• muslumanlik'ta kelam kuran'dir. allah kelamini cebrail adli melek alarak muhammed'e esinlendirmi$tir. kelami insan aklinin anlayabilecegi $ekle ceviren muhammed'in dilidir. ancak kuran'a gore bunu surekli gozeten allah'tir. dolayisiyla kelam kuran'da kendini bulmakta ve sinirlandirilmi$ olmaktadir. ancak farkli olarak hristiyanlik'ta kelam isa'nin bizzat kendisidir. dogumundan olumune kadar ya$ayi$i, soyledikleri, yaptiklari hepis tanri'dan ve tanri'nin olmu$tur. konuyu derinlemesine bilmeyen muslumanlar, hıristiyanliga isa'ya tanri sifatini atfettigi icin tatsizlik besler. halbuki isa tanri'nin kendi kelaminin vucut bulmu$ $eklidir. dogaldir ki bu durumda incil'in tamami da isa'nin ya$amini anlatan bir buyuk hikaye kitabi, bir nevi seyahatname ve biyografidir. normaldir, boyle olmasi gereklidir. bana kalirsa misitisizm'de tanri'nin kitap indirmesi 'esinlendirme' anlami ta$imaktadir. muhammed'in esinlenmesi sadece kuran'i olu$tururken, isa'nin esinlenmesi hareketlerini, konu$malarini, ya$amini ve mucizelerini olu$turmu$tur. i$te incil budur.

    edit : bu entry bahsedilen dinlerin kendi iddialarini objektif olarak ortaya koymaktadir, yazarin inanclarini degil.
  • --- spoiler ---
    tanri diye bisey var. hepimizi o yaratmis.
    --- spoiler ---
  • incil, genellikle yeni ahit'le karıştırılır. hristiyanların kutsal kitabı (canon) yeni ahit'tir ve yeni ahit kutsal yazılar diyebileceğimiz incillerden, mektuplardan ve elçilerin yazdığı diğer belgelerden oluşur. yeni ahitin içindeki belgeler arasında çokça karşıtlığa rastlanır. bir incilde (markos) saat dokuzda çarmıha gerilen isanın, diğerinde (yuhanna) saat on ikide çarmıha gerilmesi emredilmiştir, bir incilde (matta) isa havarilerine celile'de görüneceğini söylerken, diğerinde (luka) kudüs'ten ayrılmamalarını tembihler, birinde (markos) isa dehşetle ölürken diğerinde güvenle ölür.

    bütün bunların ve daha nicelerinin sebeplerini ararken bulduklarımı paylaşıyorum. ama başlangıç için uyarı; burada yazacaklarım, yeni ahit'in teolojik analizleri değildir. yani bu kitapları, "tanrı tarafından verilen ilhamla yazılmış kutsal kitaplar" olarak değil, tarihsel bir analizle, yani insanlar tarafından insanlar için yazılmış kitaplar olarak inceleyeceğim. dolayısıyla bu konuda rencide olabilecek arkadaşlarımın okumamasını tavsiye derim. asıl kaynak kitabım, bart ehrman'ın "a historical introduction to the early christian writings" yardımcı kaynak kitabım ise dale martin'in "new testament history and literature" oldu. tabi yeni ahit'lerden farklı farklı kullandıklarım olmakla beraber en çok the bible: the new revised standard edition'ı kullandım.

    bu kadar ciddiyet yeter; artık başlayalım, dünyamızın şu anki zaman diliminde hristiyanlık oldukça farklı şekillerde yaşanılan bir din. birbirinden inanılmaz derecede farklı inançları olan ama kendilerine hristiyan diyen gruplar mevcut. peki bu çeşitlilik ne zamandan beri var? çoğu insan, hristiyanlığın başlangıcında tek vücut olduğunu ama bir çok nedenden ötürü (özellikle protestan reformu) daha sonra giderek çeşitlendiğini düşünüyor. ama olur da 1800 sene evveline gidersek, asıl o zaman hristiyanlığın nasıl da birbirinden farklı gruplar tarafından aynı adla yaşandığını görebiliriz. peki nasıl gideceğiz? saçmalamanın anlamı yok, tabi ki gidemeyeceğiz. ama elimizdeki bilgilerin ışığında belki kapıyı biraz aralayabiliriz.

