• başıma gelen bir anıdan bahsedeyim madem. geçen bir arkadaşım geldi istanbulda beraber takılmak için. zaten açıkca arkadaşça geldiğini söylemişti, bundan yana problem yok. kendi kararıydı ve ben saygı duyarım.

    geldi, ilk günden beraber kadıköyde ortalamanın üzerinde pahallıkta ama keyifli yemekler yapan bir yere gittik. hesap geldi, tabi ki ilk buluşmaları ilk ben ödediğim için hiç sormadı bile o da. en nihayetinde şlak diye geçirdim karttan.

    hiç problem yok, zaten böyle olacaktı. sonrasında türlü etkinliklere katılmak için yine biletleri ben şlak şluk çekiyorum karttan. bunda da sıkıntı yok. benim davetlim sonuçta. açıkca söyledim bunlar konusunda endişelenmemesi gerektiğini.

    en son kendini kötü hissetmiş olacak ki, son akşam yemeğini ben ısmarlayayım dedi. ben de okey dedim. yine çok denemek istediğim butik bir yere gittik. ben tabi, en pahallısını seçtim çünkü onu yemek istiyordum.

    -ben ödüyorum diye bunu seçtin değil mi hihihihi. dedi direkt. kardeş 2 gündür varımı yoğumu bastım amk 50 tl mi yani problem?
    +istersen hemen şuan ortak ödeyebiliriz, hatta hepsini ben öderim sıkıntı yok dedim.
    -yok canım ben hallederim hihihi dedi.

    sonrasında ben tabi tatlı falan da söyledim. hesap 130 tl civarı geldi. bayılacak gibi oldu?? bu kadar ne tuttu ya falan dedi.

    garibime gitmedi değil... yani misafir adı altında en iyiyi yeyip içerken fiyat sorulmayıp, gayet keyif alınırken, sadece 1 kez hesap ödendiğinde bi anda söylenmeye başlamak garip geldi. durumu zaten iyi, olmasa bile 150 tl aq, 3 günlük tatilde o kadar harca yani.

    yani en nihayetinde garip bir durumdur. ben hesap ödetmem ama çok içimden geldiğinden dolayı da değil. nasıl açayım konuyu?

    +selam, yedik içtik gayet keyif aldım. hesabı yarı yarıya ödeyelim mi?

    bence kızdan bu teklifin gelmesi lazım. onu beğenmeme ve hoşlanmam durumuna göreyse hızlı bir analiz yapıp, hayır ben öderim ya da olur beraber ödeyelim demeliyim.

    türk kızları çok tuhaf... güçlü erkek isterler ama erkeğin yaşadıklarını/yaptıklarını anlamaya bile çalışmazlar. genelde...

    debe büdüttt: arkadaşlar, yoğun ilgileriniz ve yorumlarınız için minnettarım ancak bir şeylere açıklık getirmem lazım. artık tek tek yazamıyorum ama her mesaja cevap verme huyum oldugundan dolayı işi gücü bıraktım cevap yazıyorum.

    sıkça sorulan sorular;

    -arkadaşımla görüşmeyi kestim mi ? -hayır sadece ilerletebileceğim bir ilişki değilmiş onu gördüm.

    -aramızda bir şeyler oldu mu? -friendzone yedik, friendly fire da olmadı.

    -mekan neresiydi? - özelden cevaplıyorum ve evet 150 tl ye harika yemekler yedik. doymak için değil, keyif için.

    -genelleme yapmam doğru mu ? -hayır, öylesine yaptım. tabi ki tüm çevrem böyle insanlardan oluşmuyor ama böyle insanlar yok değil. aramızda hesap ödetecekleri gün için aç susuz bekliyorlar. nihihi.

    -hesap ödemekten gocunacaksam neden çağırmışım? -entryde benim ödediklerim ile alakalı bir şikayet yok. bütçem ona göre hazırdı zaten, konu onun öderken boncuk boncuk terlemesi.

    -gerçekten boncuk boncuk terledi mi? -abartı sanatını yaparak okunabilirliği arttırma yaptım.
  • üst versiyonuyla takılmış, ilk buluşmada hesabı ödeyen kız olmuştum.

    şimdi evlendik ve ben çalışıp ona bakıyo.. ahaha. yok ya. ameliyat oldu evde dinleniyor. allahtan her şeye anlam yüklemeyen kızdım da, hiçbir şeyi hesaplamayan adamı buldum. bölüm içinde gayet alengirli şeylerle de karşılaşsanız, bölüm sonunda herkes hak ettiğini kucaklıyor buna emin olun. ve her şeye takılmayın. şimdi markette de ben ödüyorum hesabı. eczanede de. doktorlarla ben konuşuyorum mesela. onun yapmayı sevdiği başka şeyler var: sevdiğim dizilerin bölümlerini indirir. asla okunmayan yazısıyla bana notlar yazar. yanağım apse yüzünden şişince öpecek alan çoğaldı diye sevinir. gittiği iş gezilerinden bir bavul kirli çamaşırla döner falan. hayatı bölüştük ve paranın ne kadar az yer kapladığını öğretti bana. ''olmayınca az yer kaplıyor'' diye düşünenleri kınıyorum ve laflar hazırladım.

    ara sıra ''hem hesabı ödeyip, hem de nasıl benle evlendin'' diye başıma da kakılmıyor değil tabii. nasıl yaptım sahi? artık o kadarını bilemem. bilemem mızıkacıları*. bi öğrencim son okuduğu kitaba bunu yazmış. demek ki mızıkacıları bilmiyor.
  • ne sefilliktir ne de rezalet.

    olması gerekendir zira anam değilsin babam değilsin karım değilsin ödemek zorunda mıyım ben senin yediğini içtiğini?
  • karşısında bir erkekle oturup muhabbet etmek için, bir erkekle dışarıda beraber vakit geçirmek için para olarak karşılık bekleyen bir kadın oturmaktadır. yoksa normal iki insan yemek yedikten sonra kimsenin "ödemeyi beraber yapalım mı?" diye sormasına gerek kalmaz.

    gayet dar gelirli bir öğrenci olan benim şimdiye kadar birlikte yemek yedikten sonra, cüzdanıma davranmadığım tek insan cebimdeki parayı oraya koyan annem. "ay tabi ki yediğimi ödeyecek erkek sonuçta, bana iki çay alamıyorsa, beni bir yere çağırmasın" diyerek, kendinize bedel biçtiğinizin farkında değil misiniz? konuşmak için bir şeylerin alınmasını, bir şeylerin sizin için ödenmesini bekliyorsanız, ne kadar değerli olduğunuzu görmek için karşınızdaki insanın sizin için ne kadar para harcayacağını görmeniz gerekiyorsa, işi uzatmadan saat ücreti belirleyin kendinize? "hımm, bu erkek karşımda oturup yemek yemek için aşırı lüks bir yere götürdü -çok para harcadı-, çok değerliyim, şu erkek kır pidecisine götürdü -az para ödedi-, değersizim." diyeceğinize herhangi bir erkeğin masada karşısına oturmak için saatlik ücret belirleyin, en çok para verenin karşısına oturursunuz.

    saatlik ücret belirleyin deyince olmadı ama şimdi, değil mi? sizin yaptığınızı yapma lüksünü, bir sürü farklı nedenden dolayı yitirmiş, hayatını sürdürmek için bedenini pazarlamak zorunda kalmış, bütün dünya tarafından dışlanmış o "kötü kadınlar"ı nasıl kötüleyeceksiniz, değil mi? doğru ya onlar "orospu" siz değilsiniz. size yapılınca jest yapmak, hediye etmek, şık davranış oluyor, karşılığında sizin verdiğiniz ne peki? süslenip, saç yaptırıp arzı endam etmek mi? pardon escort diye aşağılanan kadınlardan ne farkınız kalıyor buluşmaya bu mantıkla gittiğinizde? onlar zengin erkeklerin yanında toplantılarda, kokteyllerde yer almak için süsleniyor, güzel görünme görevini yerine getiriyor, erkek de karşılığında bu mantığa göre vermesi gereken hediyenin, ödemesi gereken hesabın bedelini kadına nakit olarak verince mi yapılan aşağılık bir eylem oluyor? iyi ölçün biçin derim.

    ayrıca olayı saptırmamak lazım, kimsenin "aa benim hesabımı ödediyse artık sahibimdir" diye düşündüğü yok, doğru okumak lazım. "biri yediğini içtiğini ödemek zorundaysa, bu sorumluluğu yüklüyorsan, hak iddia edince de itiraz edemezsin." deniliyor. çünkü erkek hesabı ödemelidir diyen topluma uygun yaşamayı seçiyorsan, erkek evin direğidir diyen topluma da uygun yaşayacaksın, ikisi aynı toplum.
  • cimri yazanı mı ararsın kaçın diyeni mi ararsın ? ulan amınakodumun ahrazları 250 gram amınız var diye insanlar sizi beslemek zorunda mı ? senin cebindeki değerli de erkeğin cebindeki değersiz mi ? sonra eşitlik hede hödö
  • gorgu geregi, pek dogru olmayan bir mevhumdur

    simdi kadin-erkek esitligi gibi konular, modernite ile beraber iyicene hayatimiza duhul etti. fakat burada atlanilan husus sudur,

    kadin-erkek olayina dahi girmeden,

    siz, bulusmayi teklif eden taraf iseniz, karsinizdaki insan, bu teklifinizi reddetmeyerek, vaktinden tasarrufla ve ilgisinden mutevellit, size bir jestte bulunmustur, siz de, bu jestine karsilik, elbette, bulustugunuz mahalin gereklerini yerine getirme jestinde bulunmalisiniz.

    olay bu kadar basittir, zaten, bu centilmen kurali da, vakia zamaninda, bu anlayisla ortaya cikmistir. cunku basit bir algoritma,

    davet ettiginiz kisi, davet ettiginiz mahalin gerekliliklerini/sartlarini bilmeyebilir, zira davet sahibi, dolayisi ile, davet mekaninin sahibi de sizsiniz. (anlayabilecegimiz dilden konusmak gerekirse, "hah hah ha tugce seni de paper moon'a davet ettim ama bir $arap 400 kaat, ayik ol yani, hah hah ha" demek, yanlis bir durumdur. aynisinin basiniza geldigini dusunun anlayacaksiniz. "ulan madem rulo yapip bi tarafimiza kacacakti, niye buraya cagirdin ki beni, ben daha iyi yerler biliyordum ambiyans falan :(((((( diyeceksinizdir buyuk ihtimalle, ki, haklisiniz. cunku, maddenin en basinda belirttigimiz gibi, davet sahibi siz degildiniz, siz olsaniz, buyuk ihtimalle kendi mesrebinize uygun bir yer tercih ederdiniz.)

    dolayisi ile, hic bu gibi durumlara sebebiyet vermeden, yaptiginiz davetin arkasinda durun. bu davete, karsi tarafin istirakinin, onun acisindan onemli bir jest oldugunu bilerek katilin. bakin hala erkek-kadin mevzuuna girmedik, davet eden-edilen cizgisindeyiz.

    eger maddi durumunuz kuvvetli degilse, cok luks mekanlara davet etmek durumunda degilsiniz. karsi taraf, zaten sizi jest yapmaya, vaktinden tasarruf etmeye deger goruyorsa,(bu kisi, erkek de olabilir) teklifinizi mekandan bagimsiz olarak kabul edecektir. fakat, davet ettiginiz mekanda "hesabi bolelim" teklifiniz, sabahtan beri bir fransiz asilzadesi kivaminda yazdigim ruh halini bertaraf edecek ve "bahcivasin biberin yok, okuz olmussun haberin yok, ulan, madem hesabi bolusecektik, bari saate, gune ve mekana birlikte karar vereydik zindik" dedirtecektir.

    zaten, ilk bulusmanin ardindan, diger bulusmalarda aranizda bir "paylasim" olusacagindan mutevellit, bu gibi tekliflere de ihtiyac kalmayacak, yeri geldigi zaman mekanlari birlikte sececek ve hesabi bolusecek yeri geldi mi supriz mekan sececek, bu mekanda yine davet sahibi olarak, bu davetinizin arkasinda duracaksiniz, yeri geldigi zaman da, siz davete istirak edeceksiniz. biz buna zaten kendi aramizda "iliski" diyoruz.

