• evsiz isimli anı/roman kitabı turkuvaz'dan çıktı.

    http://www.dr.com.tr/…/edebiyat/roman/turkiye-roman
  • "alo ibrahim" adayı.

    ek: "ombudsman"mış bir de ahahahahahahahahahahahahaahah, git bir çay koy olm. yemesiner ombudsmanlığından.
  • yalan haberlerin, iftiraların, çarpıtmaların, pespayeliklerin kabe'si sabah gazetesi'nin okuyucu temsilcisi. bu yüzden vicdanı ve ahlakı hakkında herhangi bir tarife ve tabire gerek yok.
  • sosyal medyadan kendisine "istifa kabul edilmeyince daily sabah'da haber metninin neden değiştiğini sordum" o da son derece medeni bir şekilde beni engelledi.
    "sıfır liyakat bol bol adamcılık devri" işte n'olacak?
    pelikan seviciliğinde kendisine başarılar diliyorum.

    https://www.dailysabah.com/…urfew-announcement/news

    görsel
    görsel
  • lacivert dergisinin ilk sayısında "muhafazakârlık ‘modern zamanlar’ şarkısının kontrbasıdır" başlıklı didaktik bi yazı yazmıştır.

    http://www.lacivertdergi.com/…rkisinin-kontrbasidir
  • gayet temiz yüzlü, nur kalpli, pak elbiselerle a haber uzun hikâye programında fatih çıtlak ve mahmut erol kılıç'a muhtelif sorular soran ve programı sunmakta arz-ı endam eden kişi. şahsiyeti hakkında bir yorumda bulunmayacağım, programdaki duruşu, soru/cevap kültürü üzerine bir şeyler diyeceğim. öncelikli olarak soruları karşısında nevrozların üzerime çöktüğünü söylemeliyim. zamanlaması yanlış - genel, skalası popülist/düşük/alçak sorular soruyor. oryantasyonu sağlayamıyor. çünkü onun soruları fatih çıtlak/mahmut erol kılıç bloğunu aşamayacak derecede tasarlanıyor. altay'ın soruları onların duvarına bile değmiyor. yani şunu da anlamam, programa gelmeden önce okumalar yaptım demek ne derece doğru. ben bunları dinleyicilerin takdirine bırakıyorum. şu var, sen okuyorsun belki ama karşındaki iki kişi zaten çoktan ve çok okumuş insanlar. dolayısıyla ısmarlama soruyormuşsun gibi duruyor o zaman. bu bariz. fatih çıtlak bir denize açılıyor, mahmut erol kılıç bir okyanusa açılıyor ve yüzmeye başlıyorlar. ibrahim altay'sa o suya bile yaklaşamıyor. hâl böyle olunca da ortada uyumsuzluk diyeceğimiz bir üçleme çıkıyor.

    kendisini seviyorum ben, sevmiyorum diyemem. ama sevmek ayrı bir olgu, nazar ayrı bir olgu. ibrahim altay, konuyu daha da kavileştirecek nokta sorular sormalı ki muhabbet derinleşsin, bereketlensin, yeni ufuklar açılsın. salt soru/cevap kültürü değil. sunucular sadece sormamalı da bana kalırsa bu tip programlarda. onlar yorumlamalarını 2-3 cümle ile değil, retro/pre ve post gönderimleriyle desteklemelidir. bu benim düşüncem, herkes katılacak diye bir kaide yok, olmamalı da. örneğin hak/özgürlük konuşulduğu bu haftaya bakacak olursak, o kadar şey eksikti ki. mahmut hocaya ya da fatih hocaya gazve/abad kültürü, demir perde, doğu blok-özgürlük kavramı, ayetler, tasavvufi öngönderimler, voltaireci/montesquieucü/rousseaucu/hegelci düşünce, kanun, fransız reformist hak (vercingetorix profili) - perestroyka/glasnost/çözülme - dostoyevski'de suç/ceza dualitesi vb. perdelerinde düşünce geçişleri pekâlâ sağlanabilirdi. (hatta de sica'nın bisiklet hırsızları üzerinden gidebilirlerdi) moderatörlük kültürü de denebilir. batıda bu yaygın zira. ibrahim altay, bu noktada izleyicinin de kalbine nüfuz edecek şekilde ilerlerse programın kendisi tek başına yol alır, daha feyzli olur diye düşünmekteyim.
  • tahminimce yakında istifa edecek kişi
hesabın var mı? giriş yap