• okan bayülgen kan davalısını vurmak için istanbul'a gelmiş bir garip anadolu çocuğunu, kan davalısı mehmet ali erbil (namı diğer çavuş) ,başı beladan kurtulmayan bir pezevengi canlandırmaktadır.

    --- spoiler ---

    filmin tek komik sahnesi, mehmet ali erbil'in başının belada olduğu adamlar tarafından vurulduktan sonra, ölmesin diye kan davalısı okan bayülgen tarafından hastaneye yetiştirilmesi ve okan bayülgen'in ona kan verdiği sahnedir:

    kan almaya geldik, kan veriyik

    --- spoiler ---
  • hakkında neden bu kadar az entry girildiğini ve niye bu kadar kötülendiğini (tamam süper film değil ama günümüz türk filmlerinin çoğundan iyi) anlayamadığım film.

    "allah'ım ilk cuma sendeyim." asdfdfdffdf.
  • gözleri dicle gibidir
    biraz fazla baksan boğulacağından korkarsın
    dudakları sıfatında uçuşan bir kelebek gibidir hani dokunsan kelebeği öldüreceğinden korkarsın elleri dağda gezen analı kuzulu bir çift maral gibidir ellerinden tutacak olursan maral ın yetim kalacağından korkarsın
    saçları diyarbakır surlarının üstünden uçan bir kuş sürüsü gibidir bir telini tutmak için uzansan surlardan düşeceğinden korkarsın
  • okan bayülgen'in canlandırdığı karakterin, sevdiği kadını anlattığı sahneyle kendini kurtaran film. hatta sadece o sahne olsaymış filme gerek kalmazmış. tasvirin tam metnini bulunca yazarım.
  • hemşerinin kısaltılması anlamında da kullanılır.
  • eşkıya'nın homevideo versiyonu. basçı fuat yerine sümer, kaşar yeşim yerine taş dönemlerinde demet var. ama şener şen yok. ordan kaybetti galiba. şener, sezen aksu gibi bir şey. girdiği işe laf edilemiyor.
  • yirmi yıl öncesinin istanbul manzaralarını bize sunan komedi ve dram karışımı güzel bir film. mehmet ali erbil'in tipik üçkağıtçı tiplemesi, biraz daha eski yıllarda rol aldığı ilyas salmanlı uyanıklar dünyası filmindeki tiplemeye benziyor.
    ilk gösterildiği yıllarda pek adından söz ettirmemiş olsa da sinemanın güzel işlerinden bir tanesidir. bugün aramızda yaşamayan usta isimleri de görmemizi sağlayan, güzel nostaljik bir seyirlik olarak hatıralarımızda yer almayı başarıyor.
  • o zamanlar çekilen ender güzel filmlerden birisidir kendisi.
    buradan (bkz: okan bayülgen)'e ve (bkz: mehmet ali erbil)'e teşekkür ederim
  • her ne kadar genel kanı beğenilmediği yönünde olsa da, başıma bir şey gelmeyecekse benim beğendiğim filmdir. hele ki 2000 yılı şartlarına göre gayet komik bir film bile denebilir ki aradan geçen neredeyse çeyrek asırda ülkedeki komedi filmi anlayışı zaten recep ivedik, kocan kadar konuş veya maide'nin altın günü seviyesinde. hatta bu film salt komedi olsun diye yapılmış bir film değil, trajediyi de içeriyor.

    filmden en aklımda kalan kısım:

    - kanlısı cebrail'den kaçan yaşar bir otoparkta kısılır. o sırada bir kola kutusuna basıp kendini ele verir, cebraille karşı karşıya gelirler. cebrail silahı doğrultur, yaşar ise artık ölüme hazırdır. o sırada tarihi yarımada camilerinden ezan sesleri gelir art arda (sultanahmet, yeni cami, süleymaniye). ölüme hazır olan yaşar neden beni vurmuyorsun diye sorar, cebrail ezan okunurken seni vurmam töreye aykırıdır der. yaşar da "allah'ım ilk cuma sendeyim" diyerek tekrar kaçmaya başlar.

    ne zaman benzer şekilde tatsız bir olaydan kurtulsam "allah'ım ilk cuma sendeyim" repliği aklıma gelir.
  • komedi ve dramın bir arada olduğu bir film.
hesabın var mı? giriş yap