    bu kendilerine hristiyan diyen gruplar içerisinde tek tanrıya inananı da, çift tanrıya inananı da, 32 tanrıya inananı da, 365 tanrıya inananı da, tevratın kötü bir kitap olup şeytani bir tanrı tarafından yazdırıldığına inananı da, isa'nın aslında var olmadığına inananı da var. bunların hepsi kendilerini hristiyan olarak görüyorlar ve bu inançlarına kaynak olarak hepsi de isa'nın kendilerine öğrettiklerini gösteriyorlar. yani hristiyanlık o zaman için herkesin kendine yakışanı giymesi oluyor.

    ama diğer taraftan, hristiyanların kutsal kitabı yeni ahit'e baktığımızda, hiç de öyle çift veya 32 tanrı, dünyanın kötü bir tanrı tarafından yaratıldığını veya tevratın böyle bir tanrı tarafından yazdırıldığını okumuyoruz. peki bu temel konularda nasıl karar kılındı? farklı farklı düşünen hristiyan grupları nasıl oldu da kendi düşüncelerini yansıtmayan tek bir kutsal kitap etrafında toplandı? o zamanki bütün hristiyanlar bu temel konularda hemfikir miydi? müzakerelere mit katıldı mı? hepsi az sonra...

    hristiyanliğin erken dönemlerindeki çeşitliliği

    yahudi-hristiyan adoptionist (adoption = evlat edinme)

    ilk inananlar ikinci yüzılda filistin'de yaşayan yahudi-hristiyan gruplardı. bu elemanlar isa'nın inanılmaz derecede dürüst, yahudiliğin bütün kurallarına uyan, tanrı tarafından oğlu olarak seçilmiş bir adam olduğunu kabul ediyorlardı. isa bu "tanrı tarafından evlat edinilmeyi" şeria nehrinin sularında vaftiz edilirken tanrının ruhunun kendisine güvercin olarak inmesiyle ve göklerden "sen benim sevgili oğlumsun, senden hoşnudum" demesiyle sahip oldu. markos (1:9-11)

    andrea del verrocchio'nun (başka bazı ressamlarla birlikte yaptığı) "the baptism of christ" tablosunda bu olayı görebiliriz. tanrının yukarıdan açılan ellerinin arasından gelen kutsal ruh (güvercin), güçlü ve imanlı bakışıyla vaftizci yahya ve imanın gücünü dileyen genç isa. sanat tarihçilerine göre tablonun sol tarafında kalan melek figürlerini resmeden ressam ise henüz genç yaşlardaki leonardo da vinci'den başkası değil.

    tanrı ellerini açıyor ve "sen benim sevgili oğlumsun, senden hoşnudum" diyor... bir an için göklerin açıldığını ve tanrının sizinle konuşup bu lafı söylediğini düşünün. bi "what if god was one of us" iyi gider diye düşünüyorum.

    yine bu hristiyanlara göre isa, tanrının ruhu sayesinde güçlenmiş, bu sayede incillerde konu olan mucizeleri gerçekleştirebilmiştir. ve hayatının sonunda da nasıl ki amerika "bütün savaşları bitirmek için son bir savaş" diyerek savaşıyorsa, isa da "bütün günahların affedilmesi için son bir kurban" olmak için çarmıha gerilmiştir. sonrasında tanrı onu cennetine almış, ve isa orada gül gibi yaşamaktadır.

