• gelmiş geçmiş savaş karşıtı filmlerin belki en önemlisi, büyük olasılıkla en serti… izlemeye kalktığınızda kafanızın bozuk, canınızın sıkkın olmamasına özellikle dikkat edin.
    holivutun götünü yırtsa çekemeyeceği filmlerden biri… gel de gör!
  • 2 hafta evvel trt2 'nin bilinmeyen sinemalar kuşagında yayınlanan elem klimov 'un 1985 yılında beyazperdeye aktardığı aşmış film. hayatımda izlediğim filmler arasında ilk 10'a rahatlıkla koyabileceğim ve ısrarla izlenmesini tavsiye edeceğim bir filmdir gel ve gör. sarışın kızın valizin üzerinde yaptığı dans, bataklık sahnesi, kısacası her karesiyle beynime kazınan bir film oldu idi i smotri ya da türkçesiyle gel ve gör.

    --- spoiler ---
    filmin sonunda çocugun hitler'in deredeki resmine ateş ederken aklından gecen , herşeyin başa dönüşü sahnesi mükemmeldi. hele hele hitler 'in de anasının kucağındaki bebeklik halini görüp ateş etmeyi birdenbire kesmesi olaya son noktayı koydu.
    --- spoiler ---
  • j.g. ballard'ın "şimdiye dek yapılmış en iyi savaş filmi" dediği film. sean penn, filmi babasının tavsiyesiyle bir üniversitenin sinema kulübünün düzenlediği bir gösterimde izlemiş ve şöyle demiştir: "gördüğüm şey sonsuza kadar benimle kalacak..."çok sert ve çok etkileyici bir filmdir vesselam. dvd'si kinovideo'dan çıkmıştır. film moskova film festivalinde büyük ödülü almıştır. helal olsundur.

    --- spoiler ---
    filmin başlarında görülen ineğin üsütünde "beni almanlardan önce yiyin" yazmaktadır!
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    alman işgali sırasında belarus'taki 628 köy ve kasabanın içindekilerle yakıldığı istatistiği ile biten filmdir.
    yakılan bu köylerden birine filmde tanık oluruz. tanık oluruz derken mecazen değil, gerçekten tanık oluruz. çünkü bu tür bir felaketin sahicisinden hiç de aşağı kalır yanı olmayan sarsıcılıkta bir deneyimden geçeriz.
    çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek kim varsa istif edilmiş o ahırdan çıkan o çocuk değil de, kendimizmişiz gibi hissederiz. evin pencerelerinden atılan el bombaları gözümüzün önünde atılmış gibidir, evi ateşe verdiklerinde alevler yüzümüzü yalar.
    hatıra fotoğrafı çektirmek için çocuğun kafasına silah dayadıkları an birazdan tetiğin bizim için düşeceğini sanırız.
    ve tıpkı o çocuk gibi sağ kalırsak ilk fırsatta tarlaya sakladığımız silahı bulup kavramak için can atarız.
    yıkım, ölüm, talan, tecavüz için kalkıp gelenler pusuya düştüklerinde ise içimiz soğur, partizanların arasından usulca ormanda kaybolup gideriz.
    --- spoiler ---

    "iyi bir partizan 'kaç faşist var?' diye sormaz, 'faşistler nerede?' diye sorar..."
  • devamlı amerikalıların kazandığı savaş filmlerinden artık gına geldiyse, savaş filmlerinde boyalı, baklavalı artislerin oynamasından bıktıysanız, savaş filmi denildiği zaman sadece yahudilerin zulüm gördüğü savaş temasından illallah dediyseniz ve biraz rahatsız olmak istiyorsanız seyretmeniz gereken filmlerden biri.
  • 2. dünya savaşıyla ilgili ne kadar amerikan filmi varsa hepsini sollayan film. hatta bütün hollywood yapımlarını * * * üst üste koyun 2.dünya savaşının korkunçluğunu bu bir tek film kadar anlatamaz. aslında bu anlaşılır bir şey çünkü amerikan sivilleri savaşı bizzat yaşamadı. pearl harbour dışında sivil kaybı yoktu amerikanın. ama doğu cephesindeki savaş onlarca kat daha vahşi oldu ve çoğu sivil 25 milyon alman kayıplarını da hesaba katarsak 30 milyona yakın insan öldü . bu filmde ki olaylar rusya, beyaz rusya ve ukraynada binlerce köyde yaşanmıştı. tabi şu da var ki wehrmacht ı kovalayan kızılordu filmdekilerin aynısını doğu prusyada berlinde, budapeştede ve daha pek çok yerde yaptı. kısacası rüzgar eken fırtına biçer durumu.

    --- spoiler ---
    filmin en etkileyici sahnelerinden biri de yatalak nine dir. 2 defa izlememe rağmen hala ninenin yüz ifadesini anlayamam. acaba gülüyor muydu. alman askerleri ona kesinlikle bir şey yapmaz. sadece yanan evden alıp orta yere bırakırlar. aslında bir nevi iyiliktir. etraftaki insanlar cayır cayır yanarken bu nineyi bir bakıma kurtarırlar. ama öyle bir bakışı vardır ki sanki yaşlılıktan dolayı anlama-düşünme yeteneği sıfırlanmıştır ve olanlara anlam veremez. alman askerlerine öylece bakar.
    yönetmen o sahneyi izleyicinin kafasına unutulmayacak bir şekilde koymuştur
    --- spoiler ---

    son olarak herkesin izleyebileceği bir film değildir.
  • her savaş insanın düşmana değil, aslında kendine doğrultuğu bir silahtır...çünkü renkleri hayat görüşleri ne olursa olsun karşınızda dikilen yine günahıyla sevabıyla bir insandır...tıpkı sizin gibi..ve öldürürken fark etmeden içinizdeki insanı da öldürmektesinizdir..bu film bunu oldukça "kısıtlı" bütçesiyle, hollywood'un bugün "klasik" diye gözümüze sokmak istediği birçok filmden kat be kat daha iyi anlatmıştır...hiçbir zaman o amerikan filmleri kadar fazla izlenmeyecektir..fakat izleyen bir daha unutmayacaktır..

