• sıfır nokta eight
  • egypt i nasıl cyprus olarak algıladıysam artık kelimeler benzer değil ama sessiz harfler fazla ya bir idrak yolları problemi oldu sanırım. kuzey--güney soruma da kuzey deyince (sanki rum olsa güney kıbrıslıyım diyecek + bütün mısırlılar da zaten kuzeyde yaşıyor) türk müsün? sorusunu sordum elde olmadan. sonuç what? ile silkinip kendime geldim.
  • arada fransızca kelime karıştırıyorum hep
  • hollandaca öğrenmeye çalışmamdan mütevellit; çoğu zaman fiftiin demek yerine fayftiin diyorum. allah da benim belamı versin.
  • bir arkadaşım bana "bitch!" demişti ben de ingilizce hocama bahçede seslenerek "hocaaaammmmm bitch ne demek?" demiştim. kızarmıştı ve "anlamını bilmene gerek yok; kötü bir söz." demişti.
  • ilk defa yurt dışına çıkarken yanımdaki arkadaşın hostesin ne içerisiniz sorusuna "i want coke" demek isterken "i want cock" demesiyle uzun bir sessizlik yaşamıştık.

    bir keresinde de ayran için "eyrın" diyen bir arkadaş vardı..
  • ingiltere'de barmenlik yaparken aşçıbaşı benden bir kokteyl istemişti yoğun bir güne başlamadan önce rahatlamak için. o zamanlar kelime dağarcığım da yoktu. manager kime yapıyorsun kokteyli diye sordu ve aşçıbaşı kelimesi aklıma gelmedi, bende ''kitchen man'" demiştim. o andaki caroline ın bana bakışını unutamam ay sen ne tatlısın der gibi. o bakıştan utandım :) meğer "chef" miş çok basit, ah şef ah.
  • omuz atan hödük kanadalıya dönüp thank you demek. fakat kizarak değil içten bir şekilde ‘bi daha vurabilirsin cinim’ modunda kocaman bir thank you!
  • mülakat aşamasında karşımdaki profesöre look demiş olmam
hesabın var mı? giriş yap