    her ne kadar isa, tanrı tarafından seçilmişse de, kendisi ilahi (divine) değildir. mükemmel doğrulukta ve iyilikte olan ama sıradan bir adamdır isa. bu hristiyanlara göre isa bakire doğumdan gelmemiştir, doğumundan önce yaşamamıştır ve tanrısal değildir. tanrı tarafından evlat edinilmiştir ve kendisi dünyanın kurtarıcısıdır. tanrı israiloğullarını seçmiş ve kurallarını bu ırka göndermiştir, dolayısıyla önceden gelen kurallara (tevrat, eski ahit) uyulmalıdır. yani erkekler sünnet edilmeli, erkek ve kadınlar oruç tutmalı, kutsal günde (şebt, sabbath) çalışılmamalıdır.

    bu hristiyanların kitabı (tabi yeni ahit kanonuna girememiştir) ilk iki bölümü hariç matta'ya benzer bir kitaptır. peki yeni ahitteki diğer inciller? (markos, luka, yuhanna) ve diğer kitaplar (elçilerin işleri, mektuplar vs) büyük bir ihtimalle bu hristiyanlar bu kitapları asla duymamışlar, duyduklarını da hemen reddetmişlerdir. elçinin işlerindeki pavlus ise (yahudi kanunlarınnı bir kenara koyup hristiyan kanunları yarattığı için) bu yahudi-hristiyanlara göre bir havari ya da elçi olmaktan çok günahkar bir sapkındı. (heretic) yeni ahit kanonu da zaten ikinci yüzyılda henüz oluşmamıştı.

    marcion hristiyanları

    ikinci yüzyılın sonlarına doğru en çok türkiye'de ve akdeniz'in etrafında kabul gören bir hristiyan grubudur. adı marcion adlı bir misyonerden gelmektedir. bu elemana göre asıl hristiyanlık pavlus'un bahsettiği hristiyanlıktı. pavlus, asıl havari ve elçiydi çünkü isa dirildikten sonra özellikle ona görünmüştü. (zamanı geldiğinde anlatacağız ama, pavlus nam-ı değer saul, ilk hristiyanlara zulmeden bir yahudiydi, isa ona göründükten sonra misyoner oldu, ilk kiliseleri o kurdu ve hristiyanlığı bir çok farklı bölgeye yaydı) marcion hristiyanlarına göre yahudi kurallarının insanların kurtuluşuyla ilgili hiçbir bağı yoktu, bu yüzden yahudi kuralları terk edilmeliydi.

    caravaggio'nun bu ünlü tablosunda (bu konuyla alakalı iki tablosu vardır) paul, yani saul, şam yolunda hristiyanlara zulmetmeye giderken isa'nın sesini duyar (kendisini göremez). bakalım o bölüme (elçilerin işleri 22:6-7)" ben öğleye doğru yol alıp şam’a yaklaşırken, birdenbire gökten parlak bir ışık çevremi aydınlattı. yere yıkıldım. bir sesin bana, ‘saul, saul! neden bana zulmediyorsun?’ dediğini işittim."

    şimdi bakalım bu marcioncular ne diyor? yahudi tanrısı kendisine uymayanları cezalandıran bir tanrıyken, isa'nın tanrısı merhamet eden bir tanrıydı, yahudi tanrısı göze göz dişe diş derken isa'nın tanrısı "öbür yanağını dön" diyordu, yahudi tanrısı israiloğullarına nasıl komşularını öldürmesi gerektiğini anlatırken isa'nın tanrısı "düşmanlarını dahi sev" diyordu. bu iki tanrı nasıl olurda aynı tanrı olabilirdi?

    marcion'un cevabı netti. aynı tanrı değillerdi, iki tane tanrı vardı ve isa bizi yahudi tanrısından kurtarmak için geldi. zaten isa'nın o tanrıyla bir bağı yoktu. isa aslında bedenen var olmadı, yalnızca insan vücuduna bürünmüş gibi göründü, aslında hiç doğmadı, hiç açlık hissetmedi, hiç kanamadı ve hiç ölmedi çünkü onun görünen vücudu yalnızca hayaldi.

