• 1958'de çekilen bu filmde, hapishanedeki hücresinde hayyam'ın rubaiyyat'ını okur mahkûm kadın. suç ve ceza ikilemi derken hayli ironik bir detay. ölüme doğru yavaş yavaş koşan bir kadın ile derdi tasayı hiçleyip anda yaşamayı salık veren hayyam karşı karşıyadır.
  • bu film benim için kocaman bir nostalji... siyah beyaz filmlere dair ilk gördüğüm kare veya kişi, ortaokuldayken okulun kütüphanesinden aşırdığım ansiklopedilerde 1958 yılının oscar ödüllerinin anlatıldığı sayfada, ödülü bu filmdeki barbara graham karakteriyle kazanan ve elindeki heykelciği mutlulukla sallayan susan hayward idi. film, yanlış zamanda yanlış kişilerin yanında olan, bazen de yanlış birtakım olayların içinde bulunan bir kadının, biraz da zorlama bir şekilde idama giden yolda yaşadığı endişe, ikircikli ruh hali, çocuğunu ve hayatındaki tüm insanları geride bırakma psikolojisi üzerinden ilerliyor. şu entryde anlatıldığı gibi (bkz: #6935334) gerçek bir hayat öyküsünden alınmış. yaşam ile ölüm arasında gidip gelinen anlarda barbara graham'ın ruhunda yaşadığı o gelgitler görülmeye değer doğrusu.
  • başrolünü susan hayward'ın oynadığı ve yönetmenliğini west side story''nin yönetmeni robert wise'ın yaptığı bir film. susan hayward, canlandırdığı barbara graham rolüyle en iyi kadın oyuncu oscar'ını bu filmle almış. konu
    günümüzde oldukça bilinen bir konu, zira filmin birden çok filme esin kaynağı olduğu söylenebilir. gerçek bir olaydan alınarak senaryolaştırılmış filmde, barabara graham adında biraz sefih bir hayat süren bir kadının, gerek çeşitli iftiralar olsun, gerek işlenmiş olan bir suça bir günah keçisi bulmanın medyanın da zorlamasıyla mecburiyet haline gelmesi sonucunda olsun, idamla yargılanması anlatılıyor.
  • borislav slavov imzalı baldur's gate 3 ana temasıdır.

    ı feel your breath upon my neck,
    a soft caress as cold as death.

    ı didn't know you well back then,
    ı blame it all on luck and vain.

    your blood like wine, ı wanted in,
    oh darling, get me drunk and make me feel!

    ıt's not my fault,
    ı'm not to blame,
    these ain't my sins,
    ı broke my chains!
    there's more to do
    and ı still want to live.

    ı feel your breath, upon my neck,
    a soft caress, as cold as death.

    ı feel your heart-beat in my soul,
    our futures bound, our bodies know.

    your blood like wine, ı wanted in.
    oh darling get me drunk, ınvite me in!

    ıt's not my fault,
    ı'm not to blame,
    these ain't my sins,
    ı broke my chains!
    there's more to do
    if ı can only live.

    ı can't go yet,
    don't let me die!
    ı'll never stop,
    until ı'm done!
    but just tonight
    maybe ı'll rest in peace.

    ı feel your breath upon my neck,
    a soft caress as cold as death.

    ı hear your heart-beat in my soul,
    our endings bound, our bodies know.

    ı can't go yet!
    don't let me die!
    ı want to live!
    my only one!

    there's more to do, if we can only live.
    the clock won't stop and this is what we get...
  • filme ilham veren gerçek yaşam öyküsünde, barbara graham'ın, 1953'ün mart ayında, burbank, california'da mabel monahan'ın soyulması ve öldürülmesi davasında, san quentin hapishanesinde, gaz odasında infaz edilmiştir. infaz günü, sabah 10:00'da gaz odasına alınmış ve kolları bağlanmıştır; siyanür keseleri, sülfürik asit dolu hazneye düşmek üzere hazır beklemektedir ki, telefon çalmıştır. vali, infazın durdurulmasını istemektedir. 10:25'te validen gelen ikinci telefon, infazın devam etmesini emretmektedir. hapishane görevlileri barbara graham'ı sakinleştirmiş ve tekrar infaz odasına alarak, tekrar bağlamışlardır; validen gelen üçüncü bir telefon, infazı yine durdurmuş ve barbara graham, odadan çıkarılmıştır. 11:18'de infaza devam etmelerini isteyen telefon, son olmuş ve 11:42'de barbara graham ölmüştür.
  • john denver'ın en etkileyici parçalarından biri. sözleri şöyledir:

    there are children raised in sorrow
    on a scorched and barren plain
    there are children raised beneath a golden sun
    there are children of the water
    children of the sand
    and they cry out through the universe
    their voices raised as one

    i want to live i want to grow
    i want to see i want to know
    i want to share what i can give
    i want to be i want to live

    have you gazed out on the ocean
    seen the breaching of a whale?
    have you watched the dolphins frolic in the foam?
    have you heard the song the humpback hears five hundred miles away
    telling tales of ancient history of passages and home?

    i want to live i want to grow
    i want to see i want to know
    i want to share what i can give
    i want to be i want to live

    for the worker and the warrior the lover and the liar
    for the native and the wanderer in kind
    for the maker and the user and the mother and her son
    i am looking for my family and all of you are mine

    we are standing all together
    face to face and arm in arm
    we are standing on the threshold of a dream
    no more hunger no more killing
    no more wasting life away
    it is simply an idea
    and i know its time has come

    i want to live i want to grow
    i want to see i want to know
    i want to share what i can give
    i want to be i want to live.....
  • baldur's gate 3'ün soundtrack albümünde olmakla birlikte oyunda zannedersem bir easter egg gibi, astarion'un çadırının arkasına geçtiğiniz bir anda da çalıyormuş. şarkı sözlerine bakılırsa belli oluyor ki bu zaten doğrudan astarion'un şarkısı, oyunun içinde çalması için karakterle romantik ilişki içinde olmanız gerekiyor olabilir. her gün adamın çadırının her tarafında dolanıyorum ama henüz çaldıramadım oyuna.

    edit: çaldırdım. korudaki kamp alanında kayaların üzerinden astarion'un çadırını görecek şekilde çadırın arkasına doğru tırmanın, görüş açınız çadırın üstünden astarion olsun, "i feel your breath upon my neck" diye başlayacak şarkı. bende romans açtıktan sonra geldi, onun bir etkisi var mı bilmiyorum ama muhtemelen vardır şarkının sözlerine bakılırsa. oh be.
  • bu şarkı, her ne kadar bg3'te kampta astarion'un çadırının arkasında çalmaya başlasa da, tav* ve illithid tadpole arasındaki mücadeleyi anlatan iki şarkıdan biri imiş. diğeri için ise (bkz: down by the river).

    öğrendiğime göre early access dönemlerinde, dream guardian kişisi aslen illithid tadpole'un bize gösterdiği bir hayal imiş. down by the river'dan kasıt da bu illithid tadpole hayalinin (hatta adı da daisy) bizi seduce etmesinin sonucu bizim mücadeleyi komple bırakıp kendimizi tadpole'a teslim etmemiz.

    öte yandan i want to live ise bu mücadeleyi kazanıp illithid tadpole'a karşı çıkmamızmış.
hesabın var mı? giriş yap