam hatırlayamıyorum)
    - hocam ??
    - hadi kızım hadi...

    arkadaşın montunu, beresini falan alması saniyeler sürmüş bir hışımla dersten çıkmıştı...
    başkaları için gerçek anlamda çok önemli olan bu durum o zaman bizim umurumuzda bile değildi. işte böyle anlarda hayatın ne kadar enteresan olduğunu düşünmeden edemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap