• alman filozof ımmanuel kant ( 1724 - 1804) ın saf aklın eleştirisi ( salt akıl, saf akıl, arı us.. muhtelif adı var ) ) adlı beyin yakan kitabının ön sözünde bulunan yine beyin yakan cümlesi.
    kant kafayı bilginin sınırları, aklın sınırları ile bozmuştur. aklım var evet, lakin bu akılla ne kadar ileri gidebilirim.
    aynı akılla hem dindar hem ateist olabiliyorum.
    o halde akıl biraz haddini aşıyor olmalıdır.
    ve yine o halde bu akıl nerede başlamalı nerede susmalı, buna bir çeki düzen vermeli, diyor.
    kant aklı teorik ve pratik iki alan olarak bölmüş.

    burada söz konusu 'inanç' tan ne anlıyoruz. biliyorsunuz, kant merhum aslında sıkı bir din- metafizik eleştirmenidir.
    kozmolojik, ontolojik ve teleolojik argümanları iyi hırpalamıştır.
    esasında meteryalizmi de aynı şekilde tenkide tabi tutmuştur. kendisi fideisttir, bir tür protestan alt kümesi diyelim,
    tanrıya her zaman inanmıştır, ama tanrıyı illa da kanıtlamanın gereksiz olduğunu düşünmüştür.
    konuya dönersek
    bu inanma meselesi, diyor, ünlü kant yorumcusu heinz heimsoeth herhangi bir dinin görüşü değildir.
    pratik akıl dediği, yani salt akıl denen şeyin anlayamayacağı ama tanrı, özgürlük, ruh gibi kavramları anlayacak olan pratik aklın içeriklerine atıf yapıyor.
    saf akıl, ben bu dünyadaki verileri işlerim, görünür olan şeyleri anlarım, buna fenomen diyoruz
    bir de insanın asla anlayamayacağı, deneyimler dünyasının tamamen dışındaki numenal alan vardır.
    akıl burada susmalıdır, diyor
    çünkü bu deneyimler sahasının büsbütün dışındadır

    metafizik denen, yani şeylerin nihayi bilgisi, esasında bize kapalıdır.
    bilgiyi kaldırdım derken yanlış anlamamalıyız.
    buradaki bilgi, dogmatik bilgidir, ön yargıların oluşturduğu , salt aklın tezlerine ve güya kanıtlarına dayanan metafizik bilgiyi kast ediyor.

    özetleyelim: inanca yer açmak için ( inanç dediği protestanlık değil, islam değil , pratik akıl dediği aklın içerikleri, pratik aklın taşıdığı bilgiler yani ruh, tanrı, özgürlük, sonsuzluk, ahlaki görevler, ahlak bilgisindeki görevlere olan inançtan bahsediyor.) buna yer açmak için ne yapmış peki?
    bilgiyi, hangi bilgiyi, salt aklın sınırsız , başıboş, ya tanrı argümanlarına bel bağlayan, ya da materyalizme abanan, başıboş düşüncelere dalan aklın bilgisi.
    yoksa kant kuşkucu değildir, bizi çevreleyen dünyada aklımızın bilebildiği fiziksel ve doğa bilgileri vardır,
    bu bilgiler için inanca yer açmıyor.
    bendeniz meseleyi böyle telakki ediyorum
  • ya bir siktir git denen kant zırvalarından biridir. adam inanca yer açmak için objektif gerçekliği tümden inkar ediyor lan.

    bakın metafizik, teoloji eleştirileri her zaman var. fideistlik denen durumda. gerçeklikten şüphe etmek denen durumda(ki uygunlukla falan aşılıyor bu, gerçekliği tümden inkar değil sadece emin olamamak denen şey), meseleleri/sistemleri tahkik/kritik etmek denen durumda var. kant bu alanlarda yeni hiçbir şey söylemiyor. kant'ın yeni söylediği tek şey kendinde şeylerle kastedilen objektif gerçeklerin hiçbir şekilde bilinemeyeceği, tüm gerçekliği subjektif ve insana bağlı bir kurmacaya çevirmesidir.

    kanımca insanlık tarihinde inanç adına felsefeye, akla yani gerçekliği kavramaya en büyük darbeyi indiren ve insanlığı akıl düşmanı mistisizme ve saçma sapan dar görüşler üzerinden yobazlığa gömdüren günümüz gizli kantçı popülist çakma entel söylemlerin aksi yöndeki propagandalarının tersine gazali değil kant'tır.
hesabın var mı? giriş yap