    bunun geleneksellikle, kezbanlikla, kadin-erkek durumu ile alakasi yok, davet ve davete istirak, davet sahibi gibi davranmak, genel bir gorgu kuralidir.
  • basit bir nezaket kuralı vardır. kadın erkek farketmez: davet eden taraf hesabı ödemeyi teklif eder. diğer taraf mesela bir kahve vs ısmarlayarak jest yapabilir.

    sevgiliniz ve arkadaşınız mevzu bahisse protokol işlemez. sen ödedin ben ödedim hesabı yapılmaz, zaten birbirinizi kollar ve birbirinizin halinden anlarsınız. tabi bu başka bir ünite.

    (örretmen gibi yazdım he)
  • hesabı ödeyip de burada iki kahve ödedi diye ağza alınmayacak laflar edecek dürzülerin aksine net adamdır, severiz.
    zaten normal bir kadın ilk buluşma da olsa hesabı paylaşmayı teklif eder. dolayısı ile teklif etmesine gerek yok, kadının bu isteğini hunharca 'sok o cüzdanı cebine!!!1' diye reddetmese yeter.
  • - sef hesap lutfen.
    .
    .
    .
    - himm bakalim bakalim, ben bi adana, bi ayran birde tatli almisim, seeeen az corbaaa, karisik izgara, ustune tantuni, hey maasallah, 2 diet kola, diet iciyon aferim bak sonraa 1 profiterol,1 arap kadayifi bu ilginc olmus tabi, 2 su, oeehh... yarisini odeyecektim ama yarisini bile yememisim.
    + %$#%^%$&^%&*
  • semt cihangir, kuzenimin evindeyiz. kuzenimin bir arkadasinin dogumgunune gidecegiz. oncesinde onun evinde toplandik. kuzenimin bekarlik canina tak etmis butun kiz arkadaslarini tehdit ediyor; “ bakin kizim, benim bir suru killi bacakli arkadasim var. bundan sonra beni en az bir kiz arkadasiyla tanistirmayan kizi hayatimdan cikariyorum.” biraz ictik, 45’lige dogru yola ciktik.
    kuzenimdeki ruh beni de etkiledi. dedim ben de biriyle tanisacagim bu aksam. dogumgununde bir suru tanimadigim kisi. disarida sigara icerken yanima bir uzun boylu yakisikli bir cocuk yaklasti. cocuk yazilimci. allahim geek dedim, bir de almanya’da okumus yeni gelmis, super! ve dogumgunu sahibinin arkadasi.
    bu arada dogumgunu tayfasi mekandan memnun degil, bi yerlere kacalim diyorlar. dedik mini muzikhol. abartmiyorum arkamizda 25-30 kisi taksimin arka sokaklarindan cihangire cikiyoruz. cok guzel bir gece gecirdim eglendim, yakisikli bir cocukla tanistim. superim.
    ertesi cuma cocuk beni aradi cumartesi gunu gorusmek icin. numarimi eksik vermisim, butun kombinasyonlari denemis, gururum oksandi.
    cumartesi arka oda’da bulustuk. muhabbet cok guzel, ortak noktalar var, entellektuel seviye uber. dedik moda’ya gecelim birseyler atistirmak icin. hesabi istedik, hesap geldi. ben bir papatya cayi icmistim tam elimi cuzdanima attim. cocuk “seninki 4 lira.” dedi. nasil bozuldum, nasil bozuldum anlatamam. zaten elimi cantama atmisim niye soyluyorsun? ama feministligime zeval getirtmeyecegim ya oradan ciktik moda’da yemek yedik, kahve icmeye gitttik. her gitttigimiz yerde hesabi kurusu kurusuna hesaplayip ayirdik. ıkiye boleleim diyorum onu da kabul etmiyor. bir daha o cocugun telefonlarina hic cikmadim.
    o zamanki is arkadaslarim bir yere cay icmeye gittigimizde benim cayimi ozellikle odemez ve “ seninki 4 lira.” derlerdi.
hesabın var mı? giriş yap