• yüzde yüz hukuk mezunlarından alım yapılması gereken meslek.

    iibf bitiren birinin hakim olmasının kaldırılan devlet güvenlik mahkemelerinde ki subaylardan farkı yok.

    iibflilerin hakkı her alanda yeniyor yılda 40 bin ögretmen alınırken onlardan çok az alım oluyor devletin başka kurumlarında iibf kadrolarının çogaltılması gerekir ama bu kadro hakimlik olmamalı.

    edit : 6 yıl sonra gelen düzeltme , çok hatalı düşünmüşüm hukuk fakültesi filan hikaye önemli olan vicdan merhamet ve hukuka bağlılık , on numara iibf mezunu idari hakim tanıdım 2 kişi çok iyi insanlar işlerini harika yapıyorlar hukuk mezunu 100 kişiyi ceplerinden çıkartırlar .
  • iibf mezunu mu hukuk mezunu mu daha evladir tartışmasınin bitmediği bir meslek.
  • hakim sınıfları arasındaki en rahat hakim olduğu için bu kadar lafı yapılan meslek bence. davalar dosya üzerinden veriliyor itirazlar adli tarafta olduğu gibi yargıtaya gitmiyor önce bölge idare sonra olmazsa danıştay yani davalar çok uzun sürmüyor hemen kapanıyor bu yüzden terfileri de çok rahat alıyorlar. her adli yargı hakiminin olmak istediği meslek idari hakimlik gibi yani benim tanıştığım kaç tane hakim varsa hepsi keşke idari yargı olsaydı diye üzülürler.
  • zamaninda iibf ve hukuk icin ayri kontenjanlar yoktu. herkes esit sartlardaydi. sonradan baktilar iibf mezunlarinin sinav sonuclari hukuk mezunlarinin sonuclarindan acik ara iyi hemen iibf icin kota uygulamasi geldi. bu uygulama ile hakimlerin hukukcu kokenli olmasi saglandi ve hukuk mezunlarinin rezil durumlari gizlenmis oldu..
  • işkembeden sallayanlar için anlatayım:
    hakimlik sınavında sorulan soruların cevaplarını yıllarca hakimlik yapmış hakimler veya tecrübeli avukatlar dahi bilemez. iibf veya başka fakülte mezunlarını zaten saymıyorum, tahmin dahi yürütemezler.
    tamamen disiplinli çalışmaya ve ezberlemeye dayalı bir sınav. ezberin ne kadar iyiyse o kadar başarılı olursun.
    hatta şöyle bir örnek vereyim; yazılı sınav ile mülakatın arasında iki ay süre olsun ( genellikle de daha fazla olur ), sınavda derece yapanlar dahi mülakata kadar tüm bildiklerini unuttuklarından bir daha ders çalışırlar.
    yani iibf'lilerin hukukçuları yazılı sınavda geçmeleri hukuktan falan anladıklarından değildir.
    bir de bu kıskançlığı bir türlü anlatamıyorum. siz hiç finale hazırlanan hukuk öğrencisi gördünüz mü? cevap vereyim, hepsinin götünden kan gelir. ( kaba oldu ama, cuk oturan başka bir ifade bulamadım)
    hele hele tıp öğrencilerini falan hiç söylemiyorum, adamlar sosyal hayatı unutuyor.
    sonrasında sırf fazla para kazanıyor diye bazı meslek gruplarını çekememek bizim ülkeye has bir durum olsa gerek.
    kimsenin önünden alan yok, girin sınava kazanın. ya da boş verin ya kim sözlükte trollük yapmayı bırakıp ders çalışacak ?
  • izole hakimdir.
  • sonuna kadar iibf'lilerin ellinden alinmasi gerektigini dusundugum, hatta sirf iibf'lilerin de idari hakim olabilmesi nedeniyle, adli hakimlige nazaran daha tirt gordugum meslek. is bilirkisiye gitsin gitmesin, isi neticelendirecek olan kisi, hukuk nosyonuna sahip olmasi gereken hakimdir. mesele 1000 sayfalik fikret ereni okumak da degil. mesele hukuk nosyonunu oturtmak. her sey kanunda yazmiyor, yonetmelikte yok. boslukla veya kiyas yapilmasi gereken bir yerle karsilasmak bir hakim icin cok siradan bir sey. bu bosluklar, yorumlar, kiyaslar ise hukuk nosyonu ile olacak is. hukuk felsefesi ile ilgisi olmamis, hukuk sosyolojisi nedir bihaber, borclar hukukundaki kural ve olgulari sadece ezberleyip yea bu hukum de amma sacmaymis deyip gerekcesine kafa yormayan bir guruhun hakim olmasi, yuksek mahkeme ictihatlarinin ve kanunun papaganligini yapmak demektir. bu ise ne hukukun gelisimine, ne de adaletin teminine katki saglar. hukuk nosyonu olmayan bir hakim, yasa koyucunun ve yuksek mahkemelerin papagani olmaktan oteye gidemez. malesef iibf mezunlarinda da bu durum mevcut.