    marcion hristiyanları kutsal kitap (kanon) olarak orası burası cımbızlanmış luka incili ve pavlus'un mektuplarını kullanıyorlardı. marcion orasını burasını buduyordu bu kitapların çünkü ona göre önceki sapkınlar bu kitaplara aslında varolmayan ve özellikle yahudileri iyi gösteren cümleler yerleştirmişti.

    gnostik hristiyanlar

    bugünkü mısır, suriye, türkiye , italya ve fransa topraklarında daha çok bulunan gnostikler (adlarını gnosis-gizli bilgi ile kurtulmaktan alıyorlar) diğer hristiyanlardan baya bi radikal biçimde ayrılıyorlar ki kendi içlerinde de pek bütünlük yok aslında bu gizemcilerin. bazı gnostikler marcion'un dediklerine katılıp isa'nın insan değil tamamen kutsal olduğunu düşünürken bazıları yahudi-hristiyanların düşüncelerine katılıp isa'nın vaftiz sırasında özel güçlerle donatılmış sıradan bir insan olduğunu kabul ediyordu.

    ama her ne kadar yahudi-hristiyanlar tek-tanrılı, marcion hristiyanları çift tanrılıysa da gnostikler çok tanrılı hristiyanlardı. bazıları 32 ye bazıları 365 tanrıya kadar inanıyorlardı. marcioncuların inandığı gibi yahudi tanrısını, yüksek standartlı kuralları olan ve kulları konusunda sabırsız ve cezalandırıcı olan bir tanrı olarak görmüyorlardı. yahudi tanrısını, ve onun yarattığı maddi dünyayı (material world) tamamen kötü olarak görüyorlardı. bu maddesel dünyaya karşı olabildiğince yabancı hissedip, diğer dünyadan gelen ruhların burada bu kötü tanrı tarafından vücutları vasıtasıyla hapis kaldığını düşünüyorlardı. kurtuluş bu dünyadan kurtulmak demekti. isa denilen bu adam diğer dünyadan gelmiş ve insanlara öğrettiği bilgiyle (gnosis) onların kurtulma şansı olmuştu.
    ama bu gizli bir bilgiydi, bu yüzden çoğunluk anlayamazdı. yalnızca seçilmiş birkaç kişi yani gnostikler bu gizli bilgiyi bilirlerdi. tabi ki isa'nın kalabalığa söylediği sözler gerçek ve önemli sözlerdi ama yalnızca gnostikler altında yatan gerçek anlamı bilirlerdi. çünkü isa'nın her söylediği sözün aslında gizli bir anlamı vardı. bu yüzden kutsal kitaplarda yazanların kelime anlamlarının gnostikler için bir önemi yoktu, asıl önemli olan bu kelimelerin gizli anlamlarıydı. kurtuluş bu gizli anlamları anlayanlarındı.

    evet, yalnızca bazı kişiler seçilmişti. şimdi madem gizlilik, seçilmişlik geyiği yaptık o kadar; o zaman ramin karimloo'nun phantom, güzeller güzeli sierra bogges'in ise christine'i oynadığı phantom of the opera'dan bir sahne:

    gizliliğiyle ünlü tanrımız phantom, kurtuluşun müziğini söylesin diye christine'i (kelime oyunu yapmayacağım) seçiyor ve ona bu müziği söylemesini emrediyor. son sözleri gnostik bir kitap çıkartabilecek boyutlarda:

    "buraya getirdim seni,
    bu tatlı müziğin tahtının başına
    herkesin müzik için saygı göstermesi gereken yere
    müzik,
    ve geldin sen,
    tek başına, tek bir amaç için,
    senin sesini ilk duyduğumda
    ihtiyaç duydum sana benim şarkımı söylemen için
    benim müziğim için."

    konumuza dönecek olursak, isa ise tek değil ikiydi. çünkü tanrı onu evlat edinmemişti, o vaftiz sırasında isa'nın içine başka bir ruh girmişti ve isa gücünü o ruh sayesinde kazanmıştı, dolayısıyla isa tek değil, ikiydi. bu yüzden çarmıha gerildiğinde, hemen ölmeden önce içindeki ruh cennete gitmiş, geride kalan isa "tanrım tanrım beni neden terkettin" demişti.

