• türkiye'nin iki büyük değerinin aynı sofra etrafında buluşup hasbihal etmesidir.

    özel ilgi alanı veya mesleki anlamda birikimi olanlar dışında genel kültür olarak masada dönen muhabbetin yarısını anlayabilen benim gözümde nirvanaya ulaşmıştır. sonra bu adamlar neden ona buna cahil deyip küçümsüyorlar.

    ilber ortaylı ve celal şengör ile softa muhabbeti
  • 33. saniyede ilber ortaylı'nın celal şengör'e attığı bakış şu manaya gelmektedir:

    (bkz: hiç cahil değilsin ölmesen de olur)
  • tadına doyulmaz bir aydınlanma muhabbetidir. lise anılarından girilir, tarih tezlerinden çıkılır, oradan uzay-zaman'a geçilir. şu muhabbetten keyif almamak mümkün değil.

    buradan herkese çağrı yapıyorum. bence ekşi sözlük, ortaylı ve şengör ile yemek yiyor zirvesinin zamanı gelmiştir.
  • masadaki en yarı cahil adamın kamerayı çeken kişi olduğu muhabbet. adam ne takyon bıraktı ne lost dizisi. her şeyden yarım yamalak bilgilerle gelmiş masaya.

    ben böyle bir masaya davet edilsem oturur bir hafta ders çalışırım, 3-5 tarih kitabı okur da gelirim, bir şeyden tam emin değilsem masadaki kadınlar gibi susarım dediğim muhabbet.
  • yanılıyor da olabilirim ama sanırım psikiyatri uzmanı prof. dr. kerem doksat tarafından kaydedilen muhabbettir.
  • muhabbeti kaydeden

    (bkz: kerem doksat)
  • celal şengör, ilber ortaylı, ismini bilmediğim bir hoca, iki kadın ve videoyu çeken bir ukaladan oluşan akşam yemeği sonrası edilen sohbet.

    yer yer ilber hoca ile celal hoca'nın aynı anda konuşmaları bende sohbet adabını bozdukları hissini uyandırdı. birbirlerine saygı gösterip biri sözünü bitirdikten sonra diğeri konuşsa sanki daha usturuplu olurmuş gibi geldi. bu şekilde bir kakafoni oluşuyor çünkü. bilmiyorum belki sadece bana öyle gelmiş de olabilir. ama ben bu duyguyu ilk kez hissetmiyorum... beraber katıldıkları tv programlarında da bunu hissettiğim olmuştur. ve bunun sebebinin de ilber hoca olduğunu düşünüyorum. sanki bulunduğu ortamlarda kendisinden daha çok konuşan birinin varlığından rahatsız oluyor gibi geliyor bana... ya da kendiyle denk olan biri ile bulunmak da denebilir belki. çünkü bu durum murat bardakçı, fatih altaylı gibi isimlerleyken hiç hissedilmiyor. sadece celal hoca ile olduğunda hissediliyor. ya da kendinden net daha üst biri karşısında (halil inalcık) karşısında da böyle bir durum söz konusu olmuyor. ama bir defasında celal hoca ile katıldıkları bir programdan daha program bitmeden ayrıldığını bilirim canlı yayında. ama celal hoca'da böyle bir kompleks hiç hissetmedim. celal hoca karşısında kim olursa olsun konuşur. konuşmayı çok sever. yalnız celal hoca da karşısındakinin aptal, cahil ya da kafasız falan olduğunu anladığında kendi üslubuna ağzının payını verir. nitekim aşağıdaki videoda da göreceğiniz gibi sofrada bir tane ukala herif var (videoyu çeken) ve sürekli bir tespit sıçma telaşesinde (ben de buradayım, ben de bilgiliyim, ben de bu adamlarla konuşabilirim ispatı içerisinde). ve celal hoca bunun farkında. dikkat ederseniz bu yüzden herifi her defasında ya yanlışlıyor ya çürütüyor. bence çok da iyi yapıyor... he'li hu'lu konuşuyor bir de densiz. nedir bu kendini ispat çabası; acaba çükü küçük ve bu yüzden kompleksi falan mı var anlamadım ki?..

    peşin not: ne celal hocacı ne de ilber hocacı falan değilim. ikisi de gayet bilgili, saygı duyulası insanlardır. ancak bu onların eleştirilecek yönleri olmadığı anlamına gelmez.

    https://youtu.be/n8hngzdutqy
hesabın var mı? giriş yap