    hukuk nosyonu nedir peki? bu hususu, aklima gelen su somut olayla aciklayabilirim. bilenler bilir, adli yargida ozellikle hukuk mahkemelerinde -keza bu idari yargidaki tazminat davalari icin de gecerli- davayi kaybeden taraf, kazanan tarafa vekalet ucreti oder. karsilastigim bir tuketici davasinda kadin yani davaci yeni aldigi arabasini, arabayi aldigi firmanin yetkili bayisine tamire goturmus. yetkili bayideki tamirci eleman, arabanin fren sisteminde bir ariza oldugunu belirtmis, bunun uzerine de davaci bayan tuketici mahkemesinde actigi dava ile aracin ayipsizi ile degisimini talep etmis. dava esnasinda yapilan bilirkisi incelemesinde, aracin fren sisteminde herhangi bir ayip olmadigi anlasilinca dava reddedilmis. dosyaya bakan ve adalet sistemine olan inancimi tazeleyen, hukuk nosyonunu iyi bir sekilde oturtmus hakim bey ise, yasalar geregi davayi keybeden kadini vekalet ucretine mahkum etmek yerine, kadinin davali firmanin calisaninin hatali uyarisi uzerine davayi acmis olmasi sebebiyle, davaai reddedilen davaci kadini degil, davali tarafi vekalet ucretine mahkum etmis. iste hukuk nosyonu budur. iibf den mezun olup da bu sekilde degerlendirme yapacak nitelikte hukuk nosyonuna sahip birisi varsa, buyursun hakim olsun. ona bir diyecegimiz yok. fakat hepimiz biliyoruz ki, cogu hukukcuda dahi olmayan bu nosyonun, hic bir hukuk felsefesi ve sosyolojisi dersi almamis, borclari medeniyi burun kivirdigi 20 sayfalik notlardan ogrenmis bir iibf lide olacagini dusunmek, abesle istigal etmektir.

    bak su olabilir, mesela almanya'da fikri sinai mahkemeleri gibi teknik degerlendirmenin onem tasidigi ozel mahkemelerde, 3 kisilik mahkeme heyetindeki bir kisi genellikle muhendis olmaktadir. bu gibi ozel durumlarda, hukuk fakultesi disindaki alanlardan istihdam saglanmasi akla mantiga uygun; lakin hukukla alakasi 20 sayfalik nottan ibaret olmus birine de mustakil mahkeme vermek, yani o kisiye munhasiran dava inceleme ve hukmetme yetkisi vermek hic bir sekilde aciklanamaz.
  • 13 yaşında 26 kişinin tecavüzüne uğrayan kıza rızası vardı diyecek olduktan sonra ne okursanız okuyun. herkesin olması gereken hakim. ne var ki?
  • öss-öys giriş sınavlarında alınan puanlara göre belirlenecek bir kadro olmadıgı kesin olan meslek sahibi insan.
    hukuk kazanamayanların olmak için çırpındıgı iddia edilmiş, de sanki hukuk fakülteleri çok çok yüksek puanlarla alıyormuş bir algı yaratılmak istenmiş.

    eğer kıstas üniversite giriş sınavları ise kanımca ilk on bin içinde ögrenci almayan bütün bölümler hiç bir şey olamaz. ama kriter bu olmamalı.
    çok daha uzun ve eğitici bir süreçten geçirlerek bu şahıslara adalet sistemimiz teslim edilebilir ancak.
    yoksa ne okul giriş puanı, ne de aldıkları 4 yıllık egitim bu nosyonu kolay kolay veremez.
hesabın var mı? giriş yap