    kitapları, zaten diğer incillerden çok daha farklı bir şekilde yazılmış olan yuhanna incili (yeni ahit kanonunda var) ile daha sonra üzerinde duracağımız, isa'nın sözlerinden oluşan thomas incili, meryem incili, philip incili ve gerçeklerin incili (gospel of truth). tabi bu son saydıklarım kendilerini yeni ahit kanonunda yer bulamadılar.

    proto ortodoks hristiyanlar

    kazananlar. yani ilerideki yıllarda düşünceleri hristiyan dünyasında iktidar olacak olan, ve kendisine benzemeyen yukarıda saydığımış hristiyan gruplarını "sapkın" ilan ederek bugünkü hristiyanlığı oluşturacak olan grup. o zamanlar bunlar öngörülemeyeceğinden onlara proto-ortodoks hristiyanları diyoruz.

    bu proto-ortodoks hristiyanları isa'nın etten kemikten olduğu konusunda yahudi hristiyanlarının görüşlerine katılmakla beraber "kutsal olmadığı" kısmına katılmıyordu. aynı şekilde marcion hritiyanlarının isa tamamen kutsaldır anlayışına katılıyorlardı ama etten kemikten oluşmaz, o bir hayaldir kısmına katılmıyorlardı. gnostiklerin "isa kurtuluşun yoludur" anlayışına katılıyorlardı ama bu kurtuluşun yalnızca azınlıktaki birkaç kişiye kendisini gösterdiği kısmına katılmıyorlardı. ayrıca isa gnostiklerin dediği gibi iki değil, tekti.

    yani proto ortodoks hristiyanlarına göre isa hem kutsal hem etten ve kemikten oluşan, tek olan ve kurtuluş yolunu öğretendi. ve bu kurtuluş yolu isa'dan sonra havariler ve elçiler tarafından yazılan kitaplar sayesinde insanlara ulaşmaya devam etmişti.

    proto ortodokslar içinde 4 incil, 1 elçinin işleri 21 mektup ve son olarak 1 apocalypse kitabı olmak üzere 27 kitaptan oluşan yeni ahiti kanonunu oluşturan grup. peki, mesela nasıl oluyor da gnostiklerin sevdiği yuhanna inciliyle, yahudi hristiyanların sevdiği matta incili ve marcioncuların sevdiği luka incili aynı kanon içinde yer alabiliyorlar? bu gruplar birbirlerinden tamamen farklı öğretilere inanmıyorlar mı, nasıl oluyor?. işte proto ortodokslar sapkın saydıkları bu hristiyan gruplarını kendi içlerinde bu şekilde dengelediler. sonuçta bu hristiyan kanonunun yani yeni ahitin oluşma süresi cımbızlamakla geçen uzun bir maratondu.

    yeni ahit, kutsal kitapların kanonu

    dediğimiz gibi, yeni ahit bir günde gökten zembille inmedi. uzun bir maraton sonucunda farklı zamanlarda, farklı kişilerce, farklı nedenlerle, farklı kişilere hitaben yazılmış yüzlerce incil ve kutsal yazının ayıklanmasıyla oluştu. bunları ayıkladılar ve adını yeni ahit koydular. o zamanlardan kalma bir belgeyi yayımlamakta fayda görüyorum. belge.

    bu ayıklama sürecinde, almak istediklerini aldılar, almak istemediklerini heretic yani sapkınlık olarak adlandırıp bunlardan kurtuldular. azizlerden oluşan slipknot grubu "heretic anthem" (sapkın marşı) adlı kutsal şarkısında bu sürece ilişkin eleştirilerini empati kurarak "what is it like to be heretic?" yani "anana babana sapkın deseler nasıl olur dostum, ha?" diyerek inceler

    yeni ahit 15-16 farklı yazar tarafından, yunanca yazılmış 27 kitaptan oluşur. bu kitapların gerçekten havariler tarafından yazılıp yazılmadığı bilinmemekle beraber m.s 50 - 120 arasında yazıldıkları kabul edilmektedir.