    filmde özellikle bir sahneye vurgu yapmadan bu entrye nokta koyamam..esas oğlan çocuk ve bir asker beyaz rusya'nın geniş çayırlıklarında giderken üstlerinden bir alman savaş uçağı geçer..yere yatarlar..gökten bombayı andıran bir karartı bir kumluğun üstüne düşer.. düşen boş bir vodka şişesidir..ikiside hüzünle vodkaya bakarlar..asker mırıldanır:

    -hayat böyle bir şey..yukarıda içiyorlar...bize boş şişe bırakıyorlar...

    ikisi de güler..savaş vardır...yine de gülerler..içlerindeki saklamaya çalıştıkları "insan"a dair bir duyguyla(savaş insandan geriye ne bıraktıysa)..savaşta pek ortaya çıkmayan bir yüz ifadesiyle bir ağız dolusu gülerler..savaşın ortasında kısa bir süreliğine de olsa "insan" olmuşlardır. sonra savaş onlara vahşeti geri verecektir.
  • madem ki izleyen, vakit harcayan bizleriz. entriyi yazan da biz neden olmayalım? pierrot le fou/#17067669 entrim pek oylanmamış, sexy mesajlar gelmemiş? hatun seni dağ ninesi yaparım inanıma, 150-160 yıl yaşarsın bana mısın demezsin. oylayalım be hey yoldaşlar, kıralım zincirlerimizi, çeliğe su verelim. sinefilin sinefilden başka dostu yoktur, dinimiz amin.

    işte böyle bir sosyalist devrim akşamı gene, mitralyöz sesleri eşliğinde yazıyorum bu yazıyı. ha ben saatlerce bu filmi seyretmişim. ve ne olmuşum, kendimden geçmişim. aslında ekim gecesi eisenstein'i anmak isterdi bu deli gönül, korçagin kardeş ama ona da sıra gelir herhal.

    filmi iki ay önce kadar izlemiştim ve etkisinden hala sıyrılamadım. bunu söylememin bir nedeni filmin tahribat gücünü vurgulamak iken, diğeri tabi ki yorumlarımdaki muhtemel unutkanlıkları görmezden gelmen. çünkü ''oynatalım uğurcum'' yapma bana, pozisyonları tekrar alma, pilot kamerdan izle. maçın içine giremedin deme; beni vur ama ellere verme.

    (ciddileşen entri) filmin asıl büyük olayı; cephede kardeş gibiydiler, bu vatan nasıl kazanıldı bir bilseniz iken canhıraş bi şekilde savaşan ve zorlu fedakarlıklara göğüs geren, kahraman yüzbaşı'nın mezarında amarikan bayrağını göndere çeken, savaşa hayır diye ciyaklayan bir formatın aksine; savunmasız, harap ve bitap düşmüş masum halka topla tüfekle, ağır sanayii hamlesiyle kırım uygulayan bir şeytani güce duyulan saygıdeğer öfke. işte bu yüzden filmin sonunda, elindeki silahla tüm kızgınlığına, acısına, ruhsal orgazmına rağmen; sonraları milyonlarca insanın vebaliyle yeni bir tebbet suresine ihtiyaç hissettiren adolf'un çocukluğuna, alnın çatısına sıkılamayan kurşun bu filmin özetidir. bu kırım esnasında, ben'liklerinden hiç'liklerine kovuşturulan insan manzaları da fotoğrafik hafızaya kazınır.

    bu filmi, tarihin en iyi savaş filmlerinden biri yapan şey; oyuncu(ları)n müthiş performansı, yönetmenin el becerileri, senaryonun gücü gibi filmi bölük pörçük analizlere muhtaç eden, belki de takvimlere bakılarak yapılan 'bu gün yorumlanacak filme sıfatlar'ı değil, saf ve yıkıcı bir gerçeği ayniyle, aynadaki aksiyle yaşamak. sanki bunlar hemen oracıkta yaşandı. insanların diri diri yakılması bir gerçekse, bundan daha gerçek anlatılamazdı emin olun. ve ejderha bile insan yüreğini böyle yakamazdı. bu film bunu yapıyor.

    gel ve gör; götün yiyorsa.
  • bu bir basyapittir. bir cocugun nasil seytani sesler cikardigini gorursunuz, dayanamilmaz bir cekiciligi vardir filmin. koydeki yakma sahnesi etkileyici,gercekcidir. savasin acimasizligini katiksiz olarak gozler onune serer. zamanin otesinde bir filmdir, neredeyse kimse bilmez.ama mesela sadece bir kahramanlik oykusu olan saving private ryan'i herkes bilir. ryan savas'a yonlendirirken come and see savastan nefret etmenizi saglar. sovyetler'in cikardigi en guzel filmlerdendir. propaganda dozu olculudur.
  • "come and see" olarak ingilizce'ye , "gel de gör ebeninkini" olarak türkçe'ye çevrilebilecek filmdir.... o kadar vurucudur bu film.... çok gerçekçidir sahneler.....

    (bkz: hayatı sorgulamanıza neden olan filmler)
hesabın var mı? giriş yap