• aslında iş mülakatları konusunda fena halde tecrübe yapmış olmama rağmen, ara sıra karşıma gıcık i.k yöneticileri çıkmakta belki de sinirimi ölçmektedir.

    yetkili: demek 4. sınıfsın? bitiyor mu peki bu sene okul?
    ben: bitme ihtimali var bitmesi için çabalıyorum. *
    yetkili: yani biz seni yetiştircez 8-9 ay, sen de basıp gideceksin istanbul'a öyle mi?
    ben: sikerim böyle mülakatı. *
    ben: yok öyle demeyelim de, ee kem küm.
  • kapı kapı dolaşıp elektrikli süpürge satmak için personel almak üzere yapılan görüşme.

    odanın heryerine asılan "bugün başarı için ne yapabilirsiniz" yazısına istinaden
    - siz başarı için ne yaparsınız?
    - elektrikli süpürge satarım.
  • mülakatçı : kendinizde beğenmediğiniz bir özellik ?
    iş arayan : kendini beğenmişlik...
    mülakatçı : ^+%&/!^

    ulan sana ne benim kendi iç dünyamdan be tosbağa? kendimde değil de sende beğenmediğim bir sürü özellik sayacam şimdi bak;

    * tırnakların çok çirkin, ojenin rengi de bok gibi..
    * ayakkabılarının topuğu fazla yüksek, ortopedik problemler yaşarsın, ayrıca o topuk yüzünden kıçına mızrak girmiş gibi yürüyosun
    * mülakat salonuna gelmeden önce hesapta prezanatbl olacam diye parfüm şişesini kafanda kırmışsın ama alkolünden belli, parfüm çakma..
    * ....

    (bkz: bu böyle gider)
  • bir yazılım şirketi mülakatı

    - bir arkadaşınıza sorsak, yuxel'in en kötü yanlarından üçü nedir desek, ne derdi?
    + bla, bla*, bir de biraz doğru sözlüyümdür
    - hmm

    aradan zaman geçer sorular ardı ardına gelir

    - peki 3 sene sonra kendinizi nerede görmek istiyorsunuz
    + x software*'de
    - bir iş verene 2-3 sene sonra ayrılıp gideceğinizi söylemek doğru mu sizce?
    + kötü yanlarımdan birisi olduğunu söylemiştim!

    sonuç: almadılar
  • -son işinizden neden ayrıldınız
    +şirketi bir beden büyük almışlar küçülmeye gittiler
    -çıkartıldınız yani
    +küçülttüler diyelim biz yine de
  • - şirketimize ne katabilirsiniz
    - neşe katarım. mesela bi fıkra anlatayım mı?
    - peki, biz size döneceğiz.
    - peki biz size döneceğiz demekle fıkra anlatılmaz. size bir fıkra anlatayım mı?
    - güvenlik!
    - haha güvenlik demekle de fıkra anlatılmaz. size... aaaah n'oluyor ya!?
  • - profesyonel iş hayatinizdan arta kalan boş zamanlarinizi nasil değerlendirirsiniz?
    - oradan ne kadar kısıp işe daha fazla ne kadar zaman verebileceğimi mi hesaplayacaksınız?
    - ....
    - sustunuz.
  • - son işvereniniz hakkinda ne düşünüyorsunuz?
    - o götveren hakkında çok pozitif duygular içerisindeyim.
  • - en kötü üç özelliğiniz nelerdir.
    - (önce göstere göstere derin bir nefes alınıp hazılık yapıldıktan sonra salise duraksamanda) mükemmeliyetçiyimkendimiyıpratacakkadarçokçalışırımişhayatımıözelhayatımınönünekoyarım

    ardından bakışlara öyle göte böyle yarak ifadesi verilebiliyorsa görev tamamlanmış, klişecinin allahı görüşmeci ile taşşak geçme aşaması başlamıştır.
    bu devirde hala bu soruyu sorabilen şirketten hayır gelmez ne de olsa.
  • eğlenceli olabilir aslında. ismi gayet de thy olan türkiyenin en büyük hava yolu şirketinin mülakatında ingilizce test etme amaçlı sorulan soru mesela şöyle cevaplanabilir:

    -what do you understand from the phrase "honesty is the best policy"?
    +a big cliche corporate motto which looks beautifully on the outside, but in fact quite useless and impractical.

    gönül isterdi ki motto yerine bullshit diyeydim temizinden.

    e tabi aramazlar ondan sonra, peh, bunca eğitimi deneyimi hava yolu şirketinde biletçilik, teşrifatçılık yapmak için almadım ben zaten. hadi size iyi gunleeeer.

    edit büdüt: buna rağmen arayıp mülakatı geçtiniz, buyrun gelin pazartesi demeleri daha da bir ilginç oldu sanırım ne dersiniz?

    düttürü edit: yetmedi inatla aradılar, gelin kabin memuru yapalım kadrolu olun dediler, sanırım hayatımda katıldığım ilk ciddi anlamda iş mülakatı ve gördüğüm en yapışkan işveren tecrübesi oldu bu, istemiyorum kardeşim, önce tsk ile halletmem gereken bir hesap var anlayın.
hesabın var mı? giriş yap