    ilk dört kitap bilindiği üzere incillerdir. incilin kelime anlamı güzel (müjdeli) haberlerdir. bu güzel haberler isa'nın antik biyografileridir; hayatını, mucizelerini, vaazlarını, çarmıha gerilişini, ölümünü ve dirilmesini anlatır. her ne kadar markos, matta, luka ve yuhanna ya atfedilse de kimler tarafından yazıldığı bilinmemektedir. proto ortodoks hristiyanları bunlardan ikisinin yani matta ve yuhanna'nın havari, markos ve luka'nın ise havarilerin yardımcıları olduğuna inanırlar. ama bunlar havada kalan iddialardır çünkü o zaman yazılan incillerin hiçbirinde ne yazarının ismi ne de başlığı yazılmamıştır. yeni ahit'teki hiçbir başlık yazarı tarafından atılmamış, daha sonra hristiyan yazıcılar tarafından uydurulmuştur.

    bu dört kitaptan sonra elçilerin işleri gelir. burada erken dönem hristiyanlığının isa'nın ölümünden sonra nasıl geliştiğini ve pavlus tarafından nasıl da diğer topraklara ulaştığını anlatır. sonra mektuplar gelir. bu mektuplar hristiyan liderleri tarafından belirli gruplara ve kişilere yazılmıştır. onüçünün pavlus tarafından yazıldığı iddia edilir ama araştırmacılar tarafından pek kabul görmez. yine de bu mektuplar erken dönem hristiyanlığının içinde oluşan sorunları çözmek amacıyla yazılmış teolojik ve pratik cevaplardır. en sonunda ise yuhanna'nın kehanet kitabı gelir. bu manyak kitapta yuhanna adlı bir peygamber tarafından, dünyanın nasıl yokolacağı, savaşın nasıl olacağı anlatılır. (ünlü 666 sayısı burada geçmektedir.)

    bu yukarıda bahsettiğim 27 kitap, ortodokslar tarafından kabul edilerek yeni ahite seçilmiş kitaplardır. bunların dışında da kutsal sayılan kitaplar vardır. bunlardan bazıları her ne kadar hiçbir zaman bulunamamışsa da biliniyordur. örneğin pavlus yeni ahitteki bir mektubunda böyle bir kitaptan (mektuptan) bahseder. (1 cor 5:9)bunların dışında hayatta kalabilmiş ve bulunabilmiş, yeni ahite seçilmeyen kitaplar da vardır. bunların en ünlüsü "apostolic fathers" tır. hatta erken dönem hristiyanların bazıları kendi kanonlarına bu kitabı da eklemişlerdir. bu sonradan bulunanların en heyecan vericisi ise geçtiğimiz yüzyılda bulunan nag hammadi yazıtlarıdır. kıpti dilinde bulunmuş bu kitaplar her ne kadar m.s4. yy aitse de, asıl orijinallerinin yunanca ve m.s.2.yy ait olduğu kabul edilir. özellikle gnostik hristiyanların kutsal saydığı bu kitapların içinde ünlü gnostik incil (daha sonra bahsedeceğiz) thomas incili de yer almaktadır. büyük bir ihtimalle proto ortodoks hristiyanların sapkın ilan ettiği gnostikler bu kitapları saklıyorlardı ve bu yüzden günümüze ulaşabildiler.

    proto ortodoks hristiyanları bu otoriter kutsal kitapları derleyip "kanon yapma" uygulamasını kendilerinden bulmadılar . her ne kadar diğer dinler tarafından çok seçilen bir yöntem olmasa da hali hazırda yahudiler tarafından yapılmışı zaten vardı (eski ahit). gerçi isa'nın yaşadığı dönemde bu "hard copy" eski ahitten bahsedemezsek de yahudilerin otoriter saydığı ve kutsal kabul ettiği belli başlı kitaplardan oluşan bir kanon mevcuttu. birinci yüzyılının sonlarına doğru hristiyanlar çoktan isanın sözlerini yazıp bunları kutsal saymaya başlamışlardı bile. çünkü bu kutsal yazılar onları sonsuz hayata ulaştıracaklardı.

    aslında ilk kanon denemesini yapan marcion'du. yani yeni ahitin derlenişini bu sinopluya borçluyuz. luka'nın kırpılmış kitabını ve pavlus'un bazı mektuplarını toparlayarak kendine bir hristiyan kutsal kanonunu yarattı. bu olay diğer hristiyan grupların -genelde daha geniş olan- başka kutsal kanonlar yaratmasını sağladı. hangi kitapların kanona nasıl girmesi gerektiği, hangilerinin sapkın olduğu ikinci, üçünücü ve dördüncü yüzyıllar boyunca ateşli sahnelere gebe oldu. sonunda 367 yılında yani son eski ahit kitabının yazılmasından iki buçuk yüzyıl sonra şu an kullanılan 27 kitaplık kanon oluştu. bu listelemenin sahibi iskendeye'nin güçlü piskoposu athanasius`tu. bazı araştırmacılar, daha önce bahsettiğim nag hammadi yazıtlarının bu dönemde saklandığına inanır. çünkü bu sıralarda gnostiklerin bu kitapları athanasius tarafından "sapkın" ilan edilmişti. bu saklanılanların bulunması için aradan 1600 yıl geçmesi gerekti... diyerek artık ilk bölümü kapatıyoruz. bütün ağlayan melisler ve meryemler için gelsin

    next episode: erken dönem hristiyanlarının gelenek ve görenekleri

    edit: düzeltmede bulunan daemonwrathchilda teşekkür ederim.
  • --- spoiler ---
    kitabın sonlarına doğru başkahraman çarmıha gerilmektedir.
    --- spoiler ---
  • 4 kitabın yazarları ise şunlardır;
    1-matta (matthew)
    2-luka (lucas)
    3-yuhanna (johannes)
    4-markus (marc)
  • incil'in, belki de bütün kutsal kitapların, en ilginç ayetleriyle karşılaştım biraz önce: 2. krallar 2:23,25 (2 kings 2:23,25)

    ...
    23- "elişa oradan ayrılıp beytel'e giderken kentin küçük çocukları yola döküldüler. "defol, defol, kel kafalı!" diyerek onunla alay ettiler. "
    24- "elişa arkasına dönüp çocuklara baktı ve rab'bin adıyla onları lanetledi. bunun üzerine ormandan çıkan iki dişi ayı çocuklardan kırk ikisini parçaladı."
    25- "elişa oradan karmel dağı'na gitti, sonra samiriye'ye döndü."

    elişa 42 tane çocuğun kendisiyle dalga geçmesine sinirlenir ve tanrı'ya sığınır. tanrı da 42 tane çocuğu öldürmek için 2 tane ayı gönderir.

    artık bütün kutsal kitaplardaki en sevdiğim ayet budur.

    kaynak
  • müslümanlardaki yaygin kanaatin aksine tanri sözü oldugu hristiyanlar tarafindan iddia edilmeyen, havariler tarafindan yazildigi zaten kabul edilen kitap. bildigim kadariyla inananlarinin "tanri kelami" oldugunu iddia ettigi tek kitap kurandir*.
  • olmaması durumunda dünya nüfusunun yarısının isimsiz kalacağı kitap. bu derece önemli bir bebek isimleri sözlüğü..
  • hakkında olumlu bir yorum yapıldığında müslümanlar tarafından "değiştirildi ki o olm" şeklinde kötülenen, olumsuz bir yorumda ise "tanrı sözüdür" diye savunulan ne etliye ne sütlüye yaranabilmiş bir garip kutsal kitap.
  • bir cocugun "if the bible covers everything, where is the dinosaurs" seklinde haykirmasina neden olan kitap.
hesabın var mı? giriş yap